Merhaba kuşlarım, sizi beklettim... ama umarım bu bölüm eğleniriz. diğer bölüm olaylar çirkinleşiyor aw
bu bölüme yorum sınırı koyacağım, bir şey deneyeceğim kusura bakmayın lütfen.
yorum sınırı: 400
uzatmıyor, iyi okumalar diliyorum.
Felaket ötesi söylenmiş sözler üzerine kaynanama bir şaşı gibi bakıyordum. Mezarlık? Tamam, Taehyung şu dünyadaki en gizemli herif sensin de niye mezarlık? Yaşayanlardan bu zamana kadar bir hayır görmedin de bir de ölülerin hayrını mı görelim dedin, ne yapıyorsun sen!
Sana hevesle gelip gitmek isteyen ayaklarıma neden cesetlerin uçuşan perilerini savuruyorsun, bilmez misin herif, ben kibarlıktan incileri dökülmüş taze bir eştim...
Ama işte idrak ediş sürem sandığımdan daha uzun sürerken kaynanamda kendisini o sırada bir düşünme sürecine bıraktı. Bende kafası şeytanlıklara çok çalışmıştır diye bir umut kafası karışmıştır umuduyla, "Kabristan dediniz, yanlış anladım değil mi ben?" dedim. Bir bilseniz o kadar yanlış anlamaya müsaittim ki sormayın.
İşte vurdu beni dört bir yanımdan, "Hayır, bu benim oğluma zamanında öğrettim bir oyun türü," diyen sivri zekâ. Zaten senden de hayırlı bir şey geçmezdi oğluna. Ama el mecbur kibarlık yaparak, "Sorgulamayacağım ve ne olduğunu bile sormayacağım efendim. Kendimden daha tuhaf insanlarla karşılaşınca geriliyorum ben," dedim tüm tüylerim ürperirken, midemin bulantısını yüzüme yapıştırırken.
Çağlar ne olursa olsun. Her ne bok olsanız olun. Bakın Shakira olsanız da kaynananız sizinle uğraşır ve lafını sokardı. Bizimki de "Halka açık bir yerde mi olmasını isterdin çocuğum," diyerek benim epitopu beş karış kalmış aklımla alay ediyordu. Lan sizin entrikalarınıza şeytan bile akıl sır erdiremezdi. Gelmiş benimle uğraşıyordu.
Laf etmeyecektim. En sevdiğim şeyi yapacaktım. Tabi ki o da olayları çok farklı bir yere çekmekten geçerdi. "Beni evladınız olarak görmeniz ne hoş," diye gözlerimin bamya kısımlarını sevimlice büktüm.
Cidden bir yumuşayarak bana baktı. "Sana olan kızgınlığım geçmiş değil," dedi, benim surat bir düşer gibi oldu. "Ama haklısın, bende olsam senin gibi davranırdım. Eğer bu kadar cesaretli olsaydım." Deyince ben bir garip oldum. Çok masumane çıktı sesi. Ya da benim hormonlarda bir oynama vardı. Anlamış değilim.
Sadece beni kısa bir anda desteklemiş olması çok hoşuma gitti. Ve kendimi tutamadım. "Teşekkür ederim kaynanam," diye sarıldım sıkıca. Kısa sürede boynuma kadıncağız boynuzları falan saplandı. Hepsi iç güdüsellerdi arkadaşlar. Tabi o öksürerek geri çekilmeye çalışınca, tırsarak geri çekildim. "Yani şey majesteleri," diye mırın kırın ettim.
Benim bu hallerime ters ters bakıyordu ama biliyorum, o da en az oğlu kadar bana bayılıyordu. Tüm yılan soyunu kendime aşık etmiştim. Bence. Öyle olsa iyi olurdu. Yoksa o soyun devamını asla gerçekleştiremeyecektim.
"Her neyse," dedi, bana gülümsemek isteyen dudaklarını sıkıca birbirine kapatırken. "Bundan sonrası bende. Sen evine gidebilirsin."
İşte kaynanam bana bunu yapmayacaktın. Ben asla ama asla Taehyung o haldeyken yerimde ne sayardım ne de onu oturur evimde beklerdim. Ciddi olacaktım. Kimse alfası için savaşan omegasını hafife almasın. Özellikle benim kadar salak damgası yiyen biri için asla. Şimdi kaynanama ne kadar onlara layık bir damat olduğumu gösterecektim.
Elimi ciddiyetle belime doladım. Sonra çirkef bir kavga yapmayacağımı hatırlatarak, kibarca önümde birleştirdim.
"Hayır, tamam bazen şamata bir insan olmuş olabilirim. Ama eğer konu Taehyung ile ilgiliyse, onunla ilgili sorunlardan kaçamam. Yardım etmek istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
prince of my dream
FanfictionKim Taehyung ülkenin yakışıklı ve gözde veliaht prensiydi. Kralın hastalanmasıyla, tahta geçme ihtimali yüzünden evlenmesi gerekiyordu. Ancak Taehyung, sevgilisi olan Park Jimin yerine, hayata karşı hiçbir ciddiyeti bulunmayan Jeon Jungkook ile evle...