29 BABASININ KIYMETLİSİ

53 8 4
                                    

    Gecenin sabaha kavuştuğu saatlerde, huzursuz bir uykunun esiri olan Yusuf kan ter içinde açtı gözlerini.
  Derin, derin nefes alıp verdikten sonra yatağından kalkıp bir bardak su içti. Henüz ne gördüğünü hatırlayamasa da verdiği his içini karartmış, yüreğini sıkmıştı.
__Hayır olsun inşallah Rabbim...
Diye geçirdi içinden. Abdest alıp sabah ezanına kadar Kuran okuyamaya başladı.
'Andolsun ki sizleri biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve meyvelerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!'
   Okuduğu bu son ayetin ardından sabah namazını kılmak için doğruldu.
    Feyza burnuna değen bir sıcaklıkla açtı gözlerini, Yusuf burnunu sallayarak kızın burnuna deydiriyordu.
__Hayırlı sabahlar uykucu...

Yatakta gerinen kız mayışık bir halde,
__Biraz daha uyusak ya... Olmaz mı?

__Olmaz unuttun galiba... Bu gün alışverişe çıkacağız. Malum haftaya abinin düğünü var...
___ O senin abin oldu artık bi kere... Evleneceğini bile bana değil de ilk gelip sana söyledi...
   Yusuf karısının bu haline gülmeden edemedi.

___ aman da aman kıskanç uykucum benim... Düzeltiyorum en yakın arkadaşının haftaya düğünü var...  Oldu mu?

Başını salladı genç kadın
___Oldu...

___Hadi kahvaltıya...

___ Kahvaltı etmek yerine azcık daha uyusam... Bu aralar çok yorgun hissediyorum.. Midemde pek iyi değil sanki...
  Yusuf telaşla kızın alnına dokundu.
Çok şükür ateşi yoktu. Yine de içine kurt düşmüştü bir kere.

___Kalk hadi... Doktora gidiyoruz...
  Feyza yorgun hissediyorum dediğine pişman olmuştu. Biliyordu ki Yusuf'un içi  onu doktora götürmeden rahat etmeyecekti. İstemeye, istemeye yataktan kalkan Feyza el mecbur hazırlanıp gitti doktora.
   Yorgunluk uyku hali, sabahları baş gösteren mide bulantıları şikayetlerini dinleyen doktor Feyza'ya gülümseyerek, adetinde gecikme olup olmadığını sormuştu. Genç kadın hiç farkında değildi fakat düşününce geçen ay adet görmediğini hatırladı. Sultan' la abisinin aniden evlenme kararı almaları, apar toparda düğün yapmak istemeleri yüzünden epey yoğun günler geçirmişti. O arada bu durumu atlatmıştı.
  Yapılan gebelik testinin sonucu pozitif çıkınca genç çift birbirine sarılmış, Yusuf iki gözü iki çeşme ağlamıştı. Adamın bu halini hayretle izleyen doktora, Feyza 
___Böyle iri cüssesine ve sert görünüşüne aldanmayın, kendisi tam bir duygusal pandadır... benim biricik  pandam...
     
     Düğün  hazırlıkları tüm hızıyla sürerken, Feyza artık tüm bu çalışmaların dışında tutuluyordu. Yusuf herkese tembih etmiş, karısını kesinlikle yormamaları konusunda uyarmıştı. Feyza bu  duruma dıştan kızar gibi yapsa da aslında Yusuf'un üzerine titremesinden son derece hoşnuttu.
    Büyük bir coşku içinde geçen kına gecesinin ardından düğün günü gelip çatmıştı.  Feyza beyazlar içinde tıpkı bir melek gibi görünen arkadaşına,
___Çok güzel oldun yengem... Abim çok şanslı...
Sultan minnetle baktı arkadaşına,
___Teşekkürler görümcem...

  Aslı ve Yeşim ikilinin konuşmasına imrenerek baktı. Onlarda böyle olabilirdi. Lakin olamamıştı.
   Her sevenin sonu mutlu bitmezdi bu hayatta, nasip denen bir şey vardı nihayetinde.
    Ahmet gelinini almaya güzellik salonuna geldiğinde tam bir aptal aşık görüntüsündeydi. Kim ne dese gülüyor, kapı gıcırdasa kollarını kaldırıp oynuyordu.
      Sultan kapıdan çıktığında mahallenin kalan gençlik kadrosu alkışlar eşliğinde çifti arabalarına kadar takip etti.
  Düğün salonu bir hayli kalabalıktı. Yeşim ve Aslı aynı masada oturmuş, gelin ve damadın ilk dansını izliyordu. Taner, Gökhan ve Ersin yanlarındaki masaya geçmiş, sohbet ediyorlardı.
Gökhan Taner'e dönüp,
___Sahi Osman amca nasıl oldu?
Taner,
___Çok şükür... Eski hali yok tabii..
Ersin,
___Helal sana dostum... Yalnız fırını iyi çekip çevirmişsin... Annem hep anlatıp duruyor... Senin ekmekler babanınkini bile geçmiş...
Taner,
__Hadi lan kes dalgayı...
__Valla oğlum... Ben evdekilerin yalancısıyım... Sonuçta senin yaptığın ekmek daha boğazımdan geçmedi...
Taner sitemle karışık,
___Tatil neredeyse bitiyor sen anca geldin evine... Pek bi sevdin sen şu Eskişehir'i ne varsa artık orada...
___Karıştırma orasını, ince iş diyelim...
Gökhan,
___Bak, bak... bizde kardeşimiz okuyor avukat olacak diyoruz... O nelerin peşinde...
__ Okulla ilgili bir sıkıntı yok abi... İkisi bir arada da olabiliyor...
   Gökhan iç geçirdi. İkisini bir arada bir o mu yürütememişti. Hep çok düşünüyor fakat iş eyleme geldiğinde yerinde sayıyordu.
___Tek başıma altından kalkamazdım. Bizim sıska Toprak çok yaman çıktı...
Ersin,
___O kim lan?...

Gökhan Taner'de önce yanıtladı.
___Taner'in fırındaki çırağı... Çalışkan bir çocuğa benziyor...
  Taner başta zerre kadar sevmediği çırağını şimdi yere göğe sığdıramıyordu. O sıska velet kardeşlerinden öte yer edinmişti kalbinde.
  __Öyle gerçekten elim ayağım oldu resmen...
__Gökhan abi şimdiki hedef askerlik galiba...
__Öyle... bir an önce gidip gelmek istiyorum...
   Gökhan kızların yanına gelen uzun boylu esmer adama dikkat kesilmişti. Adam Aslı'ya doğru eğilmiş bir şeyler anlatıyordu. Aslı' nın yüz ifadesine bakılırsa adamı tanıyor gibiydi. 

     Düğün saat yarım civarında bittiğinde yeni evli çift evlerinin yolunu tutmuştu. Alkışlar ve ıslaklar eşliğinde Ahmet'in kucağında evine  giren Sultan mutluluğun verdiği güzelikle bir mücevher gibi parlıyordu.
  Genç adam kollarında tuttuğu biricik eşini içeri girdikleri halde taşımaya devam ediyordu.
Sultan kıkırdayarak,
___ Beni böyle daha ne kadar taşıyacaksın?
Ahmet çapkın gülüşüyle yanıtladı.
___Ömrümün sonuna kadar... kollarım da bazen, kalbimdeyse  her zaman...
  Genç adam adımlarını yatak odasına çevirdiğinde Sultan panikle itiraz etti.
__Hey... Nereye biraz otursaydık...
Ahmet bu teklife hiç sıcak bakmamıştı.

__Oturmak mı? Hayır... Benim çok daha iyi bir fikrim var...
___Ne gibi?...

___ Odaya girince öğrenirsin...

__Ahmet yaa...

__Ahmet yaa...Ahmet..
Sabahın bir vakti odasına girip, aklını başından aldığın adam... O gün seni birazcık daha göndermeseydim olacakları şimdi öğreneceksin...

  Bu sırada odaya girmişlerdi. Ahmet genç kızı yatağın üstüne bırakmış, kendide yanına oturmuştu.

    Aynı dakikalarda hemen yanı başlarında, Sultan'ın boş kalan yatağına oturan Mehmet efendi göz yaşları içinde kızının yuvadan uçup gitmesine ağlıyordu. 
     Kız evlat başkaydı. Hele onun Sultan'ı evinin neşesi olmuştu. Hayatının rengi. Ayşe hanım kocasının yanına oturup gözlerindeki yaşı sildi.
___Ayşe... Elin oğlu alıp götürdü ya kıymetimizi...
Kadının dudağı belli belirsiz yukarı kıvrıldı.
___ Eee adam... Sen de el oğluydun... Ben de babamın kıymetlisi... Dünyanın düzeni bu...
    


 
  
     





    











Su GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin