Su Gibi

13 PİKNİK

   Ramazan'ın iştahıyla ilk ciddi imtahanı Yeşim'in ısrarlarıyla organize edilen piknik gününde olacaktı. Genç kız illa yaz bitmeden toplaşıp pikniğe gidelim diye tutturmuş, sevgili Ramazan abisinden kebap ve köfte hazırlamasını tüm şirinliğiyle istemişti.
   Düğünden sonraki hafta pazar günü Taner'in babasının minibüsüyle toplanıp pikniğe gideceklerdi.
Sabahın erken saatlerinde toplanan gençler mesire alanına vardığında kendilerini doğanın huzur veren kucağına bırakıvermişlerdi. Kahvaltı öncesi Yusuf ve Feyza elele biraz yürüyüş yapmak üzere ayrılmıştı. Yeşim' de kendince abisi ve Aslı'yı yalnız bırakmak için planlar yapıyor Aslı' nın ablası Esra'yı dolaşırken ona eşlik etmesi için ikna etmeye çalışıyordu. O sırada yanlarına gelen Taner, kızlara göz kırpmış.
__hadi kızlar size eşlik edeyim demişti. Yeşim kendisinin kurufasulye yerine konduğundan habersiz sevinç içinde kabul etti bu teklifi. Biraz önce kırk dereden su getiren Esra fişek gibi yerinden fırladı. Ramazan' da kendinden beklenmeyecek bir çeviklikle yerinden doğrulup
__ben de biraz yürüsem iyi olur diyerek üçlüye katıldı. Taner arkadaşına takılmadan edemedi.
__Ne gerek var dostum, sonra gram falan verirsin. Neyine lazım...
diyerek peşinden attığı Erol Taş kahkahasıyla kızların kıkırdamalarına eşlik etmişti.

   Ramazan kendi Hem-rah toplulukları içinde olsa Taner'in bu söylediğine güler geçer, üstüne kendi bile espri yapabilirdi. Fakat şuan Yeşim'in yanında bu imaları duymak canını fena halde sıkmıştı. Kızların gülüşmeleri Taner'i gaza getirmiş, ardı arkası kesilmeyen iğrenç esprileri sıralayıp duruyordu.

    Haklıydı, karşısında ağzını açsa gülmeye hazır hayran grubu olunca konuşmak çok kolaydı. Hatta onun konuşmasına bile gerek yoktu. Yüzünü göstermesi bile yeterli sebepti. Ramazan sinirden kıpkırmızı olmuş, arkadaşı yüzünden çocukluğundan bu yana nasıl hep geri planda kaldığını hatırlamıştı.Mahkus talihi ilkokula Taner'le aynı sınıfa gitmeleriyle başlamıştı. Esmer şişko kaşları hafifte olsa birleşen bir Ramazan, yanında kumral saçlı bal renkli gözleri olan, erkek güzeli bir Taner. Derslerde en fazla ortalamaya kadar yükselebilen buna rağmen sürekli pohpohlanan, tüm etkinliklerde başrolu alan Taner, Öte yanda derslerinde oldukça başarılı olmasına rağmen bir türlü göze giremeyen Ramazan. Ortaokulda da Ramazan'ın çilesi bitmemiş yine aynı sınıfa düşmüşlerdi. İlkokuldaki durum burada kadın öğretmenlerin girdiği derslerde devam etse de, erkek öğretmenlerde işler tam tersine dönmüştü. Tabii Taner'in geçmişten bu güne kadar kızların gözündeki yeri maalesef hiç değişmemişti. Adam hep başrolü kapıyordu. Gerçi Feyza yenge yüzüne bakmamıştı diye gülümsedi Ramazan.
   Sonra tatlılardan çok sevdiği kıza baktı. Nasıl da gülüyordu Taner'e...

   Aslı'da usulca semaveri yakmaya çalışan Gökhan' ın yanına gitti. Tüten dumandan gözleri yaşaran Gökhan Aslı'yı görünce gülümsedi. Genç adam ne zaman bir işle uğraşsa Aslı tıpkı bu gün yaptığı gibi yanına gelir, sessizce onu izlerdi. Futbol oynarken Yeşim' in canı sıkılmasın diye ikisini birlikte maça getiririr, Yeşim gevezelik ederken Aslı Gökhan'dan bir saniye bile gözünü ayırmadan onu izlerdi. Maç bitiminde çantasında sakladığı suyu Gökhan'a boncuk, boncuk bakan gözleriyle uzatırdı. Gökhan genç kızın tüm duygularını cam gibi içini gösteren bakışlarından okurdu. Kızın ona olan hayranlığının, yaşı ilerledikçe aşka dönüştüğünü görmek hoşuna gittiği kadar onu tedirgin de etmişti. Kıza nasıl davranması gerektiğine bir türlü karar vermiyordu. Duygularından emin olamayınca davranışları da tutarsız bir hal alıyordu. Şimdi sözlü bir itirafta vardı ortada, görmezden mi gelmeliydi? Yoksa karşılık mı vermeliydi? Derin bir iç çekti. Aslı bu iç çekişin sebebi olduğunun farkındaydı.
__ Bana kızdın mı?... Dedi
Gökhan tutuşan ateşe sabitlenmiş gözleriyle cevap verdi.
__sevmek suç mu? Dudağı yukarı doğru kırılmıştı. Aslı bu arabesk kokan cevaba kıkırdadı.
__Değil mi? Kaşlarını kaldırmış cevabını bekliyordu. Gökhan
__ Yani... Kimin kimi ne zaman ve nerede sevdiğine göre değişir galiba...