Görüş ve düşüncelerinizi bekliyorum :)
İyi okumalar....
Son on beş dakikadır sakinleşmek için nefes alma-verme ritüelimi gerçekleştiriyordum ama pek başarılı değildim. Hayır, nefesimi vereceğimde bir almayı başarmak isterdim önce. Alamadığım nefesin nesini vereceğim Allah aşkına! Gülme krizine mi gireyim ağlama krizine mi gireyim yoksa yoga yapıp bir üçüncü göz mü çizeyim oldukça kararsızım. Bende öyle bir şans var ki! Üçüncü gözü çizsem kesin açamam. Aman yogadan da bir şey anlamam zaten ! Omm nedir ya?
Hala Kunter'in evine gidecek olmamın şokunu atlatamadım. Neden? Niçin? Sorularımın cevapsız kalması üzerine somurttum. Sonra birde insanlar niye katil oluyor derler ama hiç sorarlar mı? Canım sen neden böyle bir şey yaptın? Ne yaptı da delirtti seni? Hırsızın hiç mi suçu yok yani? Tabi Kunter'i öldürecek değilim ama yüzünde biraz rötuş yapabilirdim.
Ben kendi içimde savaşımı verirken bir evin bahçesinden giren arabayla trans halimden çıkıverdim. Başımdan aşağıya buzlu su dökülseydi ya da elektrik şoku verseydiler şöyle beynime beynime hatta abartıp kafama ıslak sünger koysalardı falan bu kadar panik yapmazdım. İdamımı memnuniyetle karşılardım.
"Kunter" dedim panikle. Demin alamadığım nefesler yüzünden kesin bu sefer bu zamana kadar başaramadığım başarıp kendimi öldüreceğim. Kunter arkamdan üzülür mü acaba? Tüh ya öleceğimi bilseydim yatağa atardım adamı? Fıkralık konu da olurum artık. 'Temel kızı fadime açılmadan iade' misali. Hâlbuki ben evlenecektim. Çocuklarım olacaktı. Pembe panjurlu evim olacaktı. Gerçi evin nasıl olduğu çok ta önemli değil ya neyse... Sonuç olarak planlarım vardı. Senaryom belliydi.
"Kunter" dedim tekrar. "Ya gel şuradan dönelim eve götür beni. Yok, çok ters dersen taksi tutalım. Olmadı sen beni Korci'ye götür yakın buraya. Ceycey de olur. Hiçbirini kabul etmezsen, ikinci seçeneğe dönelim, taksi tut ben gideyim."
Son çırpınışlarımdı bunlar biliyordum ama içimdeki savaşçı Sare'de savaş baltalarını yerinden çıkarmaya can atıyordu. Hatta ayağım alçıda olmasa gözümü karartır araban atlar kaçar giderdim. Neden bu kadar panik yaptım bilmiyorum ama onun ailesiyle karşılaşmaya cesaretim yok. Onun dışında her şeyi yapabilirim şuan. Kunter'in açıklama yapmaması belki de beni böyle geren. Ailesine 'İşte size evleneceğim kız!' demeyeceğine göre beni neden getirmişti buraya? Ne haltlar karıştırıyordu gene? Araba sonunda durduğunda – bu arada evin bahçesi çok büyüktü – Kunter, "Sare. Sare. Sare... Bende seni çok cesur bilirdim." dedi alay edercesine.
"Haha! Burada gülmem gerekiyor sanırım !"
Arabadan inip benim tarafıma dolanırken içimden araban inmeyeceğim diye düşündüm. Hiçbir kuvvet beni bu arabadan indiremezdi. Feriştahı gelse inmeyecektim. Yine erken konuştuğum bir anı yaşadığımı kucaklandığım an anlamıştım. Kendimi rezil edecek bir şey bulacağımdan emindim ama Kunter sayesinde bana gerek kalmamıştı. Ölmek istiyorum.
"Beni kucağında taşıman şart mı? Rezil olacağım senin yüzünden " diye homurdandım.
"Sare saçmalama! Bu ayakla nasıl yürümeyi düşünüyorsun. Ailemden de çekinmene gerek yok."
"Demesi kolay tabi!"
Evin kapısına geldiğimizde güler yüzlü hizmetli tarafından kapıda karşılandık. Ellili yaşlarda çok tatlı bir kadındı. En azından ilk izlenim olarak bana öyle gelmişti.
"Nasılsın Nevbahar Sultan? Annemler salonda mı?"
"İyiyim oğlum benim. İçerideler sizi bekliyorlardı. Hanım kızımızın neyi var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S A R E
RomanceTek bir hedefim var: Zengin koca! Her hedefin bir başlangıç noktası, bir sebebi, oluşum nedeni vardır. Hayatın getirdikleri, bizleri bazı kararlar almaya iter ve bazen bu durum tüm hayatımızı değiştirecek olsa da bu riske girmeye karar veririz. Ki...