Kahvaltı masasında kendimi gülmemek için sıkıyordum. Bora suçlu çocuklar gibi kafasını eğmiş kahvaltısını yapıyordu, bugün işe gitmeyecekti.
Bana kalsa tüm gün uyumak istiyordum. Bora önündeki yumurtayı iyice parçalama yolunda ilerlerken konuştum.
''Yumurta ile oynama, ye.'' dediğim zaman ikilemeden yumurtayı çatalda toplayıp yedi. Bana baktığında kafamı onayladım.
''Kahvaltıyı yapıp dışarı çıkalım.'' diyen Bora'ya baktım. Burada nereye gidebilirdik ki?
''Nereye gidicez?'' dediğimde bana baktı. Gülerek konuştu;
''Askeriyeye seni karım diye tanıtıcam güzelim.'' dediği zaman yediğim peynir boğazımda kalmıştı.
Ben öksürürken gülerek sırtımı ovuyordu.
''Allah cezanı vermesin senin Bora.'' dediği zaman gülmeye hatta kahkaha atmaya devam etti.
''Bora! Yemin ederim elimde kalırsın.'' dediğimde ağzına fermuar çekmiş taklidi yaptı.
''Askeriyeyi gezmek istemez misin? Ben gideceğim iki gün sonra bil burayı. Hem seni birileri ile tanıştırıcağım.'' dediğinde hüzün ile kafamı salladım.
gidecekti.
''Çıkalım hadi, üstüm düzgün şuan.'' dediğimde Bora kafasını salladı ve sofrayı toplamaya başladık.
Bora ile son kez evi kontrol etmeye başladıktan sonra evden beraber çıktık. Bora yürürken elimi tuttu ve gözüm ellerimize kaydı.
Gülümseyerek ellerimize bakarken Bora ile göz göze geldim. Bana gülümsedi ve askeriye kapısının önüne gelmiştik bile.
İçeri girmek yerine sağına doğru yürüyerek bahçeye geçtik. Piknik masasında oturan bir grup askerin yanına yürümeye başladığımız zaman bizi görüp bağırmaya başlayan asker ile kaşlarımı çattım.
''Lan, komutanım sonunda yengeyi getirdi!'' diye bağıran adama baktım. Ardından arkasındakiler konuşmaya başladı.
''Aha, komutanım ve yanında ilk defa bir kadın.'' dediği zaman sırıtmaya başlamıştım.
Yazın kenara: komutan için ilklerin kadını.
''Sırıtma, bir yerleri kalkacak. Eğer bunları duymak istiyorsan geceyi bekle bebeğim.'' dediği zaman sırıtmamı morarma almıştı.
Elimi saran parmaklarını sıkılaştırarak o tarafa yürümeye başladı. Biz ilerledikçe askerlerin kendi aralarında fısıldaşmaları son bulmuştu.
Gerginliğimi bastırmaya çalıştım ama nafile. Bora konuşmaya başlayınca irkildim.
''Kesin zırvalığı, beni dinleyin!'' diyen Boraya baktım. O ses ondan mı çıkmıştı?
''Şu anlık arkadaşım Nil. Bunlarda askerler güzelim.'' dediği zaman son cümlede sesi yumuşamıştı.
''Nasılsın yeng- Nil.'' dediği şey ile öksürük tuttu.
Dediği şeyle şok olmuştum. ne yani, beni onlara mı anlatmıştı? Tek yapabildiğim utangaçça gülümseyip hafifçe el sallamak olmuştu.
Bora ''Eğer ben yokken ona bir şey olursa sizden bilirim'' deyi verdi bir anda. Şoktan şoka giriyordum.
Tüm askerler bir anda ''Anlaşıldı komutanım!'' diye bağrınca hafifçe irkildim.
Güven vermek istercesine elimi daha sıkı kavradı. kalbim küt küt atmaya başlamıştı.
''Tamam, yeter bu resmiyet. Kadri, çay getirin koçum.'' dediği zaman anlık yumuşaması garip gelmişti.
Ee sinirliydin aşko sen?
''Hemen komutanım, Nil bacım sen ne alırsın?'' dediği zaman beni bu kadar benimsemeleri hoşuma gitmişti.
''Bana da çay getirir misin?'' dediğim zaman gülerek başını sallamış ve gitmişti.
''Yen- yani Nil bacım, sen kaç yaşındasın. Yanlış anlama nişanlımda burada ve bir kız arkadaşı yok. Yani eğer istersen seni tanıştırabilirim.'' dediği zaman gözlerimin parladığına yemin edebilirim.
İlk defa arkadaşım olacaktı.
Yakın bir kız arkadaş,
Sırlarımı, hayatımı ve güzel anılarımı paylaşabileceğim.
''Olur, çok isterim.'' dediğim zaman Bora gülerek beni izliyordu.
''Şuan çağırsam bir sıkıntı olur mu? Evde tek, benim eve geçmemi bekliyor da.'' dediği zaman gülerek hızlıca başımı salladım.
''Gelsin, lütfen.'' dediğimde gülümseyerek ayağa kalktı ve telefonunu çıkardı. Bizden biraz ilerledikten sonra konuşmaya başladı.
Lütfen kabul etsin.
''Giyinip gelecekmiş. O da senin ile tanışacağını duyduğu zaman çok sevindi.'' dediğinde mutlu olmuştum.
''Herkese en güzelinden çay getirdim!'' diyerek ortama gelen Kadri'ye gülerek baktım. Çok enerjikti, onu gördükçe moralim düzeliyordu.
Çayları içerek koyu bir sohbete daldığımız zaman ismini öğrendiğim Burak ayağa kalktı ve konuşmaya başladı.
''Geldi güzel nişanlım, gel Merve'm.'' diyerek seslendiği zaman yanımıza sarışın bir kız utanarak gelmişti.
''Sussana Burak.'' dediği zaman hepimiz gülümsemiştik. Burak beni göstererek konuştu.
''Bora komutanımın gelecekteki ka- yani arkadaşı Nil.'' diyerek beni tanıttığı zaman ilk öksürmüş ve ayağa kalkmıştım.
Kısa bir tanışma sonrası hep beraber konuşuyorduk. Kanım ona çok çabuk kaynamıştı, çok tatlıydı.
''Gençler bize müsade daha eve gidip yemek hazırlayacağız.'' diyen Bora'ya baktım. Gülümseyerek konuştum.
''Gelmek ister misiniz? Beraber akşam yemeği yeriz.'' Yedi kişiydik ve üç kişi nöbetinin olup gelemeyeceğini söylemişti.
Tek kabul edenler Merve ve Burak olmuştu.
''Şöyle yapalım. Biz eve geçelim ben tatlı yapıp getireyim?'' diye konuşan Merve'yi onayladım.
Kısa bir vedalaşma sonrası Bora ile eve yürümeye başladık.
''Çabuk anlaştın güzelim.'' dediği zaman ona gülümseyerek konuşmaya başladım.
''İlk defa biri benimle arkadaş olmak istedi Bora. Nasıl sevinmeyeyim?'' dediğim zaman Bora gülerek beni kolunun altına almıştı. Beraber eve geçtiğimiz zaman ben hızlıca mutfağa girmiş ve menüye karar vermiştim.
Fırına tavuk ve patates atıp yanına pilav yapacaktım. Çorba ve salata ile tamamen güzel bir sofra olacaktı.
Belime sarılan Bora ile gülümseyerek konuştum.
''Güzel olmuş mu sofra?'' dediğim zaman omzumu öperek konuşmaya başladı.
''Çok güzel olmuş bebeğim.'' dediği zaman kapı çalmıştı. Gülerek kapıyı açmaya gittiğimde Bora gülerek arkamdan geliyordu.
Çok güzel olacaktı her şey.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
505/ Texting
Fiksi RemajaBilinmeyen: 505 ne demek biliyor musun? Bilinmeyen: Birini hem öldüren hem de hayatta tutan birşey için ifade edilir. Bilinmeyen: Sen benim için 505'sin. (Görüldü) Bilinmeyen: Ölü birini hayatta tutan kişisin. Bilinmeyen: Ölen ruhum, yaşamak...