4. Bana aşık mısın böcek?

6.1K 620 209
                                    

İyi okumalar ✊🏻💩
***

"Numarayı engelle, numarayı engelle!!"

Telefonu bir köşeye fırlatacaktım ama ne yazık ki daha geçen ay taksidini bitirmiş ve kıyamamıştım. İğrenç bir zil sesine sahip olmasına rağmen bunu yapamamıştım. Şu anda da yapamıyor ve sinirden kafamın üzerinde pireler dans ediyordu. Aman ne güzel, bir tek onlar mutlu görünüyorlardı.

Ah bir de, "Neden sabahtan beri aynı şeyi sayıklıyorsun?" diyen en yakın arkadaşım Yoongi. Fakat önüne koyduğu on beş çikolatanın bitmiş ambalajına bakılırsa mutlu değildi. Peh, herkesin malum ayları geldi herhalde.

Benimde gelmiş olacak ki, "Ben, ben öyle mi yapıyorum? Size ne bundan ayrıca! İstediğimi tekrar eder dururum." diyordum, evet, prensin bana mesaj attığı andan sonra onu sürekli engelliyordum. Hayır, bir dur düşün dimi? Bir insanı dört yüz seksen iki kere engelleyip engelden çıkaramazsın.

Bir dakika, engeli kaldırmış mıydım?

Telefona baktığımda, buz gibi sırıtan mesaj orada durmaya devam ettiğine göre, oh, engel işlemi tamamdı.

Keşke şu hayatımdaki insanlara da bir şaplak atarcasına bir engel atabiliyor olsaydım!

"Aman be, seninle mi uğraşacağım." Dedi, beni muhatabına almayı kesti. Haklı olarak. Çünkü son yarım saattir, öğle molasına girdiğimizden beridir onlarla katiyen ilgilenmiyordum. Bu genellikle olan bir durumdu. O da her zamanki ki gibi bir elinde ayna alıp, her gün ama her gün kendisine ne kadar güzel olduğunu hatırlatan Hoseok ile ilgilendi. Ağzına büyük bir çikolata parçası atarak. "Şu an yas tutuyorum ben ve sen o boktan sesinle kafamın içinde ağlayan beni susturuyorsun."

Kafanınızın içinde de ağlamayın ama, beyniniz çalışmıyor, sümük oluştuğundan. Dur ya, o sümük değilde, sinap mi sincap kılları mıydı? Biyoloji neden bu kadar boktandı?

Kafamın içindeki sinapları, sincaplar kovalamaya başladı. "Ne?" Dedim, ne istiyorsunuz benden diye gözlerimi tavana dikip bağırıp çığlık atacaktım ki; muhteşem Yoongi bana, Medusa'dan bahsetti. "Prens," dedi, gözlerim taşa dönmüş gibi yere doğru devrildi. Kalbimin üstüne oturdu öküz gibi yılanlar.

TISS...

Yılanlar uğuldadı. "Ne olmuşki prensimize?" dedi, en içten pazarlıklı şekilde.

Herkes şaşırdı. Bir an bende şaşırdım. Egoist bir pisliğe saygı duymadığımı burada herkes bilirdi. Aslında prensten daha ünlü biriydim. Alfa takımındandım, yanlış anlamayın, onu kıskananlar arasında bir topluk oluşturup onun hakkında katiyen nefret söylemleri yaratmıyorum. Ben onların içindeki şeyleri fısıldıyordum.

Misal sahneni ortasında yırtılmaya başlayan bir don gibi, sıranın üzerine çıkıp, "Sevgili modacı arkadaşlarım, kalkın ve saltanatı ele geçirelim! Hiyararşik düzene son verip, yakışıklı tüm kraliyet üyelerinin donlarını aşağı indirelim!" diye isyan başlatmak isterdim, lakin kimse bana yardımcı olmazdı. Çünkü bir dolu kraliyet hayranı vardı burada. Pardon, tapan!

"Hey, hey dur ufaklık." Yoongi sinir bozucu bir şekilde anti fetişim olan, ufaklık kelimesini kullanmıştı. Elimi ağzıma götürerek, parmaklayıp kusma işareti yaptım. "Buralar senin ilgi alanın değil. Bu konu gerçek omegaların dinlemesi gereken bir konu. Sen bu kadroya dahil değilsin." Dediğinde gerçekten kussaymışım dedim.

Ama bu sabah, ne hikmetse muhteşem bir kahvaltıyla uğurlanmıştım. Pembe dizilerdeki mütevazi ve müthişsel bir aile olmuştuk. Meyve suyunun tarihi geçmiş olsada, özenliydi işte. Konumuz bu değil, veya yol üstü kapı önüne bırakılan sütleri çalmış olmam. Başımızdaki liderler halktan her şeyi çaldığına göre, pekala bende küçük bir paket muzlu süt aldığım için herkes beni sevebilir mi? Lütfen.

prince of my dreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin