Final part-3♡

33.3K 1.1K 79
                                    

Evet, şuan hayatımda birçok şey düzene girmişken daha önce hayal edemeyeceğim bir şeyi yapıyordum. İmza atıyordum. İnanabiliyor musunuz?

Nikâh defterine değil elbette.

Kunter, ileride çocuklarıma anlatacağım masalsı bir evlenme teklifi etmediği sürece onu süründürme niyetindeyim hala. Yine de korkmuyor değilim... Karnım şişmeden gelinliğimi giymek istiyorum... Modeli bile buldum... Gelinlik arayışında değildim esasında... Kuafördeyken vakit geçirmek için dergilere bakayım derken görmüş ve resmen âşık olmuştum. Sade bir gelinlikti. Straplez gelinliğin ön kısmı arkasına göre daha kısaydı. Dış kısımdaki çiçek motifli işlemeler gelinlikteki tek hareketti ama o kadar hoş duruyordu ki bayılmıştım. Duvakta çok uzundu, tam istediğim gibi. Saçımı nasıl yapacağımı bile gözümde canlandırabiliyordum.

Eskiden gelinlikle ilgili farklı düşüncelerim vardı. Aslına bakarsanız gelinlik bile giymek istemiyordum. Demek ki büyük konuşmamak gerekiyormuş. Ah birde asla asla dememek lazım! Âşık olmadığım bir adamla evleneceğim diye kendime verdiğim sözü hatırlayınca bazen kendimle bile dalga geçiyorum. Ne düşünüyordum ki? Tuhaf bir şansım vardı ve bu sefer bana bambaşka bir güzellik sunmuştu. Çektiğim acılar geride kalmıştı artık. Önümdeki mutlu geleceği görebiliyordum. İçten içe hayalini kurduğum yuvaya sahip olmama ise çok az kalmıştı.

"Gerçekten harika bir sesiniz var. Son zamanlarda şarkılarınızı dinlemekten başka bir şey yapmıyorum diyebilirim."

15-16 yaşlarında sevimli bir çocuğun söylediklerini duyduğumda kaybolduğum anıların arasından sıyrıldım. Melis'e karşı koyamamıştım. Gerçi beni tamamen ikna edememişti sadece orta yolu bulmuştuk desem daha doğru olur. Albüm yerine üç şarkıdan oluşan bir single çıkarmıştık ve elbette şarkıcılık kariyerine devam etmeyi- en azından bir süre için- düşünmüyordum. Kunter'e kalsa bunu bile istemediğinin farkındaydım. İçindeki kıskançlığı bastırmaya çalışıyordu ama fire verdiği anları elbette ki kaçırmıyordum. Konser vermeyeceğimi öğrendiğinde biraz olsun sakinleşmişti ama programlardan gelen davetlere deli oluyordu. Ah birde şarkılarıma yorum yapan erkek hayranlarım onu çileden çıkarıyordu. Bu biraz tuhaftı aslında. Kısa sürede bu denli benimseneceğimi düşünmemiştim ama Melis'in ısrarları sonucu en azından imza gününe katılmaya da hayır diyememiştim.

"Ah, teşekkürler" diyerek gülümsedim genç hayranıma. Buna hala alışamamıştım ama içten içe de hoşuma gitmiyor değildi. Geçen zaman yorucu olsa da keyifliydi ve bu keyfi bozan tek bir şey vardı. Karnımdaki minik canavar yattığı pusudan harekete geçmişti.

Melis neyse ki durumumu fark edip işimi kolaylaştırdı. İmza günümde bir anda ortadan fırlamama bir bahane bulabilirdi. Hamile olduğumu bilen sayılı kişiden biriydi ve bunu da mecbur olduğum için söylemek zorunda kalmıştım. Zamansız gelen bulantılarım bana kafayı yediriyordu bazen ama yine de bebeğim için bunu görmezden gelmek çok kolaydı. Belki de Kunter'in dediği gibi iyi bir anne olabilirdim. Bunu her şeyden çok istiyordum.

Sonunda rahata erdiğimde derin bir nefes aldım. O sırada telefonum çaldı ve ben elbette ki kim olduğunu biliyordum. Sevgilim beni arama işini biraz abartıyordu ama onun bu endişeli hallerine bayılıyordum.

"Efendim, sevgilim" dedim. Sesim her ne kadar neşeli olmasını umsam da mide bulantısı yüzünden yaşadığım sıkıntıyı saklayamamıştım.

"Minik canavar seni yine zorlamış anlaşılan." dedi endişeli bir sesle.

"Kunter, kapa çeneni! Ona canavar deme. Bir kız olabilir biliyorsun ve kızlar kendilerine canavar denmesinden hoşlanmazlar!" Daha demin ona minik canavar diyen bendim ama ben anneydim sonuçta. Bebeğim beni anlardı, ciddi olmadığımı fark ederdi. Babası içinse yorum yapamayacağım.

S A R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin