22. Hem küser hem de öper birileri.

3.9K 464 470
                                    




Selam...

Biraz modum düşük, siz umarım okurken eğlenirsiniz.

İyi okumalar:)

....





Bütün sorunlar, neden hep aynı zamanda gelmeyi bu kadar kusursuz bir şekilde hayatımda yer almayı nasıl başarıyorlardı? Ya da ben artık ne yapmalıyım da bu sorunların bir çözüme ulaşmasını sağlayabilirdim? Çünkü bana bakan üç çift göz öylesine meraklı, soru sorarcasına bakıyor ve yalanın yavaş yavaş ağzıma yuva yapmasıyla ağlarken gülmenin bilmem kaçıncı dansözlüğünü yapar oluyordum, inanın hiç bilmiyordum.

"Neden ağladığını söyleyecek misin?" Diye benim ağladığımı gördüğü anda ağlamaya başlayan Hoseok, şimdi benim gibi durulmuş ve benimle süre gelen amaçsız zırlayışına son vermişti. Ketumluğumdan dolayı her daim özenle tarayarak yana yatırdığı saçları şimdi sinirden havaya kalkmış ve kendisinden korkmamı sağlamıştı. "Yoksa ben tek tek tüm ülkedeki herkesin ağzına sıçmaya başlayım. Sen konuşana kadar anca hallederim işlerini."

Benim kankam yapardı bunu haberiniz olsun. Hoseok deyince bir destur çekmeniz gerekiyor. Başta da ben. Çünkü bu evlenme meraklısı omeganın hiçbir zaman şakası yoktu. Bilakis konu omegaları üzen bir alfa olunca. Ben şimdi tüm olayları anlatsam, Taehyung'un nefesi kaç saniye içinde tükenir diye hesap görüyor, onun yardakçısı olan Yoongi bana gözlerini dikmiş, beni tiftik ederek her boku anlama özelliği olan siber güçlerini kullanmaya çalışıyordu.

Ağlayarak sarıldığımdan, Sehun'un bana bakan çaresiz bakışlarını unutamıyor ve aynı ifadeyle bana bakarak Hoseok'a destek çıkması, ne olursa olsun ona da bir tane kara liste çentiği atmama sebep oluyordu. Hoseok'u işkillendirirsem sarayın içi karışır, o cadaloz kayınvalidem beni çiğ çiğ yerdi. Saray huzuruna dedikodu ve nifak tohumu karıştırıyorum diye.

Malum her şeyin günah keçisi, galeyanın köpeği de bendim.

"Evet Jungkook. Beni çok korkuttun." Diyor, dudaklarımı büzüyordum ona karşı. Sonra bu adam benim ruhumu okşayacak şeyler söylüyordu. Ben senin yengenim, yengen diyesim geliyor... sonra şştt... senin de arada böyle sözler duyman gerek diyordum. Üstelik o bir prensti. Bence gerçek bir prens oydu. Bana dünyanın en nadide insanıymışım gibi davranıyordu. "Gülüşünün ne kadar özel olduğunu anladım. Çünkü sen ağlarken ne yapacağımı bilemedim."

Bu yüzümde gerçekten kontrolümün dışında bir tebessüme yol açtı. İnanın ki birine anlatırsam rahatlayacaktım. Ama işte... bunu kime ve nasıl söyleyebilirdim?

Bu yüzden en sevdiğim benzetmelerimden yola çıkarak, bozguna uğrayan boğazımı aksırık krizinden sonra toparlayıp benden birkaç kelimede duymak isteyen şahsiyetlerime şöyle bir girişte bulundum. "Bakın, cidden önemli bir şey değildi. Kızgınlıktan yeni çıktım," diyerek verdim ihtimaller daniskasını. Ki bence bunun etkisi de olabilirdi. Dünya tatlısı ben, şeytan kılıklı kocam ve kocamın ahlaksız sevgilisi harika üçlü falan değildik.

Manidar bir şekilde, "Bir kedi bana miyavladı. Tok olduğunu biliyorum. Yine de benden elimdeki sütlü muzumu almak istedi ve ben vermek istemedim, bunun için vicdan azabı çektim. Ona verecekken yere düşürdüm, pislendi. Anlayabiliyor musunuz neler hissettiğimi?" diye çemkirdiğimde, herkes yüzünü buruşturmuş ne dediğimi anlamak için bana bir dakikalık sessizlik içinde saygı duruşuna geçmişti.

Mallığımın anma törenini sonlandıran, "Durun bekleyin size çeviri yapıyorum," diyen Yoongi'ydi. "Birisi senden çok değerli bir şeyini almak istiyor, ama sen ona vermek istemiyorsun. Çünkü o sana ait ve en az senin kadar değerli. Vermen gerektiğini düşünüyorsun ama sen bunu yapamıyor ve kendini kötü biri olarak görüyorsun. Bu yüzden saçmalıyor ve kendini rezil ettiğini düşünüyorsun."

prince of my dreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin