38 DOSTLAR BENİ HATIRLASIN

138 10 7
                                    

  Hayattaki en mutlu anlar, hayal ettiklerine kavuştuğunu gördüğün ve bunu sevdiğin insanlarla paylaşabildiğin dakikaların içinde saklıydı.
  Ramazan, ayı lakabından kurtulmayı başarıp, yaptığı kaslar ve başarılı işleriyle Rambo olarak anılmaya başladığından beri çok çalışmış nihayetinde hedeflerine ulaşmıştı.
  
   Restoranın açılışı düşündüğünde de iyi geçmiş, misafirler gittikten sonra, eski dostlarıyla kurduğu büyükçe masanın başında yıllar sonra hep birlikte toplanmışlardı. Bu birliktelik hayallerine ulaşmak kadar mutlu etmişti onu.
   Boğazını temizledi. İzlediği filmlerde yada dizilerde mekanın sahibi olan kişi kadehini kaldırıp havalı bir konuşma yapardı zira.
Havalı olup olmaması umurunda olmadan, elinde kadeh yerine tuttuğu bardağın içindeki ayrandan büyükçe bir yudum içip,
___Çok şükür... Bunca nimeti bize verene, bunu hep birlikte paylaşmamızı nasip edene...
Heyecanlanmıştı. Masadaki tüm gözler üzerine çevrilmişti. Hepsi çocukluk arkadaşları ve onların eşleriydi. Aralarında yabancı kimse yoktu fakat yine de tuhaf hissetmişti. Yanı başında oturan Yeşim eşinin elinin tuttu. Bakışlarıyla, sakin ol der gibiydi.
__Böyle konuşmakta zormuş be...durdu bir süre
___Dışardan bakanlar bilmez, aldı yürüdü diyorlar... Buraya kadar attığım her adımda çektiğim sıkıntıları siz dostlarımdan başka kimseler bilmez tabii. İrili, ufaklı nice engeller çıktı yoluma.
Çok şükür ki sizler hep yanımda oldunuz... Verdiğiniz maddi ve manevi destek olmazsa bu gün böyle bir yere, hayalime kavuşmam mümkün olmazdı. Hepiniz sağ olun, var olun...
   Emeksiz yemek olmazdı. Üstelik o emek kelimesi bir kişinin sarfettiği çabadan çok daha fazlasıydı.Ramazan bunu yıllar içinde çok iyi öğrenmişti. Para biriktirebilirdi, bir yerden bir şekilde bulabilirdi. Lakin insan biriktirmek hele ki, güvenebileceği dostlara sahip olmak işte o hiç kolay bir şey değildi. Herşeyden önce, insana insan gerekti. İnsan olmayı bilen, insan olmanın erdemine sahip olan. Böylesi dostları vardı. İyi ki vardı. Ömrünün sonuna kadar da inşallah hep yanında ve yanlarında olabilirdi.
   Murat sırıttı. Etrafı saran duygusal hava ona ağır gelmişti.
___Öyle bir kuru sağol ol demekle kurtulamazsın benden... Her gün gelip yemeğini yiyeceğim... Bakalım o zamanda var ol diyebilecek misin?
Taner ciddi bir yüz ifadesi takınmaya çalışarak,

___Bu Murat varya iyice pis boğaz olmuş... İki günün biri bizim pasta haneye de uğruyor... Ne bulsa yiyor adam... Yani şaka yapmıyor ayvayı yedin dostum...

Ahmet' te araya girdi gülerek,
___Kalan günlerde de bizim fabrikaya geliyor. Yemek yemeden de gitmiyor bu adam, onun yüzünden işçilere yemek yetmiyormuş... O derece yani...

Gökhan kusur kalır mı? tam oda bir iki darbe vuracaktı Murat'a. Fakat Aslı ondan önce davrandı.

___Bana da hafta bir uğruyor mutlaka, iki saat içinde içecek ne varsa eczane de tüketim öyle gidiyor...

Ersin memnuniyetle sırıttı.
___Desenize bürom şehirdışında diye çok şanslıymışım ben...

Fikret ve Hakan kardeşler de kusur kalmak istemedi.

___Bize gelince kuru çaydan başka bir şey bulamıyor ya... külüstür arabasını doyuruyor. Yağı suyu neyi eksikse artık...
Murat'ın yüzü düştü. Evet dedikleri doğruydu. Lakin tüm bu dediklerini onlar kendisine ikram ediyordu. Yoksa beleşçilik yapmak gibi bir niyeti asla olmamıştı. Ramazan'a da laf olsun diye takılmıştı. Biraz kızdırmak istemişti. Demek böyle hissettirmişti arkadaşlarına.

   Yusuf olaya el atma vaktinin geldiğini anlayarak,

__ Hadi ama... Ciddi olduğunuzu sanacak... Maviş... Sen hepimizi bir arada tutan, yegane kişisin...
Sen olmasan hayat gailesinde çoktan kopup gidecek olan bağlarımızı yaptığın o ziyaretlerle sen bir arada tuttun...

__Aynen öyle Maviş... Yusuf abimizin dediii gibi... Senin bize gösterdiğin alaka ne pasta ne yemek ne de başka şeylerle karşılığı ödenecek bir şey değil... Biz sadece sana biraz takılmak takılmak istedik dostum...
Taner yanında oturan arkadaşının sırtına elini koyup bir kaç kez vurdu.
__ En ala dost oldun bize lan... Kafasız diye takıldığınız sen... İçimizde en düşünceli en vefalı adam olup çıktın be... Helal olsun sana...
Murat dolan gözlerini kaçırıp,

___Ulan arkadaş... Yine duygusala bağladınız... Ağlatçaksınız beni...
Deniz mavisi gözleri tek, tek arkadaşlarında dolaştı Murat'ın.
___Hepiniz tek, tek gittiniz... Yusuf abim bile... Varken yok oldu... Babam desen terki diyar etti... Anam öyle bir garip... Ah... Yalnız kaldım... Yüz küsür kişinin çalıştığı fabrikada bile bir dost bulamadım kendime valla...Yerinizi tutamadılar... Özledim lan sizi oğlum, hepinizi... Sonra dedim ki kendi kendime ulan bunlar öküz, bunlar vefasız... Kızlar siz üstünüze alınmayın... Madem ki, bunlar bana gelmiyor unutmuş beni... Bende gider hatırlatırım... Hayat fani, ömür kısa kıymetini bilmek gerek sevdiklerinin... Öyle yapmaya çalıştım işte...

  Maviş güçlükle cümlesini bitirdiğinde, bir zamanlar kendilerine Hem-rah diyen gençler sandalyelerinden sözleşmiş gibi kalkıp, arkadaşlarının yanında toplandı.
   Yusuf'un kucağında Yaren vardı. Baba kız her yere birlikte gider olmuştu. Evde, işte, her nereye gidecek olsa kızını da hep yanına alıyordu. Onu yalnız bıraktığı günlerin telafisi yoktu. Lakin bundan sonra yaşadığı her anını kızına adamaya kararlıydı Yusuf.

  Kocaman bir sevgi yumağına dönüşen gençlerin yanına Yaren'le birlikte katıldı. Geçen yıllara inat, dost kalabilmenin mutluluğuyla sarhoş, hep bir ağızdan başladılar söylemeye,

Çoktan beri yollarını gözlerim
Gönlümün Ziya'sı dost safa geldin
Şu garip gönlümün bağı bostanı
Ayva ile turunç nar safa geldin..

SON...

Hem-rah :Yoldaş, aynı yolu yürüyen, sevgili, dost anlamına gelen . Farsça hem "-daş" rah "yol" sözcüklerinden oluşmuş kelime.

Su GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin