Gergince ellerim ile oynuyordum. Bora bana yaklaşık bir saat önce lojman konumu, oturduğu apartmanı atmıştı. Birde bir telefon numarası bırakmış, eğer oraya gelirsem ve Bora görevdeyse bu numarayı arayıp beni almasını istememi söylemişti.
Cidden çok gergindim, nedeni belli değildi. Çalan zil sesi ile ellerim ile oynamayı bırakıp kapıya baktım. Kimse gelmez, çalmazdı kapımı. Kargocular bile kapıcıya bırakıyordu.
Yerimden kalkarak kapıya yürüdüm ve delikten baktım. Fakat kimse yoktu, vitrinde duran vazoyu elime alarak kapıyı yavaşça açtım.
İleri bakındım kimse yoktu, gözlerim aşağı kayınca büyük bir kutu gördüm. Ve içinden gelen miyavlama sesi.
Kutuyu yavaşça elime alarak seri bir şekilde içeriye girdim. Kutuyu yere bıraktım ve yere çömeldim. Kutu kapaklarını açtığım zaman karşımda bembeyaz tüyleri ve yeşil gözleri olan bir İran kedisi beni bekliyordu.
En fazla üç aylıktı. Onu yavaşça kucağıma alıp koltuğa bıraktım ve içindeki zarfı elime aldım.
Bıcırık,
Şimdi diyeceksin nereden geldi bu kedi ve ev adresimi nereden buldun? Asker olduğumu unutma güzelim.
Beni komutan olarak iki hafta sonra gidecek olan time koydular ve bir hafta erken gitmem gerekiyor. Umarım gelip beni yolcu edersin.
O küçük kediyi ise yolda bulmuş bir arkadaşım ama alerjisi olduğu için bakamıyordu. Benimde aklıma sen geldin. Ona da kendine de iyi bak.
Gelmeni bekleyeceğim.
Borakuş.
Gelen mesajı okurken gözlerim dolmuştu bile. İlk defa biri beni yanında istiyordu, bana hediye veriyordu. Gözlerim beyaz yavruya kayınca ona doğru adımladım ve kucağıma aldım.
Yumuşak tüyleri açık karnıma değdiği zaman huylanmıştım ama güzel bir his bırakmıştı. Kafasını yavaşça okşamaya başladığım zaman uyku moduna girmişti.
Kediyi diğer elim ile severken bir yandan boraya mesaj atıyordum.
Nil: Ben hayatımda ilk defa hediye aldım.
Nil: Ve bu kedi en mükemmel ilk hediye.
505: İyi bak ikinize de.
505: Aldığın son hediye olmayacak gibi.
505: Bekliyorum 1 hafta sonra?
Nil: Söz veremem ama gelmeye çalışacağım.
505: Kimse sözünü tutmadı bana karşı,
505: Bari sen tut, olur mu?
Nil: Olur.
Anlık gelen gaz ile olur demiştim. Ellerim titremeye başlamıştı bile. Telefondan hızlıca bir hafta sonra en erken uçak biletlerine bakmaya başladım.
Nil: Saat kaçta gideceksin.
505: Sabah onda arabalar ile yola çıkacağız.
Saat dokuzda inebileceğim şekilde uçak saatlerine bakmaya başladım. Bulduğum en erken iniş saati dokuz buçuktu.
Yarım saatte askeriyeye girip Bora'yı bulmam gerekiyordu. Yetişebilirdim. Önceden bana attığı numarayı arayacaktım.
Yetişecek ve Bora'yı hayal kırıklığına uğratmayacaktım.
Ani gelen karar ile bileti yarın akşama aldım. Neden yaptığımı algılamaya çalışıyordum fakat ben düşünene kadar telefonuma onay kodu gelmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
505/ Texting
Fiksi RemajaBilinmeyen: 505 ne demek biliyor musun? Bilinmeyen: Birini hem öldüren hem de hayatta tutan birşey için ifade edilir. Bilinmeyen: Sen benim için 505'sin. (Görüldü) Bilinmeyen: Ölü birini hayatta tutan kişisin. Bilinmeyen: Ölen ruhum, yaşamak...