23 MESAJ

67 7 4
                                    

    Kasvetli bir kış gününe uyanan genç adam,  ilk defa bir buluşma arifesi öncesinde böylesine mutsuz ve isteksizdi.
  Cıvıl, cıvıl öten kuşlar göçüp gittiği için belki böyleydi. Belki kuşlara eşlik eden sivri sineğin donarak can vermesi üzmüştü onu.
  Hiç bir şeyin tadı yoktu. Renkler bile solmuştu sanki. Tek renkti hayat  siyaha bakan, ayrılık kokan hüzün yüklü bir gri.
    İstasyona vardığında saate baktı. Yine erken gelmişti. Nasıl  geç kalabilirdi ki. Sevdiğini soğukta bekletmesi, iki eli kanda olsa bile mümkün değildi. Hafiften yağmur çiseliyordu. Montunun şapkasını başına geçirdi genç adam. Bu sırada kızın baharı çağrıştıran hayat dolu sesini işitti.
___Günaydın Ramazan...
__Günaydın Yeşim...
  Gün, gerçekten de kızın gelişiyle aydınlanmıştı. Kara kalem bir çalışmanın, odak noktasında en canlı renklerle resmedilmiş bir gökkuşağı gibiydi Yeşim.
   Ramazan kızın montunun şapkasını başına takıp,
___Yağmur atıştırıyor, ıslanıpta hasta olma...
___Bu gün hava durumunda yağmur yoktu hesapta... Güneşli görünüyordu halbuki...

___Benden sebeptir belki...

Kız anlamaz gözlerle baktı.

___ Yeşim... Ben askere gidiyorum...

Genç kızı bu haber çok şaşırtmamıştı. Zaten aylardır bunun için uğraş vermemiş miydi genç adam?

___Çok sevindim senin adına... Gitmeyi çok istiyordun zaten değil mi?
  Evet istiyordu, bir sevdası Yeşim' se diğeri vatanıydı. Elbet gidecekti, üstelik o bu görevi hayatından çalınan bir zaman dilimi olarak görmüyordu. Bu topraklar için canını veren onca insan varken, on sekiz ayın lafı bile olmazdı. Yüreğindeki hüzün askere gittiği için değil, sevdiceğinden ayrı düşeceği içindi.  Kaç kez buluşmuşlardı. Fakat Ramazan bir türlü kıza hislerinden bahsedememişti.
  Şimdi ise ayrılık gelip kapıya dayanmışken döndüğünde her şeye geç kalabilecek olmanın endişesi içerisindeydi.

__ Evet çok istiyordum... Ama işte sevdiklerinden uzak kalmak,  o beni biraz hüzünlendiriyor galiba...

___Aman da aman... benim duygusal pandacığım üzülürmüş, kıyamaaaam...
     Ramazan omuz silkti kızın bu tavrına, 'en çok sen kıyıyorsun bana tatlı cadı' diye geçirdi içinden.
 
 
___ Peki ne zaman gideceksin?

___ Önümüzdeki hafta...

___Ne! o kadar çabuk mu?

___Nesi çabuk cimcime üç ay oldu başvuralı...

Hüzünlenme sırası şimdi Yeşim'e gelmişti. Bu kadar çabuk gideceğine ihtimal  dahi vermemişti. O böyle üzücü durumlardan en son ana kadar kaçmayı tercih ederdi.

___Yani bu... son buluşmamız mı?

Başını salladı Ramazan. Yoksa neden bu kadar üzgün olsun ki. Gökyüzüyle söz birliği edip göz yaşları bulutlardan aşağa damla, damla süzülsün.
___Öyle görünüyor...

___Anladım... Neyse geldiğinde acısını çıkarırız nasılsa...

Adamında tek umudu buydu. Derken tren geldi. Elektrikli bir süpürge gibi, bekleşen insan kalabalığını bir anda içine çekiverdi. Ramazan ayrılık acısına düştüğünden sebep pek etrafı kolaçan etmeyi akıl edememişti bu defa, Yeşim 'le yan yana  boş buldukları koltuklara yerleşmiş, askerlik muhabbetine devam ediyorlardı.
___Ramazan evladım... Nereye böyle?
   Eyvahlar olsun, mahallenin ayaklı gazatesinin bizzat baş muhabiri tam karşılarında duruyordu.
___aaaaa... Nasılsınız? Leman teyzecim...

   Ramazan hızla yerinden kalkıp, kadına yer vermişti. Kadın oturabildiği için pek bir memnun olmuştu. Sonra yanındaki kıza dönmüş,

___Yeşim kızım sen nasılsın?... Nereye gidiyorsunuz böyle ikiniz...

   Yeşim bu kadından hiç haz etmezdi. İşinin gücünün dedikodu olduğunu çok iyi biliyordu. Şimdi Kimbilir ikisi hakkında ne dedikodular çıkaracaktı. Canı sıkkın isteksizce yanıtladı kız,
___İyiyim sağolun...
 
