Merhaba, yeni bölüm sizlerle. Açıkcası ÇOK ÇOK VE ÇOK yoğun zamanlar geçiriyorum o yüzden ne Wattpad'e girebiliyorum ne de bölüm yazabiliyorum. Ancak böyle gece yatmadan önce yorgunluktan uyuyup kalmazsam bir kaç satır yazabiliyorum. Böyle karışık bir şey oldu işte, her neyse elimden geldiği her an yazdığımı bilin. Gerçekten fazlasıyla yoğunum, haftasonu çok önemli bir sınavım var. Bir de tabii büyük sınavda yaklaşıyor. Artık ağırlık daha fazla oldu. Anlayışla karşılayacağınızı biliyorum. İyi okumalar, yorumlarınızı bekliyorum. :)
***
Kısacık saçları, yüzündeki o bilindik gülümsemesi, çılgın tarzı... Şu an karşımda olduğuna inanamıyordum. Bana en kötü günlerimde dost olan, Amerika'da yaşarken güvendiğim ve her şeyimi bilen tek insan. Colton!
Şaşkınlığımı sonunda bir kenara bırakırken, hızlı adımlarla ona doğru yürüdüm. Colton yüzündeki şaşkınlığa rağmen kocaman gülümseyerek kollarını bana açtı. "Ah, bebeğim."
Kollarının arasına girdikten sonra bende kollarımı ona doladım. "İnanmıyorum. Bu gerçek mi?"
Kollarını benden çekerek, elini burnuma uzatıp burnumu sıktı. Dudaklarımdan küçük bir ses çıktı. "Bak, gördün mü rüya değilmiş." Kahkaha atarak ona yeniden sarıldığımda, sessizlikle bizi izleyen kalabalığın varlığını nihayet Rüzgar konuşarak hatırlatmıştı.
"Siz tanışıyor musunuz?" Colton'dan kollarımı çekerken, gülümseyerek kafamı salladım. "Evet tanışıyoruz."
"Nereden tanışıyorsunuz, neyin oluyor?" Sert bir ses tonu ile konuşan Yağız'a döndüğümde, kaşlarını çatmış olduğunu gördüm. Kucağında hala Beren'i tutuyordu. Beren ise Colton'a bakarak gülüyor kollarını ona doğru uzatıyordu. O ve Colton çok iyi anlaşırlardı. Yağız sert bakışlarını Beren'e yöneltip, onu kollarının arasında biraz daha sardı. Ardından bakışları yeniden bizi buldu.
"Amerika-" diye konuştuğum sırada Colton sözümü kesti. "Asıl siz nereden tanışıyorsunuz? Deren seni Türkiye'de bulacağımı biliyordum ama bu evde değil. Çok şaşırdım."
Ortamdaki sebepsiz gerginliği ve kargaşayı bozmak adına hafifçe öksürdüm. "Colton, Yağız benim patronum sayılır. Onun yanında çalışıyorum." Yüzüne bakarken, umarım beni zorlamaz diye dua ediyordum. Nasıl olsa ilk yalnız kaldığımız anda ona her şeyi anlatırdım ama şimdi olmazdı.
Colton beni anlamış gibi sessizce kafasını salladı. Ardından Yağız'a dönerek, "Yağız benim buradaki en güvendiğim iş arkadaşım. Hatta tek bile diyebilirim."Yağız tatmin olmuşa benzemiyordu. Onun için yüzüme sert ifadesi ile bakmaya devam etti. Eh, aslında bakması da normaldi. Yalanlarım birbir çıkıyordu işte. Ben kimsem yok dedikçe sanki hayat bana inatmış gibi sürekli tanıdığım insanları Yağız'ın önüne atıyordu.
Colton bulunduğu yerden Yağız'a doğru ilerleyince bende onlara doğru bir kaç adım attım. Colton Yağız'ın hemen önünde durduğunda Yağız'a elini uzatttı.
"Nasılsın eski dostum?" Colton'u tanıyordum, şu an keyifli ve samimiydi. Ancak Yağız hala şüpheci ve sert duruyordu. Colton onun hem iş yaptığı hemde görünüşe göre arkadaşlık kurduğu biriydi. Ve benimle dost çıkmıştı. Yağız ise beni ona kurulan bir tuzağın parçası olabileceğim ile suçlamıştı. Bense onunla ve çevresiyle hiçbir alakam olmadığını söyleyip durmuştum. Yeniden başa mı dönecektik? Yeniden aynı kavgaları aynı suçlama ve tehditleri dinlemek istemiyordum.
Uzattığı eli sıkıca tutan Yağız hafifçe tebessüm edebildi. "İyiyim Colton, ya sen nasılsın? Yolculuğun umarım seni çok yormamıştır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ YABANCI
Cerita PendekSoğuktan donmuş ellerini cebinden çıkardı. Sadece bir kez kapıya vurması ile kapının açılması bir olmuştu. Hazırlıksızca karşısında duran adama baktı. Uzun saçları, kafasına taktığı berenin altına gizlenmişti. Sakalları her zamankinden daha da karış...