Bölüm 27

859 202 36
                                    

Oy vermeyi unutmayın💜

Kendisi için en güvenli yerin Brianna'yla arasına biraz daha fiziksel mesafe koyabileceği mutfak olduğunu düşündü.

Odadan çıkmadan masanın üzerinden kağıt kalem alıp alt kata indi. Madem uyumayacaktı bir kahve suyu koyup Brianna için bir ihtiyaç listesi hazırlamaya başladı.

Onu tekrar Taormina'ya götürmeyi düşünmüyordu. Ya da ona kalsa götürmezdi. Yine de en azından şimdilik dikkatini kendi üstünde tutmaya karalıydı.

Kahveyi alıp mutfak adasına oturdu. Listeyi maddeler halinde yazmaya koyuldu. Bir yandan da 18 haftalık hamile bir kadın nelere ihtiyaç duyar ona bakıyordu.

Öncelikle Brianna'nın iç çamaşırlarına ihtiyacı vardı. Bu Marcus'un insafına kaldığı anlamına geliyordu ve Brianna deliye dönecekti. Sonra kıyafetlere ihtiyacı vardı.

Göbeği çıkıntı yapıyor olsa da kilosu değişmemiş gibiydi. Bunu da kendi bedenini hamile reyonundan alarak telafi edeceğini düşündü.

Sonra her zaman kullandığı şampuan ve duş jeli de işe yarardı. Ve tabi ki Brianna'nın aklını başından alan çikolataları vardı.

Liste uzayıp gittikçe Marcus keyifleniyordu. Öfkesini Brianna'dan nasıl çıkaracağını ve Brianna'yı nasıl ihtiyaçtan kıvranır halde göreceğini düşündükçe kanı kaynıyordu.

Ortalığın ışımaya başladığını fark edince Brianna için bir not yazdı ve buzdolabına yapıştırdı. O gelmeden uyanırsa diye.

Evden çıkarken Brianna'nın tekrar kendinden kaçabileceğini düşündü fakat o anlaşmaya rağmen gitmeyeceğini biliyordu. Yine de elini çabuk tutmasında fayda vardı. Arabaya atlayıp açık olan mağaza bulmaya çalıştı.

Brianna, uykuya düşüncelerle dalmış olsa da çok güzel uyumuştu. Gerinerek yatağa iyice yerleşerek gözlerini açtı. Yeni gün başlamıştı işte.

- Günaydın güzel bebeğim. Ah, seni uykucu hala uyuyor musun?

Gülümeyerek karnını okşadı sonra ayaklarını yataktan sarkıttı. Yavaşça dışarıda ses olup olmadığını dinleyerek kapısını açtı.

Üzerinde Marcus'un tişörtüyle ona yakalanmak istemiyordu. Banyoya girip kapıyı kapattı.

Sabah duşu için mükemmel zamanlamaydı çünkü Marcus'tan hiç ses çıkmıyordu ve kapısı açık olan odasındaki yatağı toplanmıştı.

Suyu açıp altına girdi. Suyun üstünden akıp gitmesi, çok keyifli geliyordu. Etrafına bakındı.

Her yerde Marcus'un erkeksi eşyaları vardı. Tıraş kolonyasına uzanıp burnuna tuttu.

Gözlerini kapatınca sanki Marcus yanındaymış da ellerini beline koyup çıplak bedenini kendi çıplak bedenine yaslıyormuş gibi hissetti.

Bu duyguyla meme uçları anında sertleşti. Kolonyayı yerine bırakıp çabucak kurulanıp Marcus'un tişörtünü tekrar başından geçirdi. Bir yandan da kendisine söyleniyordu.

'' Ne geçti eline sanki, neden yaptın ki, şimdi bu memelerle ne yapacaksın bakalım''

Kapıyı kapatıp arkasını dönünce Marcus kollarını kavuşturmuş yüzünde gülümsemeyle duvara dayanmış bir halde onu izlerken gördü. Çığlığı boğazında düğümlendi. Ne kadarını duymuştu acaba gevezeliğinin?

Yanakları tekrar kızardı.

- Memelerinde bir sorun mu var Brianna?

- Meme mi, Ne memesi?

Ah! Nasılda saçmalıyordu.

