11 DÜĞÜN

86 10 4
                                    

   Hasan düğününde kardeşinin de olmasını istemiş Yusuf'a davetiye vererek barışmak için biyük bir adım atmıştı. Bekir efendi ve Ahmet'i de zorda olsa bu küslüğü uzatmaması konusunda ikna etmişti. Geçen zamanla birlikte etraftan Yusuf hakkında duyduğu olumlu yorumlar damatlarına olan tutumunun değişmesine hatrı sayılır bir etki etmişti.
   Salonda muazzam bir kalabalık vardı. Yusuf ve Feyza'nın masalarında Gökhan kardeşi Yeşim'le Sultan kendisine gizli bir öfke duyan Aslı ile yanyana oturuyordu.
    Mahallenin diğer gençleri de yan masada oturmuş kendi aralarında gırgır şamata yapıyorlardı. Ramazan kendini ne kadar tutmaya çalışsa da gözü sürekli Yeşim'e kayıyordu. Bu yaptığından hem çok utanıyor, hemde hoşlandığı kızı görebildiği için mutlu oluyordu.
     Ramazan orta boylu olmasına rağmen oldukça kiloluydu. Bu yüzden ardakadaşları ona ayı lakabını takmış, başlarda buna çok alınsa da zamanla kabullenmişti. Tombiklik onun çocukluğundan beri başının belasıydı. Azgın iştahı yıllar içerisinde onu yemek yapmaya kadar itmişti. Bu durum yemeği sadece yerken değil yaparken de büyük bir haz aldığını fark etmesini sağlamıştı. İki yıllık gastronomi eğitiminin ardından küçük bir restoranda işe bile başlamıştı. Yıllar sonra tanınmış bir şef olduğunda lanet ettiği yeme sevdasına şükür edeceğini kırk yıl düşünse aklına bile getiremezdi.
   O şuanda Yeşim'in zarif güzelliğine büyük bir tezat oluşturan büyük bedenine öfke duyuyordu. Bir süredir az yiyor yürüyüş yapıyordu. Fakat gramlık değişimlerin dışında pek yol kat edememişti. Yeşim kendini izleyen gözlerden her zamanki gibi habersizdi. Onun da kalbini pırpır ettiren Taner abisi vardı. Yakışıklı genç adama bir çokları gibi o da uzaktan uzağa hayrandı.

    Çalan dans müziğiyle gelin ve damadı takip eden çiftler arasında Yusuf ve Feyza'da vardı. İlk kez dans edecekleri için bir hayli heyecanlılardı.Yusuf ince belini sardığı eşinin kulağına eğilip
__Güzelim... ilk dansımızı burada yapmak varmış...
Diye fısıldadı. Feyza Yusuf'un ona düğün için süpriz yapıp aldığı pudra renkli elbisesinin içinde koca adamının gözlerinin içine aşkla bakarak gülümsedi. Bu nasıl güzel bir adamdı böyle.
   Yeşim Feyza'ların ardından abisini dürtmüş Sultan'ı dansa kaldırması için kaş göz ediyordu. Gökhan'ın yerinden kalkması ile birlikte Aslı 'nın kalbi deli gibi atmaya başlamıştı. Yeşim' in abisini Sultan için dürtüklediğinin farkındaydı. Bu kızla ne yapacaktı böyle,onun gibi arkadaşı olanın düşmana ihtiyacı yoktu.Bir anlığına öfkeyle kapattı göz kapaklarını. Açtığında Sultan'a uzanan Ahmet'in elini gördü. Peşinden Gökhan'ın ona uzanan elini. Kısa bir şok dalgasının ardından Sultan'dan sekerekte olsa kendisine ulaşan özlemini çektiği eli sıkıca kavradı. Biraz bozulmuştu. Ama yinede hissettiği heyecan aşık kalbinin durumdan pek bir mutlu olduğunu anlatıyordu. Belini hafifçe saran Gökhan kızın yeşil gözlerine bakıp dudaklarını hafifçe yukarı doğru kıvırmıştı. Aslı yedek oyuncu olmanın kırgınlığı ile karşılık verdi gülümseyerek. Ne çok şey söylemek isterdi bu adama. Onun için kalbinin nasıl çarptığını bilseydi ne düşünürdü? Kızar mıydı?

   Ahmet uzaktan uzağa göz hapsine aldığı Sultan'ın Gökhan'la aynı masada oturmasına ifrit olmuş, Gökhan yerinden kalkmaya yeltenince niyetini sezip ondan önce davranmıştı. Sultan Ahmet'in uzanan elini direk geri çevirmek istemişti. Fakat karşı masadaki babası kızının kendisinden utandığını düşünüp başıyla onay verince çaresizce Ahmet'in elini tutuvermişti. Genç adam son zamanlarda işyerinde Mehmet efendiye özellikle iyi davranıyor, onun yanındayken hal ve hareketlerine çok dikkat ediyordu. Adamcağız Ahmet'teki değişimin farkındaydı. Bu değişimin kızıyla bağlantısını henüz kuramamış olsada pek yakında anlayacaktı. Sultan Ahmet'in bir taşkınlık yapmasından korkarak ilerledi piste. Aralarında hatrı sayılır bir mesafe bırakmaya çalışıyordu. Ahmet
__ Ortamıza girip bir çift daha dans eder... Biraz daha yaklaşsak olmaz mı?
Kız sert bakışları eşliğinde
___Olmaz! Bana kalsa bu kadar bile yakınında olmak istemem...
Omuz silkmişti Sultan. Ne biçim bir adamdı bu? ne kadar da yüzsüzdü böyle. Ahmet elalarındaki ışıldayan sarı hareleri kıza yöneltip
___ Görücüleri erkenden gönderdin ama...
Genç kız şaşkın bir o kadar da afallamıştı. Ne diyordu bu adam? Dayanamayıp sordu.
__Ne saçmalıyorsun sen? Seni gerçekten anlamıyorum? Niye hala etrafımda geziyorsun? Feyza ile de barıştınız...
Son sözlerinden sonra dansı bitirmek isteyen kızı Ahmet durdurmuş. Bu kızın bu kadar saf olmasına hayret etmişti.
__yapma ama... İlla bir itiraf duymak istiyorsun anlaşılan...
Genç adam biraz düşündü. Bunca karı, kız muhabbeti olmuştu da birine bile aşkını ilan etmemişmiydi yani? Ne demeliydi bu kıza? Ikındı, sıkıldı kabız olmuş kalbinin dilinden güçlükle tek kelime çıkarabildi. __Seviyorum...
Sultan müziğin ritmine eşlik eden adımlarını duyduğu o tek kelimenin etkisiyle durdurdu. Doğru mu anlamıştı? Hayııır kesinlikle yanlış anlamış olmalıydı. Müzik değişip oyun havalarına geçildiği halde Sultan Ahmet' le dans eder pozisyonda kalmıştı. Çifte telli de dans eden çift, bu halleriyle gören herkesin zihnine karikatür karesi şeklinde kazınıyordu. Ahmet Sultan'dan önce kendine gelip kızın elini tutup peşinden sürüklemeye başladı.

    Gökhan ve Aslı birlikte masaya geri döndüklerinde, onları piste çıktıklarından beri göz hapsine alan Yeşim, yıllardır düşünemediği bu muhteşem eşleşmeyi dillendirmek için sabırsızlanıyordu.
___ vayyy sizden de çok güzel bir çift olurmuş, yenge adaylarını boşuna uzakta aramışım...
Diyerek karşıladı. Aslı yıllardır yarasına tuz basan arkadaşının tüm eziyetlerini unutup hanesine kocaman bir artı çiziktirmişti ki. Gökhan kızı tatlı rüyasından uyandırdı.
__Yeşim ayarın olsun biraz, şakanında bir sınırı var. Kusura bakma Aslı'cım Yeşim' i benden iyi tanıyorsun. Zevzek işte...

Diyerek yanlarına oturmak yerine diğer masaya geçti. Aslı neye uğradığını şaşırmış bir halde boş bir çuval gibi sandalyeye bıraktı kendini. Hayatının en mutlu günü olabilecekken, nasıl böyle bir sonla bitmişti herşey. Evet üstüne üstlük herşey başlamadan bitmişti. Demek Gökhan bu durumun İmasından bile rahatsız oluyordu.

   İkinci kez dans müziği çaldığında bu defa tüm cesareti toplayan Ramazan masalarına oturan Gökhan'a Yeşim' i dansa kaldırmak istediğini söyledi. Gökhan başıyla Oluru verince Yeşim'in yanına kadar göz açıp kapatmadan ilerledi. Yeşim Ramazan'ın uzanan tombik parmaklarına bakıp gülümsedi.
__Ayy Ramazan abim benim... beni dansa mı kaldırırmış.Tatlı ayıcık... Deyip kıkırdadı. Ramazan'ın gülüşü o an yüzünde soluverdi.
   Abi.. Tatlı ayıcık... Yeşim'in gözünde sadece bunlardan mı ibaretti yani?

   Ahmet tarafından dışarı süreklenen Sultan yüzüne çarpan sıcak esintiyle kendine geldi. Ne diyeceğini bilemeden Baktı Ahmet'in gözlerine. Ahmet beynine giden oksijenden olsa gerek açılmıştı. İki aydır içinde tuttuğu duygularını sonuna kadar itiraf etmeye kararlıydı. Soran gözlerle bakan genç kız
__Doğru duydun... Seviyorum dedim...Seni... Seviyorum... Nedenini bilmiyorum ama seviyorum. Konuşacağım babanla, en kısa zamanda düğünü yaparız...

   Kocaman sırıtarak baktı kıza. Ama aradığı sıcaklık şöyle dursun. Bir kaşık suda kendisini boğmaya hazır bir Sultan vardı karşısında. Mekanik bir sesle
__Sen teklif falan etmedin gerçi ama, ben kabul etmiyorum. İstemiyorum seni! Bana yaptıklarından sonra yüzünü bile görmek istemiyorum.

Donup kalma sırası Ahmet'e gelmişti. Ne yani muhteşem Ahmet red mi edilmişti? Naz yapıyordu naz. Başka türlüsü mümkün değildi.

    Abisinin elinden tutup dışarı çıkardığı Sultan için endişelenen Feyza Yusuf'la birlikte dışarı çıkmış. İkilinin konuşmasına ister istemez kulak misafiri olmuşlardı. Onları gören Ahmet tam ağzını açacaktı ki yanından omuzuna çarparak geçen Laz Tarık'ın sesi duyuldu.
__ Ooo Gökte ararken, yerde pulduğum..
Tarık Yusuf'tan hapiste geçirdiği her günün hesabını tek tek sormayı koymuştu kafasına. Yanına topladığı adamlarla her yerde Yusuf'u aramış düğünde olduğunu duyunca baskın yapmak için salona gelmişti. Yanında bulunan adamlardan aldığı güçle Yusuf'un tam karşısına geçmiş aklınca racon kesiyordu.
   Yusuf Karısına gözüyle uzaklaşmasını işaret ettikten sonra Tarık'a döndüp boş ve umursamaz gözlerle baktı. Adamın bu tavrına sinirlenen Laz adamlarına
__hayde...
diyerek Yusuf'a saldırmalarını emretti. Yusuf tekme tokat yumruk Allah ne verdiyse üzerine gelenlere savuruyor devirdiği adamların ardı arkası kesilmiyordu. Olduğu yerden bir süre Yusuf'u izleyen Ahmet Yusuf'un adamları tek başına haşat edişini dudağını büzüp başını sallayarak izlemişti. Bu damat pek yamanmış deyip, daha fazla tek kalmasına dayananamış kavgaya karışmıştı.
    Hem bu sayede Sultan'ın gözüne daha havalı görünebilirdi. Yusuf bile benim gözüme iyi göründüyse, ben hayli hayli Sultan'ı etkilerim diye içinden geçirmişti. İki adam bir olmuş etraflarını çember şeklinde saran adamlara karşı tüm güçleriyle dövüşüyorlardı. Çok geçmeden Feyza'nın çağırdığı gençlerinde dahil olduğu kavga büyüdükçe büyüdü. Bir yerden sonra Feyza, Sultan ve Yeşim' de etraftan buldukları kürek, süpürge, taş ile adamlara saldırmaya başlamıştı. Yusuf etrafını saran adamlardan kurtulduğunda Tarık'ın kızlara doğru hareketlendiğini fark etti. Adamların arasından sıyrılarak Lazı hedef alan uçan bir tekme savurdu. Aldığı darbe ile burnundan kanlar fışkıran Tarık yine zemini öpmekten kurtulamamıştı. Bir kamyon kadar sopa yiyen adamlar pes etmiş, Tarık' ı kucaklayıp götürürken arkalarına dönüp dönüp __bittiniz siz... Sizi pişman edicez... Gibi kaçarken söylenebilecek en beylik ve en komik tehditleri savurmaktan geri durmamışlardı. Çok şükür ki Salondakiler kavgayı çok önemsememiş düğün kaldığı yerden devam etmişti.



































Su GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin