🌸4🌸

619 26 0
                                    

Merhaba...

Satır arasında hiç olmazsa bir yorum bildirirseniz sevinirim🌸

İyi okumalar...

İlk 10 bölüm yazardan yazılıyor, fakat 11. bölümden itibaren Leyla'dan devam ediyor. Boş vakit bulduğum an ilk 10 bölümü de Leyla'dan yapacağım.

🌸🌸🌸

Leyla elinde dolu poşetlerle evlerine doğru giderken artık her gün gördüğü yüzlere selam veriyordu.  Akşam soğuğunun düşmesine bakmayarak çocuklar hâlâ dışarıdalardı. Onların kahkahaları, bağırtıları, gençlerin, teyzelerin sohbeti yollara ayrı bir hava katıyordu.

Aklı hâlâ Demirhan'ın yeşil gözlerinde kalmıştı. Onun şoför olacağını hiç tahmin etmemişti. Asla bunu küçümsemiyordu. Fakat onun binaya olan kırgın bakışlarını hissetmişti. O hüzünlü yeşillikler kendisini ele vermişti. Leyla'yı asıl rahatsız eden buydu.

Öğle yemeğinde bile aklını bir türlü Ali bey'in dediklerine verememişti. Fakat ona çaktırmayarak elinden geldiğince sorularına cevap vermişti. Kendisini rahatsız eden bir diğer konu da zaten buydu.

Ali bey...

Onun daha önce hiçbir çalışanıyla özel öğle yemeğine çıktığını ne görmüş, ne de duymuştu.

Belki de böyle düşünmemeliydi. Aklını karıştıran gerçekten de Turgay'dı. Kendisine bu konuda kızarak derin nefes aldı. Bir daha böyle düşünmemeliydi.

Eli dolu olduğundan zili çaldığında annesinin kapıyı açmasıyla içeriye geçti.

"Hoş geldin yavrum" Annesi hızlıca elindekileri aldığında Leyla da gülümseyerek yanağına bir öpücük kondurdu.

"Hoş buldum Derya sultan," deyip hazır olan masaya şöyle bir baktı ve devam etti. "Maşallah benim anneme. "Her şey de hazırmış."

"Anneni ne bildin sen?!" Annesi gururla kendisinden konuşurken Leyla da gülümseyerek onu onayladı ve hızlıca odasına giderek rahat bir şeyler giydi. Aşağıya inerken babasını da salonda görüp yanına gitti.

"Nasılsın babacığım," diyerek koltuklardan birine çöktü. Elinde poşetler ve ayağında topuklularla gelmek onu yormuştu.

"İyiyim kızım, sen nasılsın? Hiç sormuyorum bu aralar. Bir şeye ihtiyacın yok değil mi?" Babası Kürşat bey kendisine sevecenlikle bakarken Leyla başını olumsuzca salladı.

"Yok babacığım. Teşekkür ederim," derken çalan kapıyla yerinden kalktı ve devam etti. "Ben bakarım kapıya"

Kapıyı yüzündeki gülümsemeyle açtığında önde bir-birinden farklı iki kadın arkasından tanıdık yüzler Gül ve Alparslan, onların yanında on yedi ve ya on sekiz yaşlarında sarışın erkek çocuğu ve yine hemen arkalarında kendi aralarında sohbet eden iki babası yaşında adamlar.

"Hoş geldiniz," diyerek içeriye davet etti.

"Sen Leyla olmalısın. Hoş bulduk yavrum," diyen sarışın, annesi yaşında olan ama genç görünen teyze kendisine sarıldı. Leyla aslında böyle bir samimi sarılmayı beklemediğinden şaşırdı kaldı. Ama sonradan alıştı ve bir şey demedi.

Samimi geçen tanışmadan sonunda masaya oturmuştular. Gül ile kardeşi Emre , Nurdan teyzeyle Rafet amcanın çocuklarıydı. Onların sarışınlığı da anneleri Nurdan teyzeden geliyordu.

Alparslan da Fahriye teyze ve Nedim amcanın çocuğuydu. Kendisinden büyük bir ablası Sibel de vardı, o da evli ve çocuklu bir kadındı.

"Ben de geldiğimizden beri çocuklara söylüyordum, nasıl da iyi oldu taşındığımız." Annesigil kendi aralarında konuşurken Leyla da Gül'ün yanına oturmasıyla onunla sohbet ediyordu.

Menekşe Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin