24.Bölüm

26.8K 1.2K 31
                                    



Sabah erkenden uyandığımda daha gözlerimi açmadan içimden taşmakta olan mutluluk seline kapıldım. Kunter'in kolları arasında olduğumu anlamış ve bu duygu yoğunluğuyla kalakalmıştım. Onu uyandırmamaya çalışarak yavaşça kalktım. Koltuğa bıraktım eşyaları hızlıca giyinip dışarıya süzüldüm. Çok susamış ve kurt gibi de acıkmıştım. En iyisi hemen mutfağın yolunu tutmaktı. Bir şeyler içerken o arada yemek hazırlanır bende tekrar yukarıya çıkar ve Kunter'i uyandırırdım.

Mutfağı sonunda bulduğumda Naciye çoktan kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı bile.

"Günaydın" dedim kibar olmaya çalışarak. Bu kızı hiç sevmemiştim ve dünkü tavrını sürdürürse de kılıçlarımı kuşanmaya kararlıydım.

"Günaydın efendim" derken sesindeki zoraki saygı o kadar belli oluyordu ki sinirlenmeden edemedim. Suyumu kendim alıp içebilirdim ama onu uğraştırmak için sandalyeye oturup, "Bana bir bardak su ver. Soğuk olsun" dedim emredercesine. Kunter bunları fazla mı şımartmıştı? Hem genç de sayılırdı. Ne işi vardı bekâr erkeğin evinde? Dur ben buna da el atacağım. Sırayla...

Suyumu bardağa koyup getirdiğinde burun kıvırdım." Zahmet oldu" diyerek suyu içtim. Ters ters bakışlarına aldırmadan orada oyalandım. Acaba kahvaltı için ekstra ne istesem? A-ha buldum! Gözleme yapsın ne zamandır yememiştim. Hem kahvaltı hazırlıklarının sonunda geldiği içinde sinir etme fırsatı doğmuş olurdu. İşini bitirip kurtulacağını sanıyorsa çok yanılıyordu.

"Naciye" dedim sahte bir tatlılıkla.

"Buyurun efendim."

"Gözleme istiyorum. Sen onu yaparken ben Kunter'i uyandırırım."

Cevap vermesine fırsat tanımadan hızla orayı terk edip üst kata çıktım. Bu Kunter'de amma uykucu çıkmıştı canım. Bu kadar uyunur muydu? Ben olsam neyse...

'Ne olur ne olmaz ' çıkarken ki sessizliğimi içeriye girerken de sürdürdüm. Tahmin ettiğim gibi uyuyordu benim uykucu sevgilim. Yavaşça yatağa oturup, üzerine doğru eğildim ve saçımın bir tutamını parmaklarımın arasına alarak burnuna sürtmeye başladım. Huylanarak elini burnuna götürdü ve sonra uyumaya devam etti. Tekrar üzerine doğru eğilirken kendimi sırtüstü yatakta ve Kunter'i de üzerimde buldum.

"Demek beni gıdıklarsın ha! Seni cadı gösteririm ben şimdi sana" diyerek beni gıdıklamaya başlamasıyla ciyaklamaya başladım. Normalde huylanmazdım ama birisi kasıtlı gıdıkladığında da feci gıdıklanırdım.

"Bırak beni" diye çığlık atıyordum ama Kunter durmuyordu.

"K-Kun-ter lü-lütfen d-dur ta-tamam mı? Ahh!" Sonunda beni bıraktığında yüzlerimiz birbirine çok yakındı. Kalbim dörtnala koşuyormuş gibi atarken –ki bunun bir sebebi nefessiz kalmam da olabilirdi ya Kunter'in beni öpecek olması - Kunter dudaklarını dudaklarıma dokundurdu. Şaşkınlıkla kalakaldım. Çoğu zaman Kunter'le sevgili olduğumuza inanamıyordum ve romantikliğe uzak olan kalbim bu yüzden yolunu şaşırıyordu. Âşıktım. Onunlayken mutluydum. Keşke o da bana âşık olsa diye düşünerek kendimi üzmek istemiyordum... Bana değer veriyordu ve mutluluğa alışkın olmayan bünyem için bu şimdilik yeterliydi. Daha fazlasını istemeye korkuyordum. Sonumuz nasıl olacaktı? Geleceğimiz var mıydı? Bilmesem de yapacağım tek şey dua etmek olacaktı. Şaşmış düşüncelerime toparlayarak öpücüklerine karşılık verdim. Kunter aldığı yanıtla öpücüğü daha sert ve ateşli bir hale getirdi. Bir inleme sesi duydum. Acaba benden mi gelmişti? Kendimde değildim. Bulutların üzerinde dans ediyordum sanki. Ellerim saçlarını sıkıca kavradı. Onu çekebildiğim kadar çekmek istiyordum kendime doğru ama ne kadar çekersem çekeyim yeterli gelmeyecekti. Bir eli askılı tişörtümden içeriye kayarken arzuyla titredim. Tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Devamına hazır mıydım bilmiyordum... Kunter'den başkasını sevemeyeceğimi bilirken tereddüdümü saçma buldum. Ondan ne alabiliyorsam almak istiyordum. Ne veriyorsa razıydım. Aşkta bir çeşit fedakârlık değil miydi? Eskiden katı kuralları olan ben, erkeklerle en fazla lafta flörtleşen ama elini bile tutturmayan ben, şimdi tüm tabularımı yıkmıştım. Ne ara tişörtüm üzerimden çıktı anlayamadım. Şimdi onun karşısında sutyenimle duruyordum. Resmen yarı çıplaktım. Utanmam gerekirdi belki ama Kunter bana böyle güzel bakarken utanmak nedir unutmuştum. Bir süre birbirimize bakarken ilk hamleyi ben yaparak, aramızdaki gözle görülen ateşi harladım. Kıyafetler yeri boyladığında Kunter'in gözlerindeki ateş beni yaktı.

S A R EHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin