4.Bölüm

48.7K 2K 311
                                    

Yazar Notu: Merhaba tatlı okuyucularım. Keyifleriniz yerindedir umarım ☺

Eğlenceli vakit geçireceğiniz bir bölüm olmuştur umarım :)

İstek olursa bugün bir bölüm daha yayınlayabilirim. Ne dersiniz?

Düşüncelerinizi merakla bekliyorum.

İyi okumalar :-***

__________________________________________________________________________________***


"Lanet olsun! Benim duvarım nerede?"

Yataktan düşmüş ve tek kalan sağlam kolumu da muhtemelen sakatlamıştım. Ayrıca neredeydim ben? Acı içinde kıvranırken nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Kocaman bir odanın içinde devasa bir yataktan düşmeyi nasıl becerdiğime kafa yormaya başladım sonra. Nerede olduğumu anlamıştım. Kunter Bey evine getirmişti beni. Zorla! Gece arabada yol byunca somurtmuş ve kalacağım odaya bırakıldığımda - bırakıldığımda diyorum çünkü Kunter beni odaya taşımak zorunda kalmıştı- yatakta sızıp kalmıştım.

Bir anda kapının açılmasıyla ufak bir çığlık attım. Düşerken de bağırmıştım. Hem de ne bağırma! Birinin gelmesi muhtemeldi ama insan bir kapıyı çalar canım. Pijama giymeye üşendiğim için üzerimdekiler çıkarıp yatmıştım. Gerçi Kunter çanta hazırlarken içine pijama koymuş muydu Allah bilir! Erkekler bu tip konularda beceriksiz olurdu genelde.

"Sare iyi misin? " Endişeli ve uykulu bakışlarla beni süzdü. Ters giden şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu sanırım.

"Düştüm." dedim sıkıntıyla. "Normalde yatağım duvara bitişiktir ve benim düşmemi engeller. Hep aynı taraftan düşme gibi bir huyum varda. Neyse ki sağlam kolumun üzerine düştüm."

"Allah aşkına Sare. Sabaha karşı uyudun. Hatta 2 saat bile olmadı. Ne ara düşmeyi becerdin böyle." Hızla yanıma gelip kucağına aldı ve yatağa geri yatırdı. Bu gidişle kucakta taşınmaya alışacaktım.

"Eee dediğim gibi duvara bitişik olmayınca yatak... Her neyse acaba beni eve ne zaman bırakabilirsiniz? Sizin işiniz varsa Ceycey'i arayabilirim. Ya da Poyraz'da gelebilir sanırım. Mesaj atmıştı. Kazadan haberi yok ama ararsam gelir. Ya da başka bir arkadaşımı da arayabilirim. Neyse demek istediğim beni alacak birini bulabilirim. Size yeterince zahmet verdim zaten. Bu arada yarın şirkete de geleceğim. Masadan kalkamam belki ama tek kolum hala sağlam. Yazışmalarınızı halledebilirim. Ya da sizin için en iyisi beni işten çıkarmak. Bu halde pek işinize yaramam. Zaten bir gün bunun başıma geleceğini biliyordum. Babaannem haklıydı. Ne bekliyordum ki? Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyorum."

Birden ağlamaya başlamıştım. Normalde nadiren ağlamışlığım vardır ama kendimi tutamıyordum. Birde hıçkırıklar eklenmişti üstüne. Tam olarak neye ağladığımı da bilmiyordum. Kendimi kaybettim. Sürekli konuşuyor üzerine de ağlıyordum.

"Sare... Şşş geçti... Her şey yolunda..." Diyerek beni kollarının arasına alıp sarıldı. Şaşırtıcı bir şekilde sakinleştirici etkisi vardı bu adamın. Şu anda bunu anlamış bulunuyordum.

"Hiçbir şeyin geçtiği yok" diye fısıldadım. "Ben uğraştıkça daha beter bir hal alıyor. Eskiden her şey çok kolaydı. Babam..." birden sustum. Fazla konuşmuştum. Aile meselelerimi anlatmam doğru değildi. Ama yine de biriyle içimde yaşadıklarımı paylaşmak da istiyordum. Ceycey'e anlatmadıklarımı bile. Bu Kunter olsa da, ya da özellikle ona belki de... Bu adam dengemi altüst etse de şuan onun kolları arasında kendimi uzun süredir hissetmediğim kadar güvende hissediyordum. Belki o benim beyaz atlı prensim değildi. Zaten masallara inanan küçük kız beni terk edeli de çok oluyordu.

S A R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin