Oy vermeden okumayın lütfen
Duncan ve Alaric kızkardeşlerinin gerginliğini durdukları yerden bile görebiliyorlardı. Babasının onları fark etmesiyle Brianna'nın rengi biraz daha solmuştu.
Sonra Luna dayılarını fark etti ve anne babasının gerginliğinden faydalanarak ellerini çekip Duncan ve Alaric'e doğru koşmaya başladı.
- Dayı! Duncan Dayı! Alaric Dayı!
Bal rengi saçları koşarken arkasından savrulurken yüzünde parlak bir gülümseme vardı.
Kendisine en yakın dayısına - Duncan'a- kendini minik bir tüy yumağı gibi savurdu.
Duncan Luna'yı kucağına kaldırıp sevgiyle öptü.
- Naber küçük aşkım, özledin mi dayıyı?
- Özledim dayı, babam beni büyükannem ve büyükbabamla tanıştırmaya getirdi biliyor musun?
Luna'nın akraba sözlüğü henüz sürekli gördükleriyle sınırlıydı. Ve bahsettiği kişilerin aynı oranda dayılarını da ilgilendirdiğini kavrayamamıştı.
Duncan içinden Luna'ya şirinliği için övgüler yağdırırken Alaric yanlarına geldi.
- Bak burda ne varmış, Alaric dayıya öpücük yok mu küçük şeytan?
- Var dayı.
Luna neşeyle cıvıldayarak kendini Duncan'dan Alaric'e geçirdi.
Kimseden çıt çıkmıyordu başka. Herkes gördüklerini ve duyduklarını sindirmeye çalışırken, Brianna ve Marcus oldukları yerde kalmıştı.
Marcus kızının diğerlerinin kalplerini fethedişini Brianna'ya sezdirmeye korktuğu gerginliğine rağmen mutlulukla izliyordu.
Sonra İan sandalyesini itip ayağa kalkınca kısa bir an nefesini tuttu. Korktuğunu itiraf edemezdi fakat her an yerinden fırlamaya hazır gibi duruşunu değiştirdi. Eğer ışığını üzerlerse herkesin canı cehennemeydi.
İan ağır adımlarla büyük bir hevesle ve hiç durmadan konuşan küçük kızın yanına doğru ilerledi.
Yanlarına geldiğinde bir süre Luna ve İan birbirlerine baktı. Sanki rakiplerdi ve birbirlerini tartıyorlardı.
Brianna biraz daha böyle sürerse bayılabilirdi. Kulakları uğuldamaya başlamıştı. Bebeğinden önce kendisi gelmeliydi. Luna çok hassastı ve o ailesinin tepkisini kestiremiyordu. Sonra İan gür sesiyle konuştu.
- Peki ya İan dayıya öpücük yok mu küçük şeytan?
Brianna rahatlama nefesini dışarı veren kendisi mi Marcus mu bilemedi fakat o kadar rahatlamıştı ki sevdiği adam elini kuvvetle tutuyor olmasa bayılabilirdi.
- Sen İan dayı mısın?
İan cüssesine aldırmadan çocuk gibi başını aşağı yukarı salladı.
- Babam senin çocukların olduğunu söyledi.
Luna temkinli yaklaşsa da güvenli kollarda tutuluyordu fakat kimse konuşmanın gidişatına karışmaya cesaret edemiyordu.
- Evet var.
- Babam onlarla arkadaş olabileceğimi söyledi.
İan ilk tepkisini istemeyerek verdi.
- Senin baban çok biliyormuş fakat benim bir şartım var.
- Ne?
- Önce beni öpmen lazım. Hala bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUNCU
RomanceKapısının yavaşça açılıp kapanması ve sonra kilitte dönen anahtarın sesi Brianna'nın beklentiyle tüylerinin ürpermesine neden oldu. Marcus'un daha önceden giymesini istediği beyaz, mini geceliğini giymiş, kulağı kapıdaki seste heyecanla bekliyordu...