7.BÖLÜM "KIRMIZI NOKTA"

8.4K 464 8
                                    

Düzenlenme tarihi: 29 Kasım 2016.

Akşam yemeği saati geldiğinde, Beren'le beraber aşağıya indim fakat görünürde kimse yoktu. Çeşitli yemeklerle donatılmış sofrayı gördüğümde adımlarımı mutfağa doğru yönelttim. Mutfakta Kader hanım yalnızdı ve ocaktaki çorbayı karıştırmakla meşguldü.

"Kolay gelsin." dedim. Aniden konuşunca onu korkutmuş olmalıyım ki, yerinde sıçradı. "Ah, kusura bakmayın boş bulundum."

"Hayır, hayır. Ben dikkatsizce konuştum asıl sen kusura bakma. Hem ayrıca artık bana siz deme, Deren demen yeterli." dedim gülümseyerek. "Olur mu öyle, Yağız bey pek sevmez öyle şeyleri." dediğinde gözlerimi devirir gibi oldum. "Yağız Bey sevmezse sevmesin, ben öyle istiyorum. Lütfen." Dediğimde kararsızca gülümsedi. "Peki, peki tamam."

"Ne çorbası bu? Geçen gün yaptığından mı?" Şimdiden ağzım sulanmıştı. "Hayır, bu mercimek çorbası. Leyla hanım istedi. Eğer canın sebze çorbası istediyse yarın da ondan yaparım. Olur mu?" Bir anne edasıyla konuşunca, içimin titrediğini hissettim. Konuşmak yerine gülümseyerek kafamı salladım.

***

Önümdeki yemeği sessizce didiklerken, bir yandan masada konuşulanlara kulak vermiştim. Hemen yanımda oturan Leyla, yemek başladığından beri konuşuyor, Amerika'dan, orada yaptıklarından gezdiği yerlerden bahsediyordu. Anladığım kadarıyla bir iş için oraya gitmişti, avukattı ve yaklaşık iki yıldır oradaydı. Benim de Amerika'dan geldiğimi duyduğunda bir kaç şey sormuş ancak o kadar isteksiz ve kısa cevaplar vermiştim ki sonunda benimle olan muhabbetini sonlandırmıştı.

"David'in buraya geleceğine emindim ama resmen beni yarı yolda bıraktı. Halletmesi gereken şeyler varmış, son anda biletini iptal ettirdik. Ben çok heveslenmiştim Yağız, sana sürpriz yapacaktık." Leyla çocuksu bir hüzünle konuştuğunda, kusuyormuş gibi bir ses çıkarmak istedim ancak bu saçma isteğimi hemen sonlandırdım.

Leyla gerçekten güzel bir kadındı ve aslında tuhaftı da.
Sarı tonlarını barındıran kumral saçlarını ensesinde dağınık bir topuzla toplamıştı. Yüzünde yok denecek kadar az makyaj vardı ve üzerindeki lacivert boğazlı kazağı ve kot pantolonu ile oldukça sadeydi. Yine de çok güzeldi. İnce dudakları ve uzun kirpikleri ona değişik bir hava katıyordu. Bazen çok ciddi bir kadın gibi davranırken, bazen böyle çocuksu olabiliyordu. Masaya oturduğumuzda beri dikkat ettiğim tek şey onun değişen tavırlarıydı. Yağız ve Melis'te ona ayak uyduruyor, akıcı bir sohbet içinde bulunuyorlardı. Bense buz gibi olmuş yemeğimi didikliyor, Beren'in Kader hanımın yanında rahat olup olmadığından emin olmaya çalışıyor, sonra yeniden yemeğimi didikliyor ve masada konuşulanları dinliyordum.

"Deren neden sessizsin bu kadar, iyi misin?" Leyla'nın sesi ile daldığım düşüncelerimden hızla sıyrıldım. "Ah, şey pardon. Ben- şey...ne demiştin?"

Leyla hafif alay sezdiğim küçük bir kahkaha attı. "İyi misin diyordum ancak, pek iyi görünmüyorsun. İstersen odana çık, dinlenmiş olursun." Leyla'nın beni kibarca kovuşuna karşılık kaşlarımı çatarak ona baktım. Acaba odasını elinden alışımın acısını mı çıkarıyordu? Belki de haklıydı, buradan ayrılmam iyi olurdu ancak bu kez odaya değil bahçeye çıkmak, hava almak istiyordum.

"Şey, aslında haklısın." Leyla'dan bakışlarımı çekip, Yağız'a çevirdim. Mavi gözlerini kısmış, beni izliyordu. "Bahçeye çıkmamda bir sakınca var mı? Biraz hava almak istiyorum."

Yağız bir kaç saniye boyunca gözlerini kırpmadan beni inceledi ve sonunda kafasını sallayarak bahçeye çıkmama izin verdi. Her şey için ondan izin mi almam gerekecekti? Eğer Beren olmasaydı ve Yağız'ın güvenli evine ihtiyacımız olmasaydı bir saniye bile burada durmazdım.

İKİ YABANCIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin