Merhaba canlarım :) Nasılsınız?
Güzel bir bölümle yine ben geldim, şimdiden keyifli okumalar.
****************************
Benim sevdiğim renk senin gözlerinde kaldı.
Uzaklarda, çok uzaklarda ararken seni meğerse gözlerin kalbimde saklıymış. Kokun tenimde, sesin avuçlarımdaymış. Ben seni ararken meğerse sen baştan aşağı benmişsin.
🌼🌼
Büyük çift kişilik yatağının hemen yanındaki beyaz renkli komodinin üzerinde çalan ısrarcı telefonunun sesiyle açtı gözlerini genç adam. Üzerindeki pikeyi yan tarafına savurup çıplak ayaklarını yataktan sarkıttı, bir yandan gözlerini ovuştururken diğer yandan telefonuna ulaşmaya çalışıyordu. Ekran da yazan isme dikkat etmeden açtı ve kulağına koydu, kalın kendine has erkeksi sesiyle yanıtladı.
-Alo.
Yeni uyandığından ötürü sesi daha da çekiciydi, saçları hafif karışmış gözleri uykunun etkisiyle şişmişti.
-Toprak, az önce karakoldan haber geldi, telefonda anlatamam hemen buraya gelmen lazım.
Alatay'ın sesi heyecanlı çıkıyordu, heyecanlandığı zaman şivesini tamamen kaybediyordu.
-Konum at.
Telefonu kapatıp ayağa kalktı, banyoya girip yüzünü yıkarken bir an aynadan baktı solgun yüzüne. Hatırlıyordu da hiç bu kadar bitkin hissetmemişti, hem bedeni hem de ruhu can çekişiyordu. Zayıflıyordu, yüzünden anlayabiliyordu bunu. Gece gibi gözlerinde umut ışığı aradı ama bulamadı, umut edeceği bir şey var mıydı ki? Derin bir nefes alıp verdikten sonra banyodan çıktı, yarı çıplak olan vücuduna beyaz gömleğini geçirip siyah pantolonunu da giyindikten sonra uzun saçlarına şekil verip çıktı yatak odasından.
Mutfağa bir göz atıp kahvaltı yapmadan ayrıldı evinden. Arabadayken konum geldi. Yüksek bir binanın önüne gelince durdurdu arabayı. Telefonunu alıp binaya girdi, asansöre binip yedinci kata çıktı. Zile basmasından çok kısa bir süre sonra kapı açıldı ve genç adamın karşısında Alatay belirdi. İçeriye geçip oturma odasına girdiler, Toprak etrafına bakınırken konuştu.
-Neden evinde konuşuyoruz? Karakolda olmamız gerekmiyor muydu?
Alatay bej rengi kanepeye oturup önünde ki cam orta sehpanın üzerinde ki evraklara bakarken konuştu.
-Bunlar gizli evraklar Toprak, bağlantılarım sayesinde buldum bunları hiç kolay olmadı doğrusu.
Alatay'ın evi çok canlıydı, her bir köşesinde abartı denilecek eşyalar vardı. Oysa Toprak'ın evi oldukça sade ama şıktı. Büyük pencerenin önünde ki çiçeklere baktı, fazlasıyla bakımlıydı. Genç adam evi incelemeyi bırakıp Alatay'ın biraz ilerisine oturup evrakları eline alıp büyük bir dikkatle incelemeye başladı. Kısa bir sessizliğin ardından merak ettiği ilk soruyu sordu.
-Bu evrakları bulmak neden bu kadar zor oldu?
Alatay biraz eğilip kollarını dizlerine yaslayıp ellerini kenetledi.
-İşte bende bu soruyu merak ediyorum. Savcı arkadaşımın yardımı olmasa asla başaramazdım.
Toprak evrakları okurken Alatay ciddi ses tonuyla konuşmasına devam etti.
-Sanırım birileri geçmişini hatırlamanı istemiyor.
Toprak duraksadı, başını kaldırıp gece misali gözlerini Alatay'a dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ona İyi Bak (Yapboz Serisi 1)
General FictionSac çatılardan gelen yoğun ses konuşmaları bölerken yaşlı adam biraz daha yaklaştı önünde titreyen gence doğru. Elinde ki oltu tesbihi avuçlarının içinde sıkarak adımlarını zorlukla attı, sinir hücrelerine yayılırken gözlerinden ışık saçılıyordu ade...