Bora'nın duşa girdiği andan beri mutfağı topluyordum. İyi hoş kahvaltı hazırlamıştı ama mutfak berbat haldeydi. Ocak yağ olmuştu ve baya olmuştu, tezgahta unlar dökülüydu.
Yağ çözücü ile zor çıkmıştı bu yağlar. Bir daha onu asla sokmayacaktım mutfağa.
''Mutfağın ağzına çok mu sıçmışım ya?'' diye yanıma saçlarını kurutarak gelen Bora'ya baktım.
''O Johnny Depp davasında olan Amber gibi sıçmışsın buraya!'' dediğimde sırıtarak yanıma geldi.
''Yok daha neler, az daha salla güzelim.'' dediğinde omuz silkerek sarı bezi yerine koydum.
''Eee napıyoruz?'' dediğim zaman omzunu silkerek konuştu.
''Seç beğen yavrum, sun bir şeyler yapalım.'' dediğinde düşünmeye başladım. İlk konuştuğumuz zamanlarda dönen rakı muhabbeti aklıma gelmişti.
''Rakı-balık?'' dediğim zaman gözleri ışıldayarak bana bakmıştı.
''Harbi mi?'' dediğinde gülümseyerek kafamı salladım.
''Harbi.'' dediğim zaman gülümseyerek yanıma gelip belime sarılmıştı.
''İşte benim hatun. Ben mekanda rezerve yaptırayım.'' dediği zaman kafamı sallamış ve salona geçmiştim.
Koltuğa yayıldığım zaman ufaktan çok yediğim için çıkan göbeğime baktım. Ciddi anlamda baya vermiştim ve bu göbek benim hoşuma gidiyordu.
''Göbeğini yesinler senin.'' diyerek yanıma gelen Bora'ya çevirdim bakışlarımı çevirdim. Yanıma oturarak kolunun altına aldığı zaman kafamı omzuna koyarak hafif yatar pozisyon almıştım.
''Nil, ağrın var mı güzelim? Bak varsa söyle, ilaç falan getireyim.'' dediği zaman kafamı olumsuz salladım.
''Yok ağrım, iyiyim şuan.'' dediğimde çenemden tutarak dudaklarıma kapanmıştı. Özellikle dün geceden sonra her şeyde daha rahattım.
''Ben sana doyamıyorum, ben cidden sana doyamıyorum.'' dediği an tekrar aynı tutku ile öpmeye devam etmişti. Hızına yetişemiyordum.
Nefes almak için dudaklarından azda olsa ayrıldığım zaman iki saniye beklemiş ve ardından hızlıca ensemden tutarak dudaklarıma yeniden yapışmıştı.
Tamam görevde benden uzaktı ama yani,
Şuan bence biraz bokunu çıkarıyordu.
Ciddi anlamda nefessiz kalınca geri çekildim ve onun yüzüne bakmaya başladım.
''Bakma öyle, daha çok öpesim geliyor!'' dediği zaman gülerek ona baktım.
''Kızım bakma, olacaklardan beni sorumlu tutuyorsun. Olmaz.'' dediğinde biraz başımı eğerek ona alttan baktım.
''Hadi bismillah!'' diyerek bir anda koltukta beni yatırmış ve üstüme çıkıp dudaklarımı hapis etmişti kendi dudakları ile.
Kudurtmak istemiştim ama bu kadarda değildi.
Ellerimi saçlarına daldırdığım zaman burnundan derin bir soluk vermişti. Yavaşça ayrılarak bana baktığında konuşmaya başladı.
''Durmamız lazım, yoksa canın acıyacak.'' dedi ve bir anda alnımdan öperek kucağına aldı, salondan çıktı.
Yatak odasına ilerlediğimizde konuşmaya başladım.
''Hani duracaktık?'' dediğimde gülerek konuştu.
''Çok fena olmuş benim güzel kızım. Hazırlanacağız ve yemeğe gideceğiz.'' dediğinde aklım bir şeyde takılmıştı.
Güzel Kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
505/ Texting
Ficțiune adolescențiBilinmeyen: 505 ne demek biliyor musun? Bilinmeyen: Birini hem öldüren hem de hayatta tutan birşey için ifade edilir. Bilinmeyen: Sen benim için 505'sin. (Görüldü) Bilinmeyen: Ölü birini hayatta tutan kişisin. Bilinmeyen: Ölen ruhum, yaşamak...