34 BİRİCİK

58 7 2
                                    

   
  Toprak işten eve  döndüğü o akşam dedesini yatağının yanına düşmüş, hareketsiz bir halde yerde yatarken buldu. Seslendi. Yaşlı adamın bedenini defalarca sarstı. Fakat hiç bir tepki alamadı.
   Aslında daha onu ilk gördüğü an, hissetmişti. Ama inanmak istememişti. Evet bu adam ona ne dedelik ne de yedi kat elin yapacağı iyiliği bile yapmamıştı. Yine de dedesiydi işte. Hayatta tanıdığı tek yakın akrabası idi. Kötü de olsa, bu adamı dededen çok baba bilmişti.
   Gözyaşlarına boğuldu genç kız,hıçkırıklarla ağladı. Bir zaman sonra  çöktüğü yerden kalktı. Adamın açık kalan gözlerini kapadı önce. Dönüp üstüne beyaz bir çarşaf getirip serdi. Banyoya gidip ellerini yüzünü yıkadı sonra.
   Biraz olsun sakinleşince, komşularının kapısını çalıp yardım istedi. Sonrası hayal gibiydi. Ertesi gün toprağa vermişlerdi dedesini.
   Cenazeye Toprak'ın daha önce hiç görmediği pek çok akrabası katılmıştı. Herkes onu dedesinin başka bir kadından olan kızı sanıyordu. Genç kız bozuntuya vermedi. Zira bu  insanların içinde annesi olacak kadında vardı.
  Bir kaç gün gelen gidenin çok olduğu evlerinde, üçüncü günde annesiyle baş başa kalabilmişlerdi. O vakte kadar kadın göz teması bile kurmamıştı kızıyla. İçinde hiç bir his barındırmayan bir ses tonuyla konuşmaya başladı kadın.
__Bundan önce nasıl hayatta kaldıysan bundan sonra da öyle devam et. Benden bir şey bekleme...
    Oturduğu yeşil koyu kadife koltuktan kalkan kadın, evin içinde dolaşıp etrafa incelerken konuşmasına devam etti.
___Kendine de bir an önce kalacak yeni bir yer bul... Burayı satışa çıkaracağız...
    Toprak küçücük bir sevgi kırıntısı aradığı gözlerde, sadece küllenmiş bir nefretten başka bir şey göremedi. Keşke dedi içinden hiç görmeseydim bu kadını, en azından bir umudu vardı. Annesinin onu bıraktığı için çok üzüldüğünü suçluluk duygusu içinde bir ömür geçirdiğini hayal etmişti hep. Madem o Toprak'ı kızı olarak görmüyordu. Kız da onu anası olarak görmeyecekti
__Bu evde benimde hakkım var... satılana kadarda oturmaya devam edeceğim. Satış olunca payıma düşeni zaten vermek zorundasınız... Ne de olsa sizin kardeşinizim
__Çok bilmiş velet... Aynı pislik baban gibisin... Bu yaşta bile para peşindesin...

__Paranın değil... Bundan çok daha küçük yaşlardan beri hayatta kalmanın peşindeyim ben abbla...

  Kadın omuz silkti. Daha fazla bu kıza katlanmak istemiyordu. Veda etme gereği duymadan kapıya doğru ilerledi.
__ Evin bütün aboneliklerini  yarın kapattıracağım. O şekilde istediğin kadar kal bu evde... Tabii kalabilirsen...
Toprak'ın yüzün de acı bir gülüş peydah oldu.

___Kalırım elbet... Yıllarca kömürlükte yaşadım ben...

    Kadın çokta umurumda der gibi alayla baktı kıza. Toprak tam hayatını biraz olsun düzene koymuşken yine sıfır noktasına geri dönmüş gibi hissediyordu. Kaç gündür de işe de gidememişti. Taner abi çok kızar mıydı acaba? Sonuçta cenazesi vardı.
Evde yapacak bir şeyi kalmayan Toprak apar topar  fırına doğru yola koyuldu.

**

Taner yaşadığı kaotik duyguları yüzünden fırına gelmeyi hiç istemese de çaresizce işinin başına geçmişti. Rutin işlerini yaparken, gözü sürekli kapıya takılıyor Toprak 'ın yolunu gözlüyordu. Lakin çocuk ilk kez işe geç kalmıştı. Saatler geçtiği halde hala ortalarda gözükmüyordu.
     Ertesi günde durum aynıydı. Genç adam böylesinin daha iyi olduğunu düşünüyordu. Bir süre gelmezse, ya da işi bırakırsa bu karışmış aklını toparlaması için gerekli zamanı ona kazandıracaktı.
    Üçüncü günde, içinde engel olamadığı endişe tohumları yeşermeye başlamıştı. Yoksa bu çocuğun başına bir hal mi gelmişti? Ne bir adres ne de bir telefonu vardı elinde. Nerede ise bir yıldır yanında çalışan Toprak'a dair neden hiç bir şey bilmiyordu. Kendine kızdı. Aklın anca ahlaksızlığa çalışsın. Diye payladı iç sesi kendini.
    İkindi vakti olduğunda tek başına çalışan Taner iyice yorulmuş, kendini iskemleye bırakıvermişti. Kapattığı gözlerini, içeriye giren müşterinin duyduğu ayak sesleriyle açtı.  Karşısında duran kişiye hayret dolu gözlerle bakakaldı.
    Toprak gelmişti. Ve evet yanlış görmüyorsa üstünde kadın kıyafetleri vardı.
___Selam abim... Kusura kalma haber veremedim sana... Cenazem vardı.
   Bir yandan konuşup öte taraftan üzerindeki montu ve başına örttüğü şalı çıkarıyordu. Üzerinde siyah renkli kendisine bir hayli bol olan bir elbise vardı. Buna rağmen çok güzel görünüyordu. Tam bir kız gibiydi. Genç adam,
___Bu ne hal... Bu nasıl kıyafet böyle?... Sen kafayı yedin çocuk...
  Toprak üstündeki giysilere baktı. Ah nasılda unutmuştu bunu. Cenaze de erkek kılığında dolanmasına laf edilince, dedesinin dostu olacak kadından kalan kıyafetleri giymiş, öylede kalmıştı. Böylesi belki de daha iyi olmuştu. Yoksa ona kalsa bin yıl geçse de bu yanlış anlaşılmayı düzeltecek  cesareti bulamayacaktı.
___Abii... Kızlar böyle giyinir... Dedi önce.
___Ben de onun için soruyorum ya...
Kızlar böyle giyinir...
___Tamam işte abi... Benimde aslında böyle giyinmem gerek, yoksa senin gibi herkes beni  erkek sanıyor...
___Hııı?? Na... Na.. Sıllll?
Toprak kıkırdadı.
___Abii... Ben erkek değilim... Siz öyle sandınız...

Su GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin