Herkese merhaba! Yeni bölüm karşınızda! AMA HER ŞEYDEN ÖNCE HEPİNİZE ÇOOOK TEŞEKKÜR EDERİM İKİ YABANCI 10K OKUNMAYI GEÇMİŞ. BUNUN TEŞEKKÜR KONUŞMASINI DİĞER BÖLÜMDE UZUUN UZUUN YAPACAĞIM VE GÜZEL BİR BÖLÜM İLE SİZE TEŞEKKÜR EDECEĞİM. ŞİMDİLİK SADECE SİZİ ÇOK SEVDİĞİMİ VE HEPİNİZE KOCAMAN TEŞEKKÜR ETTİĞİMİ BİLİN💜
Evet şimdi gelelim bölümümüze... Bir sonra ki bölümü de sayarsak Deren'in sırları ortaya çıkıyor gibi. Bu bölümde bir yalanını öğrendik. Bir sonra ki bölümde ise diğerini öğreneceğiz.
Bu arada sınava günler kaldı ve ben bu bölümü baya zor şekilde yazdım. Hatalı ya da olmayan bir yer varsa kusura bakmayın. Çokta içime sinen bir bölüm olmadı.
Bir sonra ki bölüm 12 Mart'tan sonra gelecek büyük ihtimalle. Daha öncesinde yazmam mümkün değil. Anlayacağınızı düşünüyorum. Hepiniz gördüğüm en anlayışlı okuyucularsınız zaten. Hepinizi seviyorum, öpüyorum. Kendinize iyi bakın!Keyifli okumalar. :)
-Flashback-
Karşısındaki yabancının sözleri kulağına dolduğunda kafasını sallayarak kendine gelmeye çalıştı. "Ne?"
"Koş diyorum kız çocuğu! Koş!"
Adam uzun bacakları ile hızlı bir kaç adımda koridora girdiğinde kendisi de peşinden koşmaya başlamıştı. Yabancı hedefini hiç saptırmadan uzun koridorda dümdüz ilerleyerek kendini uzaktan bile belli eden kırmızı renkli kapıya vardı ve beklemeden kapının kulpunu tutarak kapıyı araladı. Hemen arkasında olmasına rağmen önündeki adamın dev cüssesi yüzünden içeriyi göremiyordu. İçeri girmek için adamın koluna dokunduğu sırada adam bir hışımla içeri daldı.
Oysa şaşkınlıkla karşısında gördüğü manzaraya bakıyordu. Üzerinde yalnızca sütyeni ve altındaki siyah pantolonu ile yarı baygın yatağın ortasında yatan kardeşine. Etraftaki seslerden ve hemen önünde birini yumruklayan dev cüsseli adamdan sıyrılmış gibi sadece kardeşine odaklanmıştı.
Kendine geldiğinde hızlı adımlarla kardeşinin yanına varıp, yatağa oturdu. Elleri kardeşinin sıcak yüzünü tuttu. "Beril, uyan Beril. Kendine gel."
Gözlerinden akan yaşlar görüşünü bulandırıyordu. Hızla elleri ile gözlerini kurulayıp, ayağa kalktı. Üzerindeki ceketi çıkarıp baygın halde kardeşine giydirdikten sonra onu kaldırmaya çalıştı. Bir yandan da onunla konuşuyordu.
"Beril, aç gözlerini lütfen. Korkuyorum, lütfen bir şey söyle kendine gel Beril."
Biri kollarından kardeşini aldığında, engellemek için kollarını daha sıkı sarmaya çalıştı ancak yapamadı. Kafasını kaldırdığında Beril'i kucağına alanın kendisine yardım eden adam olduğunu anladı.
"Bırak, ben taşırım onu. Sen çık odadan, haydi gidiyoruz."
Ona itiraz etmeden, sessizce peşine takıldığında bir kaç adın atmıştı ki dalgınlıkla tökezledi. "Ceketimin eteğini tut küçük, bir de senin peşine düşemem."
İtiraz etmeden siyah ceketin eteklerinden tutarak önündeki adamın peşinde hızlı adımlarla bir kaç dakika içinde o korkunç yerden çıkabilmişlerdi. Hızlarını kesmeden sokağın çıkışına doğru ilerleyerek geldikleri yerlerden yeniden geçtiler.
Neredeyse sokağın sonuna yaklaştıkları sırada cebinde çalan telefonunun titreşimi ile adımları yavaşladı. Hızlı yürümekten hızlanan kalbi şimdi neredeyse çıkacak gibi atıyordu. Eli adamın ceketinden düşerek kendi cebine gitti ve titreyen telefonu cebinden çıkararak ekranda yazan isme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ YABANCI
Short StorySoğuktan donmuş ellerini cebinden çıkardı. Sadece bir kez kapıya vurması ile kapının açılması bir olmuştu. Hazırlıksızca karşısında duran adama baktı. Uzun saçları, kafasına taktığı berenin altına gizlenmişti. Sakalları her zamankinden daha da karış...