İnsan hep yanında bir sevdiği olsun isterdi, Allah herkesi eşiyle birlikte yaratmıştı. Her kalbin bir sahibi vardı, önemli olan o kalbe başkalarını dokundurmadan temiz tutabilmekti. Ben kalbimi sadece Bora'ya açmıştım, çünkü biliyordum kalbim ona aitti. Başta ona sinir olsam da bana o sert duruşunun altında yatan sevgiye ihtiyacı olan kalbini göstermişti. Sevgi insanı değiştirirdi, sevginin olduğu yerde kötülük olmazdı aksine huzur ve mutluluk olurdu. Bora ona gösterdiğim sevgiyle bambaşka bir adama dönüşmüştü, elbette onun sevgisi de beni değiştirmişti. Bora'nın mutlu olması için çabalıyordum, sürekli onu düşünüyor onunla birlikte olmak istiyordum, gözlerini gözlerime diksin benimle ilgilensin istiyordum. Aynı şekilde ben de ona dokunmak, saçlarını okşamak, sürekli onu sevmek istiyordum.. aşk böyle bir şeydi işte. Sanki iki parçalı bir puzzledık ve birlikteyken tamamlanıyorduk, yıllar sonra tekrar tam olmuştuk.. parçalarımız kaybolmuştu ama yeniden buradaydık.
Gözlerimi yavaşça açarken güneş çoktan tepemize dikilmişti, sanırım perdesiz evin en büyük sorunlarından birisi buydu. Gerçi Bora evlenmeden önce erken uyanan birisiydi, bu yüzden perdeye gerek duymamış olabilirdi. Hala kalbimin üzerinde uyuyordu, uykulu hali o kadar çekiciydi ki onu öpmemek için zor tutuyordum kendimi. Ama kıyamıyordum, çünkü onu öpersem uyanırdı yan tarafımdaki telefonu alıp saate baktım. Çüş.. saat 3'e geliyordu ve biz fazlasıyla uyumuştuk, bir an önce Tahir'in yanına gitmeliydik. Çünkü dün Alex ile George'un odasına girmişlerdi, ben hazırlanana kadar Bora biraz daha uyuyabilirdi. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça kalktım yataktan, yastığıma sarılmasını sağlayıp banyoya doğru ilerledin. Uyanana kadar hızlıca bir duşa girebilirdim, banyoda kıyafetlerimi çıkarıp hızlı bir duş aldım ve rutin işlerimi halledip odaya geri döndüm. Kahretsin.. burada kıyafetim yoktu, anlaşılan Bora'nın kıyafetleriyle idare edecektim. Odaya geri döndüğünde odanın içinden sesler geliyordu, Bora'ya baktım panikle.. acıyla sayıklıyordu.
"Yalvarırım.. yapma.. bana bu acıyı yaşatma.. Mela.. yalvarırım.. ölme.." göz yaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülürken yanağını okşadım.
"Bora.. buradayım sevgilim. Seninleyim." duymuyordu, onu yalnız bıraktığım için kabus görüyordu.
"Öldürme o çocuğu.. gitme.." yeniden kızımızı görüyordu, yanağını öpüp kalbine dokundum.
"Uyan Bora, kabus görüyorsun." kulağına fısıldamıştım, gözlerini açtı yavaşça. Kan çanağın dönmüştü gözleri, sarıldım ona sıkıca. "Özür dilerim.. seni yalnız bırakmamalıydım. Bak buradayım, seninleyim.. hiçbir yere gitmiyorum." hala rüyanın etkisinde olduğu için tepki veremiyordu, ondan ayrılıp yanağını okşadım.
"Ölmedin" dedi umutla gülümserken, bende gülümseyip onayladım onu. "Ya o küçük kız.. o nerede?" kalbime sağlanan zehirli oklar canımı yakarken gözlerimi kaçırdım ondan. Derin bir nefes doldurmaya çalıştım ciğerlerime.
"O öldü Bora, onu kurtarmak için ikimizde geç kaldık." beni kendisine çekip kokumu çekti ciğerlerine.
"Yıllar sonra ilk defa güzel bir rüya görüyorum, yalvarırım uyandırma beni bu rüyadan." sıkıca sarıldım ona, bornozumun kuşağını çözüp belime götürdü elini. Elimi yanağına götürüp okşadım ve dudağına minik bir öpücük kondurdum. Gözlerindeki kızarıklık biraz olsun geçmişti, hala uyku sersemi bir şekilde beni izliyordu. O kadar masum ve güzel bakıyordu ki, inanamıyordu bile şuan onunla burada olduğuma.
"Burada seninle günlerce kalabilirdim sevgilim ama gitmemiz gerek, George'un odasındaki dosyaları aldılar. Tahir bizi bekliyor." kafasıyla onayladı beni ve yanağımı okşadı, dünya yansa umurunda olmazdı sanki.
"Seni seviyorum, hep böyle kalalım olur mu?" gülümseyip uzun uzun öptüm dudağını.
"Bende seni seviyorum sevgilim, hemde kelimelere bile sığdıramayacak kadar çok fazla seviyorum." belli belirsiz gülümsedi ve benimle birlikte kalktı yataktan, beni giyinme odasına götürüp dolabı açtı ve beyaz bir elbise çıkarıp bana uzattı. Çekmeceden iç çamaşır çıkarıp kendisine de kıyafet çıkardı, bunları ne ara aldığını ve bedenimi nereden hatırladığını bilmiyordum ama seçtiği elbise o kadar güzeldi ki yeniden ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. "Bunları ne ara aldığını sorabilir miyim?" Siyah bol gömleğini üzerine geçirdi ve bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE 2
Romance-Bulutların arasında, bu uçurumun başında başlayan bu hikaye yaralı serçenin bulutlara karışmaya çalışıp yere çakılmasıyla son buluyordu belki de. Bana uçmayı öğretmemişti kimse, sadece yaralarımı sarması için konmuştum onun gönlüne. -Hani mutlu bi...