Yazar Notu: Canım sıkıldı bölüm yayınlayayım dedim.
İyi okumalar olsun.
:- **Öpüyorum*
__________________________________________________________________________________***
Resmen duygularımla yönlendirilmiştim. İç sesim resmen bana ihanet etmişti. Bir daha onu dinlemek mi? O zordu biraz! Şuan iç sesim elle tutulur bir şey olsaydı ve ellerimle boğsam da rahatlayamazdım. Hangi cesaretle sahneye çıktığımı ve neden o şarkıyı söylediğimi düşünmek bile istemiyordum şuan. Düşünürsem sonuçları hiçte hoş olmayacaktı çünkü. Sadece değiştiğimi ispatlamak için kalkıştığım bu hareket kesinlikle bana pahalıya mal olacaktı, bunu hissediyordum. Alkış seslerinin ardından elimdeki mikrofonu düşürmemeye çalışarak yerine bıraktım. Ellerim zangır zangır titriyor, kalbim yerinden çıkmak için var gücüyle atıyor, bense sadece ölmek istiyordum.
Etrafı şöyle bir kolaçan ettim. Kunter'e yakalanmadan oradan çıkmanın hesaplarını yapmaya başlamıştım. Ama ne yazık ki hiçbir yol yoktu. Sahne oturduğumuz masaya çok yakındı ve çıkışa yönelmek içinde oradan geçmem gerekecekti. Anlaşıldığı üzere fena çuvallamıştım.
Kendi ellerimle batırdığım durumu nasıl kurtaracağımı ise merak ediyordum. Ah kahretsin! Ne halt yemeye kendimi sahneye atmıştım ki ben! Aybars, Kunter'le sevgili olduğumuzu sanıyordu zaten. Neden iyice ispatlama girişiminde bulunmuştum sanki?
Şarkıda da olsa 'Sen bana aitsin' nasıl diyebilmiştim ben? Ya da ' Tüm hayatım boyunca yalnızdım ve sen gelip acımı dindirdin.' derken aklımdan ne geçiyordu acaba? Yaşadıklarımı biliyordu. Yaptığım bir aptallık daha olan içimi dökme seansında her şeyi yumurtlamıştım. Daha sonra hatırlayıp kendimi itinayla tebrik ettiğim olaylardan biri de buydu zaten.
Kızardığımı bilmek için kâhin olmaya lüzum yoktu. Utancımdan ölebilirdim. Aslında şakkadanak ölüversem şuracıkta ne güzel olurdu. Korkunun ecele faydasın olmadığını en iyi bilenlerden biriydim ve ne kadar ağırdan hareket etsem de masaya varmıştım ve içimden son bir kez daha 'Hadi Sare' diyerek cesaretlenmeye çalıştım. Buna ihtiyacım şuan yoksa hiçbir zaman olmazdı zaten. Kendime son bir hatırlatma yapmadan da edemedim. Her ne kadar buna uyacağımdan şüphelensem de , 'Bir daha iki kere düşünmeden bir şeyi yapmaya kalkışmayacaktım.' Acaba nasıl başaracaktım? Ölüm fermanıma imza atarken bunları düşünmeyi de anca ben başarırdım zaten. Of!
Korkunun ecele faydası yok diye ve kuyruğu dik tutma ihtiyacıyla masaya yöneldim. Saçma olsa da o an söyleyebileceğim tek şeyi söyledim. İçimden hiçbir şey sormadan kabul etmesini dileyerek... Söz konusu Kunter'se bu konuda hiç şansım olmadığını bilecek kadar aklım başımdaydı. Yine de umut fakirin ekmeğiydi. Bende umut ettim.
"Artık kalkalım mı?" derken sesim istemsizce yalvarır gibi çıkmıştı. Zaten onca şeyi yaptıktan sonra yalvarmakta beni daha çok batıramazdı. Kurtarır mıydı? Bakışlarında farklı bir şeyler vardı ve bu konuyu kapatmaya da niyetli görünmüyordu.
"Sence de konuşmamız gerekmiyor mu?"
"Konuşacak bir şey yok" dedim düz sesimle. Titrememişti çok şükür. Hiçbir duygu kırıntısı göstermemeye kararlıyken sesimle bunu batırsaydım hoş olmazdı. Neredeyse de başarıyordum da. Hiçbir falso vermeden bu geceyi kapatacağıma inanmaya başlayacaktım neredeyse... Ama erken konuştuğumu anlamak çok uzun sürmedi. Ağlamak üzereydim. Çantamı alıp beni durdurmamasını dileyerek çıkışa yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S A R E
DragosteTek bir hedefim var: Zengin koca! Her hedefin bir başlangıç noktası, bir sebebi, oluşum nedeni vardır. Hayatın getirdikleri, bizleri bazı kararlar almaya iter ve bazen bu durum tüm hayatımızı değiştirecek olsa da bu riske girmeye karar veririz. Ki...