   Diğer soruya cevap vermek yerine, başını camdan tarafa çevirip etrafı seyre koyuldu.
  Ramazan Yeşim' le neden birlikte yolculuk ettiklerini mantıklı bir sebebe dayandırarak Leman teyzesine açıklamalıydı. Aksi takdirde  kadının hayal gücüne bırakacakları bu durumun, flaş haber olarak bol reyting alabilecek bir hikayeye dönüşeceği kesindi.
  Düşün Ramazan düşün  çalıştır saksıyı. İlham perisini çok uzakta aramaya gerek yoktu.
Kaçamak bakışlarını  Yeşim'e yönelttiğinde aklına mükemmel bir
fikir sürüklendi.

___Bende Yeşim'i bizim restorana götürüyorum. İş görüşmesi için...

Kadın kaşlarını kaldırıp alaycı bir tebessümle,

___ Aşçılık mı yapacak bu kız?
Alaycı bir eda ile  kıkırdadı kadın,
___Benim bildiğim bu seneye kadar evde iki yumurta dahi kıramıyordu...

Yeşim Leman'ın sözlerine gıcık olmuş, bakışlarıyla kadını dövmekten beter etmişti.

___Yok teyzecim... Mutfakta ne işi olur onun... Lobiye... Rezervasyon falan işlemleri yapıp gelen misafirleri karşılayanlar var ya işte o bölüm için...

  Kadın ömrü hayatında öyle büyük restorana gitmemişti ki nereden bilsin. Çok, çok mahalledeki kebapçıda iki lahmacun yemişliği vardı. Henüz kebap bile yiyememişti. Tabii bu halini açık edecek değildi.
  Neyseki imdadına izlediği diziler yetişmişti. Düşündü evet yani olabilirdi. Zaten bu mendebur kızla, bu şeker gibi gencin ne işi olurdu.
___Hımmm anladım hadi hayırlısı... gerçi bu kız pek bir suratsız, o iş için biraz güleç yüzlü olmak lazım
değil mi?

  Ramazan Leman teyzesinin yorumuna gülümserken, gözleri Yeşim'in öfke dolu bakışlarına çarpınca dudağı düz bir çizgi şeklini aldı hemen.

___Yok teyzem... Yeşim' de güler yüzlüdür, şimdi biraz heyecanlı ondan böyle...
   Gülme sırası yine kadına gelmişti. Kaç yıldır tanıdığı kızı  ona mı anlatıyordu bu genç adam. Huysuzun, cadının tekiydi bu kız. 'Allah bunu alacak kişiye sabır versin.' diye geçirdi içinden.

___ Bana anlatma evladım, ben onun küçüklüğünü bilirim... Bunda var ya papuç kadar da dil vardır haa...

Yeşim dayanamamıştı.

___Ayıp oluyor ama... Leman teyze...
___Ne ayıbı kızım neysen onu diyorum.
___Tamam o zaman... Madem ne isek onu söylemek ayıp değil.
Genç kız Ramazan'a hınzır bir bakış atıp, genç adamın sakın diyen gözlerine aldırmadan,
___Leman teyzemde sağolsun paylaşmayı çok sever... Öyle ki gördüğü, duyduğu ne varsa, üstüne de kendi yorumunu  katmayı ihmal etmeden, konu komşuya bir çırpıda  servis eder...

___ aaa üstüme iyilik sağlık... Kuru iftira... Oğlum aman bu kıza kefil falan olma... İşyerinde iki gün de rezil eder seni...
  Ramazan ateş hattının orta yerinde kalmıştı. Tarafsız kalmasına da gönlü müsaade etmiyordu. Lakin bu kadınla da ters düşmek pek akıllıca olmayacaktı.
___Sıkıntı olmaz merak etme... Zaten haftaya Askere gidiyorum. Hayır duanı eksik etmezsin inşallah...

Kadın Yeşim'e omuz silkip, kıçını döndüğünü belli ederek, tüm dikkatini Ramazan' a yoğunlaştırdı.

__Aaaa hayırlı olsun oğlum... Sağ salim git gel inşallah... Helal olsun sana... Epey uğraştın o kiloları vericem diye... Değmiş ama hem askere gidebiliyon hemde pek bi yakışıklı olmuşsun. Git gel de... sana en güzel en ağırbaşlı kızı bulamazsam bana da Leman demesinler...
   Kadının arkasından Yeşim gözlerini deviriyor, el kol hareketi yapıp duruyordu. Ramazan ciddiyetini bozmamak için gayret ederek,

___Amin Teyzem inşallah... Gidip geleyim de hayırlısıyla...

Genç adamın gözleri Yeşim'in gözlerine kilitlendi.

___Aklımda biri var zaten...şayet dönüşümü beklerse eğer gönlümü de, ömrümü de ona vereceğim...
  
  Yeşim bir garip hissetti kendini. Sanki Ramazan bu sözleri ona söylemişti. Kalp atışları hızlanmış, vücudundaki tüm kan yanaklarına hücum etmişti. Neler oluyordu böyle? 

   Ramazan'ın yüzü en içten gülümsemesi ile aydınlandı. Mesajı yerine ulaşmıştı sonunda...























   



.

Su GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin