Bölüm 17

1.3K 213 18
                                    

Oy vermeyi unutmayın💜

Yazar uyarıyor +18 geldi :)

Brianna bu günün o gün olduğundan oldukça emin olarak odasından çıktı.

Vivvian'ın bayılarak aldığı siyah, göğüs kısmı neredeyse göbeğine kadar açık dantel tulumunun üzerine takımı olan sabahlığı giyip Marcus'u aramaya çıktı.

Marcus yine gecenin yarısını ayakta, yarısını Brianna'nın düşünde geçireceğini anlayınca bahçeye çıkmıştı ve serin hava zihnini biraz da olsa yatıştırmıştı. Yoksa Brianna'nın kapısına dayanmaktan korkuyordu. Fakat arkasındaki yumuşak ayak sesleri kaçsa da kurtulamayacağını söylüyordu. Kurtulmak istediğinden de değildi. Arkasına dönmeden Brianna'nın kendisine gelmesini bekledi.

- Oyuncu?
- Efendim yazar.
Fakat Marcus Brianna'yı görünce arkasına dönmediğine pişman olmuştu. Ne giymişti o öyle?

Marcus'un aklını uçuran, iradesini sıfırlayan siyah gecelik, örtmesi gereken yerleri itinayla vurguluyordu.

Marcus sertleşmesine engel olamayarak ellerini yumruk yaptı.
Brianna mis gibi kokusu, sarhoş eden bedeniyle gelip Marcus'un yanındaki sandalyeye oturdu.
- Uyuyamadım.
- Bende.
- Ne yapacağız peki?
- Belki bu sefer sen bana kitap okursun olmaz mı?
- Peki, özellikle istediğin bir şey var mı, seninkilerden birini okuyayım mı?
- Tamamen sana bırakıyorum, sen hangisini istersen bende onu istiyorum.
Marcus Brianna'nın tavırlarından şüphelendiyse bile söylediklerinden sonra şüphesi kalmadı. Brianna kararını vermiş, ona gelmişti. Acele etmedi. Kalktı, bir kitap aldı ve tekrar geldi.
Brianna, Marcus'un elindeki kitabı görünce yutkunmasına engel olamadı. Havaya rağmen ayaklarından başlayıp merkezi kasıkları olan uyuşuk bir sıcaklık vücuduna yayıldı. Elindeki ''Bağlanmak''tı. Brianna'nın en erotik ama en romantik kitabı. Uslanmaz bir serserinin imrenilesi bir aşığa dönüşmesini anlatıyordu.
Marcus kitabı kucağına koydu. Gerçi bir kısmını da şişkinliğinin Brianna'yı ürkütmesinden korktuğu için yapmıştı ya neyse.
Uzun, zarif parmakları hafifçe kitabı okşarken Brianna gözleriyle onu takip ediyordu.
- Bu kitap, Brianna, senin zirven olmalı. İtirazın ya da istediğin bir bölüm var mı?
- Dediğim gibi istediğine varım.
- Sarhoş musun?
- Sarhoş mu olmam gerekiyor?
- Hayır yazar, seni ayık tercih ederim.
Nabızlarının hızı neredeyse gözle görülecek seviyedeydi. Havadaki gerilimi artık hissetmemek mümkün değildi.
Marcus kitabı okurken işaretlediği bölümü açıp okumaya başladı.
Brianna ona doğru biraz daha eğilince göğüslerinin yuvarlağı Marcus'un gözlerinin önüne serildi.
Tanrım ne işkence!

Marcus bir süre sonra kitabı kapatarak yazara baktı.
- Sana bir şey sorabilir miyim?
- Tabi.
- Bu kitaptaki adamın değişimine yürekten inanıyor musun?
Brianna bir süre sorunun cevabını düşündü.
- Galiba inanıyorum. Herkes değişebilir olmasaydı eğer o zaman mutlak iyi ya da mutlak doğru olurdu fakat öyle değil gri de var.
- Sana aşığım Brianna.
- Ne?!
- Duydun.
- Neden? Nasıl?
Brianna yanlış duymuş olmaktan korkuyordu fakat Marcus'un bakışları bu gece saf şehvetten parlamıyordu. Daha... yumuşaktı.
- Nedenini ancak Tanrı bilse de bir kaç tahminim var. Boyun eğmezsin, inatçısın, inandığın neyse sonuna kadar savunuyorsun, inançlısın sonra. Ayrıca insanın içine işleyecek kadar masumsun, ruhumda ne kadar karanlık varsa ışığınla boğuyorsun, seni düşününce kendimi hem güvende hemde özgür hissediyorum. Sonra çok güzelsin, insanı yavaş yavaş saran ve bağımlılık yapacak cinsten.
Brianna nutku tutulmuş, tek kelime edemiyordu. Zihni ise çığlık çığlığa ''Marcus beni seviyor.''diye haykırıyordu. Sözleri dizlerinin bağını çözmüştü ve Marcus hala durmuyordu.
- Bana bir şans tanı ve sana ne kadar harika olacağını göstereyim Brianna. O gece Vivv'e yemeğe gittiğimizde yaşadığım bu aydınlanmayla benim dünyam dengeye oturdu. Sen benim dengemsin Brianna.
- Marcus ben...
- Bir şey söylemen için söylemiyorum bunları hemen söylemen için karşılıkta beklemiyorum. Bu çok güzel bir his. Sadece bu kadarını tattırdığın için bile sana daha çok aşık oluyorum. Her günümü bunu ispat için yaşamam gerekse bile ispatlayacağım. Sadece şu an için tek bir şey söylemeni istiyorum. Denememe izin verecek misin?
Brianna hala kendine konuşacak kadar güvenmiyordu fakat Marcus yüzüne en masum çocuksu ifadesiyle bakıyordu. Evet dedi içinden evet yüz kere bin kere evet.
- Sen ciddisin?!
- Sonuna kadar hemde.
- Aman Tanrım!
- Yazar kıvranıyorum görüyor musun?
Brianna sözcüklerini nasıl olsa toparlayamayacaktı çünkü beyni çoktan pelteye dönmüştü. O da uğraşmadı kendini Marcus'a savurdu. Marcus dudaklarına değen sıcacık dudaklar karşısında kısa bir şaşkınlık yaşasa da - ki beklediği tepki bundan çok daha azıydı.- karşılık vermekte gecikmedi. Elleri kadının narin bedenini sıkıca sarıp iyice kendine çekti.
- Bu seni seviyorum demek için yanlış bir zaman mı?
- Ah, Brianna daha doğru bir zaman varsa da ben bilmiyorum.
Brianna, şimdi Marcus'un kucağında oturuyordu. Dudakları birbirlerine söyleyemediklerini söyleyerek bir araya geldiğinde sözcüklerin ne kadar da gereksiz olduğunu fark ettiler.
Marcus kızın ağzını örseliyor, kendine çekiyor içinde hapsediyordu. Bir eli saçlarında diğeri öpücüğünün şiddetinin aksine onu yavaşça okşuyordu.
Sertliğini Brianna'nın da hissettiğinin farkındaydı fakat şu an onun için yapabileceği bir şey yoktu. Neden sonra Brianna kendini güçlükle Marcus'tan ayırdı. Nefes nefese birbirlerine bakıyorlardı.
- Senden tek bir şey istiyorum. Dedi Brianna. Kalbimi kırma.
- Ah, Brianna kalbini kendi kalbim gibi koruyacağım söz veriyorum.
Brianna aldığı cevaptan hoşnut Marcus'un içini eriterek gülümsedi.
- Pekala şimdi beni tekrar öp.
- Öpersem duramayabilirim Brianna. Kendime güvenimi yerle bir ettin.
- O zaman durma.
- Emin misin?
- Evet, Marcus eminim.
Bitmişti, Marcus son iradenin de kendini terkettiğini hissetti. Tekrar Brianna'yı öptü fakat artık sahiplenircesine öpüyordu.
Brianna inlemesine engel olamadı. Marcus kendisini biraz daha Brianna'ya bastırdı. Brianna Marcus'un sertliğini hissedince tekrar inledi.
Marcus Brianna kucağında sandalyesinden kalktı. Öpmekten kendini alamıyor, yolunu neredeyse körlemesine yürüyordu.
- Burada değil Brianna, hakettiğin ve ait olduğun gibi benim yatağımda.
Brianna Marcus'a bakarak başını aşağı yukarı salladı.
Brianna'yı yavaşça yatağına bıraktı. Görüntüyü zihnine kazımak ister gibi bakıyordu. Brianna titriyor, istekle kendisine bakıyordu.
- Üşüdün mü?
Brianna başını iki yana salladı. Konuşma yetisini kaybetmiş gibiydi. Marcus gelip onun yanına oturdu. Elini avucunun içine alıp önce öptü sonra da sanki bin kilometre koşmuşçasına hızla atan kalbine götürdü.
- Hissediyor musun Brianna? Yalnızca senin için çarpıyor ve otuz yıldır hiç böyle çarpmadı. Bana ne yapıyorsun bir bilsen?
Brianna onun elini alıp kendi kalbine götürdü. Aynı şekilde şiddetle çarpıyordu. Sanki yumuşak bedeninden çıkacakmış gibi.
- Bana olan şeyle aynıysa galiba biliyorum , hissediyorum Marcus.
Söz bitmişti artık şimdi sıra Brianna'ya olan aşkını bedeniyle göstermeye gelmişti. Yumuşak, yavaş ve nazik olmaktı amacı fakat Tanrı aşkına! Beyni uğulduyordu. Tüm bunları yapacak gücü nereden bulacaktı?
Yavaşça Brianna'yı yatağına uzattı. Kendini onu öpmekten alıkoyamıyordu. Çenesini, burnunu, kirpiklerini ve en çokta bal şerbetine benzer tadı olan ve bağımlılık yapan dudaklarını.
Elleri çoktan keşfe çıkmıştı. Hafifçe Brianna'nın üzerine eğildi. Geceliğin bir yakasını omuzlarına düşürdü ve tek göğsünü serbest bıraktı 15 yaşından beri ilk kez bu kadar çabuk boşalacak olmaktan korktu. Dolgun, yuvarlak ve avuçlarının şeklini alacak kadar büyük memenin görüntüsü boğazını kuruttu. Koyu pembe tepeciği çoktan sertleşmişti. Elini yavaşça sürtüp Brianna inleyice fırsattan yararlanıp dili Brianna'nın diliyle buluştu, tadını alıyor, ona yapacaklarının habercisi gibi dili bir ileri bir geri gidiyordu. Diğer memesini de esaretten kurtarıp öpücüklerini boynundan Brianna'nın göğüslerine kaydırdı. İlk temasla
- Marcus! Diye inledi Brianna. Ah, evet bu ses! Marcus ona tapacaktı birazdan.
Dili göğüs ucunun etrafında dolaşıp sıcak ağzını biraz daha bastırdı. Brianna'nın başı dönüyordu, kanında milyon tane iğne var yürüyordu sanki. Elini Marcus'un çok sevdiği söz dinlemez saçlarına attı. Çekmekle bastırmak arasında kararsız kalınca yalnızca okşamakla yetindi.
Marcus elini göbek deliği etrafında yavaşça gezdirip Brianna'nın tulumunu aşağıya indirmeye başlayınca Brianna elini onun elinin üzerine koydu, başını yastıktan kaldırmış merakla Marcus'a bakıyordu.
- Söz veriyorum incitmeyeceğim, bu gece tamamen senin hissetmenle ilgili Brianna.
Brianna gevşeyerek elini çekti. Marcus hiç acelesi yokmuş gibi fakat her an boşalabileceği acı gerçeğiyle elini Brianna'nın kadınlığına attı ve hissettiği sıcaklıkla inledi. Evet, Brianna'da kendisini onun Brianna'yı istediği kadar istiyordu.
Yavaşça belirginleşmiş klitorisini parmağıyla geçti, Brianna tekrar yüksek sesli bir inleme çıkardı. Ah, Tanrım su içindeydi ve Marcus çıldırıyordu. Parmağını hafifçe girişinde döndürdü.
- Brianna o kadar ıslaksın ve bana o kadar hazırsın ki biraz daha içine girmezsem yatağıma boşalacağım.
Sözleri Brianna'yı yeni bir ıslaklık dalgasıyla sarmaladı. Sözleri ne kadar güzeldi.
Marcus yataktan doğrulup soyunmaya başladı. Birer birer yüklerinden kurtuluyordu. Tişörtü, eşofmanı birbir yere düştü. Baksırıyla kalınca Brianna gözlerini kaçırdı.
Adamın vücudu tek kelimeyle harikaydı. Geniş kaslı göğüs, güçlü kollar, kaslı bacaklar ve... iriliği kapalıyken bile ürkütücü penisi... harikaydı. Brianna bakmaya daha fazla dayanamayarak beklentiyle gölerini kapadı.
- Bana bak Brianna, ne haldeyim gör sevgilim, senin için ne kadar acı çekiyorum bak ve gör.
Tek hamlede Marcus baksırından kurtuldu. Brianna gözünü bile kırpmadan bakıyordu. Tanrım! O kadar büyüktü ki Brianna onu alabileceğinden endişeliydi.
- Sen... Marcus, çok büyüksün. Mümkün mü?
Marcus, erkeksi bir gülümsemeyle yavaşça yatağa, Brianna'nın kendisini çıplak beklediği yatağa, doğru eğildi. Kendisini hissetmesini sağlayarak özellikle Brianna'ya temas ederek gözlerine baktı.
- Mümkün olduğunu ve bunun ne kadar mükemmel olduğunu birazdan sana ispatlayacağım. Fakat...
- Evet, fakat.
- Biraz canını yakabilirim.
- Önemli değil, isteyerek yakmıyorsun.
İsteyerek değildi belki ama Marcus onun bakire vajinasına girdiğinde kesinle çok zevkli olacaktı.
- Tereddütün var mı sevgilim - tereddüte yer bırakmayacak şekilde kendini Brianna'nın girişine doğru sürtüyordu bir yandan da.-
- Seni istiyorum Marcus, lütfen.
- Ah Brianna, duyduğum en harika ses. Şimdiden özür dilerim bebeğim, dikkatli olacağım.
Marcus tekrar kendini öpmeye başladığında Brianna canının yanacak olmasını umursamıyordu bile. Sonunun mükemmel olacağı konusunda Marcus'un doğru söylediğini biliyordu.
Marcus dudaklarını Brianna'dan çekmeden eliyle penisini tutup Brianna'nın ıslaklığına hafifçe sürtündükten sonra girişinde durdu.
Tanrım! Dişlerini sıkıyordu. Öyle mükemmel bir andı ki bu, bunu bozacak en ufak bir şey olursa Marcus kendisini hiç affetmezdi.
Ah, çok dardı ve Brianna'dan önce Marcus'un canı yanmaya başladı.
İlk kısmı girdiğinde çoktan alnı terlemişti bile.
- Az kaldı bebeğim, bu o kadar muhteşemki.
Marcus her seferinde biraz daha fazla giriyordu. Brianna içinin dolduğunu hissettikçe inliyor, Marcus'u daha sert dişliyordu.
Brianna'nın direncini hissettiğinde sıktığı dişlerinin ardından
- Özür dilerim sevgilim, özür dilerim. Diye fısıldayarak bir kez daha kendini Brianna'nın kadınlığa itti.
Brianna'nın yırtılan direnciyle attığı çığlık, Marcus'un odasında yankılandı. Hiç hareketsiz durmak onu öldürecek bile olsa Brianna'nın gözlerindeki yaşı gördüğünde bunu göze aldı.
- Sevgilim affet, sadece bir dakika içinde geçecek. Özür dilerim.
Brianna'nın içi öylesine dolmuştu ki neredeyse parlayacağını hissediyordu. Acı onu kör edecek kadar yoğundu fakat sonra Marcus'un eli klitorisini yavaşça okşamaya başladığında acı yok olsu sadece içinde, en derininde hissettiği Marcus vardı. Marcus'un altında hafifçe kıpırdandı. Marcus inleyerek karşılık verdi.
- İyi misin bebeğim?
- Bu çok... yoğun ve... dolu.
- Biliyorum bebeğim benimle dolusun, benimsin.
Marcus önce yavaş yavaş, daha sonra hızlanarak Brianna'nın içine girip çıkmaya başladı.
Her itiş ve çekişinde Brianna'yı penisi ve sözleriyle çılgına çeviriyordu. Penisi Brianna'nın içinde kasılmaya başladığında onun boşalacağını anladı. Ritmini hızlandırdı. Brianna onu omuzlardından sıkıca tutuyordu, sanki düşecek gibi hissediyordu.
- Marcus... ben..
- Evet sevgilim... Ah Brianna boşal bebeğim... benim için boşal.
Ve Brianna dağıldı. Marcus'un yatağında bin parçaya bölündü sanki. Öyle yoğun, öyle şiddetliydi ki ağladığının farkında değildi. Marcus kendisini sıkan Brianna'nın kadınlığına şiddetle boşaldı.
Başı Brianna'nın göğüslerinin arasına düştü. Haz çok yoğundu, hiç olmadığı kadar yoğun.
Biraz sonra kendini toparlayıp yana düştüğünde Brianna'yı da kollarına çekti. Onun rahatlamış yüz ifadesine ıslak gözlerine bakarak;
- Çok canını yaktım mı?
- Çok değil.
- Neden ağladın o zaman?
- Bunun... Bunun mükemmel olduğu konusunda haklıymışsın, ben hiç böyle tahmin etmemiştim.
- Mükemmel sözcüğü bunun yanına bile yaklaşamaz bebeğim. Dar, sıcak ve ıslak vajinanda olmak cennete bir bakış atmak gibiydi.
Brianna tek kelime edememişti tüm kanın yanaklarına hücum ettiğini hissetti.
- Ah kadın! Biraz önce benimle seviştin ve şimdi sözlerimden mi utanıyorsun?
- Şey.. ben...
- Utanma sevgilim. Şimdi seni temizleyip herhangi bir zarar verdim mi görmem lazım fakat tüm gücüm spermimle birlikte sana akmış gibi hissediyorum.
- Özellikle yapıyorsun değil mi?
- Evet. Dedi Marcus sonra yataktan çıkıp banyoda bir havlu ıslatıp geldi.
Brianna onu öyle görünce üzerini iyice örttü fakat çıplak Marcus, üzerine eğilince kararlılığı tuzla buz oldu.
Marcus örtüyü çekip bir kenara attı. Brianna bu defa da bacaklarını sıkıca kapattı. Marcus sütun gibi bacakları uzun parmakalarıyla araladı ve Brianna'ya;
- Sahiden görmem gerek bebeğim, ben çok serttim ve sende çok dardın. Herhangi bir hasara sebep oldum mu görmeliyim.
- Ama bu çok utanç verici.
- İkimiz arasında sevgilim, bu sözcüğe yer yok. Lütfen izin ver.

Marcus havluyla yavaşça Brianna'nın vajinasını silmeye başladı. Sevişmelerinin kalıntılarını temizleyince görünür de pek hasar yok gibiydi. Korktuğu gibi incitmemişti onu çok şükür. Gerçi bir kaç gün kanaması olabilirdi fakat kadın biyolojisi böyle çalışıyordu.
Tekrar onun yanına sokulup kollarını ince bedenine sardı.
- Seni seviyorum Brianna. Bu yeni hayatımızın ilk günü ve mükemmel bir başlangıç yaptık.
- Seni seviyorum Marcus. Aman Tanrım! Bu sözcük!
- Yazar olan sensin ve sözcükler şimdi zor mu geliyor?
- Zor değil, fakat tuhaf yani bu ne zaman oldu, nasıl oldu bilmiyorum.
- Bana kalırsa sen bir halde darmadağın o asansöre bindiğinde oldu.
- Darmadağın değildim ve galiba o toplantı odasında sesini ilk duyduğumda olabilir. Tanıdık, sıcak ve vaat eden.
Marcus onu kendisine çekip iyice sarmaladı. Kollarında tuttuğu kadına inanmıyordu. Mutlu uyumak böyle mi oluyordu?
Brianna, eli Marcus'un kalbinin üzerinde güçlü, kararlı atışlarını hissederek ve sevdiği adam tarafından sevilerek uykuya daldı.

OYUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin