Giselle sessizce koridorda yürüdü. Gecenin bir yarısı Christian'ın telefonunu ele geçirmeye çalışıyordu. Odaya girdiğinde, annesi ve sarı çiyan Christian'ı uykuda tutacak küçük bir çip yapıştırdı alınlarının tam üstüne. Telefona bir uygulama indirdi, böylece her şeyi daha kolay takip edebilirdi. Tabiki Christian'ın ikinci bir telefonu olduğunu biliyordu, zaten ona ulaşabilmek için bu telefonu takip etmeliydi.
İşi bittiğinde çipleri geri aldı ve yine sessizce odadan çıktı. Bu stresli ajanlıktan sonra bir bardak soğuk su içti ve günü bitirmek için yatağına koştu. Ne kadar istemese de uyuması lazımdı, yakında olacaklar için güç toplamalıydı. Annesine destek çıkması için güçlü olmalıydı. Eski hayatında dönmesi için güç toplaması gerekti.
Genç kız yatar yatmaz uykuya daldı. Fakat uyku bile yorgunluğunu yenemezdi. Giselle bencil olan olan ilan edilse bile, bütün yük her zaman ondaydı. Her zaman kaçan olan olsa bile, yüklerle birlikte kaçıyordu o.__
Giselle, odasına dalan Nora'nın kapı çarpması ile uyandı.
"Siktir git, ceset kokulu!" gözlerini açmadan, huysuzca mırıldandı.
"Chris, gel!" sinir bozucu bir şekilde cıyakladı. Kapı yeniden açıldığında, Giselle sinirle gözlerini açtı ve ayağa kalktı.
"Noluyor be, sabah sabah!" sinirle baktı iki sarışına.
"Seninle konuşma vakti geldi, egolu yetim." Nora sinir bozucu mimiklerle konuştu. Christian ona hiçbir şey söylemedi, aksine sırıtarak devam etti "Evet, küçük Byrnes. Bir hafta sonra tek Byrnes."
Onların bu cesareti Alessia'nın evde olmadığı anlamına geliyordu.
"Şimdi anlaşıldı! Siz iki sarışın dayağımın tadına bakmak istiyorsunuz." Giselle onların mimiklerini taklit etti konuşurken. Kural 1: insanların sinirini bozmak istiyorsanız, onların mimiklerini sinir bozucu bir şekilde taklit edin. Giselle bunu hep kullanırdı.
"Annenin müstakbel eşine böyle davranmamalısın, küçük Byrnes." Christian sinir bozucu mimiklerine devam etti. Ondan güç bulan Nora, arkasında dim dik durdu.
"Görgü kurallarını senden öğrenecek değilim, ayrıca çok heveslenme, ben varken o iş hiç belli olmaz." Giselle sinsice sırıttı.
"Resmi olarak üvey baban olduğunda da böyle konuşabilecek misin acaba?" sarışın yine araya girdi.
"Ben kimseden çekinmem, aptal sarışın. Beni sakın kendinle karıştırma!" bir yılan gibi tısladı genç kız.
"Dikkatli konuş yeğenime karşı!" Christian'ın kaşları çatıldı.
"Konuşmazsam ne olur, Christian?" alayla sırıttı genç kız.
"Kızım gördüğüm kişi için dünyayı yakarım! Sen anlamazsın, babasız piç."
Giselle son kelimeyi duyana kadar sakinliğini korumuştu. Aniden son damla taşmıştı. Genç kız, sarışın adama sert bir yumruk attı. Adam yere düştü ve kanayan burnunu sildi. Giselle, Christian'ın taşaklarına da bir tekme geçirdikten sonra, Nora'yı saçından tutarak odadan çıkardı ve kapıyı kilitledi. Christian fark etmeden küçük bir hançer yarattı ve sanki bir yerden çıkarmış gibi yaparak, Christian'ın boynuna dayadı.
"Sakın bir daha böyle konuşmaya cesaret etme! Aksi taktirde bu hançer sadece senin değil, o çok sevdiğin yeğeninin boğazından da geçer!" gözü dönen Giselle, kapıyı açtı ve Christian'a gitmesi için işaret verdi. Direnmeye Christian odadan çıktı. Giselle çok ani davranmıştı, gözü dönmüştü. O bir kahramandı, fakat kahramanlar insanları tehdit etmezdi. Belki de gerçekten kötü olan oydu. Genç kız kafasında dolan düşünceleri bir kenara attı, kaçtı, yine. Kostümünü giyip kendini camdan attı. Yere düşmeden önce güçleriyle havalandı. Nereye gittiğini bilmiyordu, ya da öyle sanıyordu. Gittiği bir yer vardı, olmak istediği bir yer vardı. Babasının yanı. Onunla olmak istiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/295892370-288-k364095.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LOST CONTROL , peter parker
Fanfiction「🕸」- 𝖑𝖔𝖘𝖙 𝖈𝖔𝖓𝖙𝖗𝖔𝖑, Giselle Byrnes'ın hayatı bir günde tamamen değişmişti. Annesi, ünlü bir iş adamını üvey babası olarak tanıtmıştı. Üstelik, doğduğu günden beri yaşadığı İtalya'nın ünlü şehri Venedik'ten New York'un sıradan semti...