Kendine gel diye tembihledi. Marcus duymuştu demek ki. Peki sertleşen meme uçları onu niye ele veriyordu ki?

- Senin memelerin.

Marcus gözlerini Brianna'nın göğüslerinde dolaştırdı. Nasıl da güzel görünüyordu.

Üzerinde kalçasını anca kapatan kendi tişörtü, altında Brianna'nın bedeni, sadece bakarak bile sertleştirmişti onu.

Baygın bakışlarla Marcus'un kendini izlediğini gören Brianna neredeyse elleriyle göğsünü kapatacaktı.

- Evet benim memelerim. Neden?

Marcus dayanamayarak genizden gelen erkeksi sesiyle bir kahkaha attı. Bu ses Brianna'nın eğer ayaklanmamış varsa bile şimdi yoktu tüm sinir uçlarını gerdi.

- Ben bu memelerle ne yapacağım diyordun Brianna. Bende memelerinde bir sorun mu var diye sordum.

Dedi Marcus tane tane, meme sözcüğünü vurgulayarak. Brianna biraz daha kendini toplamazsa orada eriyebilirdi. Başını sallayarak kendini toparladı.

- Herhangi bir sorunum yok ki olsaydı bile icabına kendimin bakamayacağı bir şey olmazdı eminim.

Dedi kendisiyle gurur duyarak. Şimdi biraz da Marcus kıvransındı bakalım. Ardından odasının kapısını açıp girdi ve tekrar kapattı.

Marcus Brianna'nın imasını zihninde canlandırırken felç geçiriyordu neredeyse. Kazdığı kuyuya düşmek buna denir dedi içinden. Eh, bu defa berabere kalmışlardı. Yine de yenilgiden iyiydi.

Marcus kendine gelip orada neden dikildiğini hatırladı. Brianna'ya poşetleri vermeye gelmişti. Brianna'nın kapısını çaldı ve her ne kadar aniden içeri dalmak istese de onun gelip açmasını bekledi. Yavaş yavaş dedi kendi kendine. Brianna kapıyı açınca dün giydiği kıyafetleri giydiğini gördü.

- Bunları bırakmak için seni bekliyordum.

Dedi ayağını dibinde yığın olmuş alışveriş poşetlerini göstererek.

- Ne bunlar?

- Şimdilik ihtiyaç duyabileceğin birkaç parça şey var.

- Neden? Ben gidip bugün evden birkaç eşya alacaktım zaten.

- Bugün için doktora gidip bebeğimi görmeyi planlıyorum Brianna. Bugün gidemezsin

- Doktorum burada değil, bunun için biraz beklemelisin.

- Peki tamam o zaman. Yine de eve gitmeyeceksin.

- Hani emir vermeyeceğin konusunda anlaşmıştık.

- Peki, tamam haklısın. Bebeğimle yalnız bana ait olan birkaç gün geçirmek istiyorum o yüzden de henüz evden çıkmasına hazır değilim.

Bebeği... Aptal, karnındakinden bahsediyor, gerçek olan bebeğinden. Peki öyleyse neden kendine söylüyormuş gibiydi bakışları.

- Pekala, ama yalnızca birkaç gün. Ayrıca bunlar içinde teşekkür ederim.

Marcus eliyle önemli değil dercesine bir hareket yaptı.

- Kahvaltı aşağıda hazır, hızlıca bir duş alıp sana katılacağım. Ama bebeğim açsa sen beni bekleme başla.

- Hala uyanmadı sanırım, bir kıpırtı yok o yüzden seni beklerim.

- Tamam.

Marcus Brianna'ya göstere göstere tişörtünü başından çekip çıkardı ve banyoya doğru yürümeye başladı.

Brianna Marcus'un sırt kaslarına ağzı ayrık baktı, beline doğru inen ve bel oyuğundan biçimli kalçasında son bulan görüntüden kendini alamıyordu.

Bir adamın bu kadar seksi kalçalara sahip olması büyük haksızlıktı.

Merdivenlerde ayağını sürüyerek aşağıya indi.

Tüm hormonları biraz önce kendisinin çıplak bir halde durduğu banyoda şimdi çıplak olan adamın peşinden gitmesini söylüyordu.

Neyse ki acı hatıraları onu sağduyuya çekiyordu da Brianna böyle bir utanç yaşamak zorunda kalmadı.

OYUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin