Büyük bir çıkmaza girdiğinizde ne yapardınız? Kendinizi mi feda ederdiniz yoksa başkalarını mı? Ben her zaman kendimi feda etmeyi seçmiştim, başkalarının canı yanmasın diye uğraşırdım hep. Peki ya kendimi feda ettiğimde başkasının canını yakarsam? O zaman ne yapacaktım? Ben alışmıştım canımın yanmasına, ama ya Bora.. o nasıl dayanacaktı bunca acıya?
Sabah gözlerimi araladığımda Bora gülümseyerek beni izliyordu, eli karnımın üzerindeydi ve yavaşça okşuyordu orayı. Okşadığı yer uyuşuyordu adeta, bende aynı şekilde gülümsedim ona.
"Günaydın güzelim." derin bir iç çekip kafamı göğsüne sakladım ve kokusunu içime çektim doya doya. Yıllar sonra yeniden muhteşem bir gece geçirmiştik, o kadar yorgunduk ki duştan sonra üzerimizi bile giymeden çıplak bir şekilde uyuyakalmıştık. Üşüyordum, Bora üşüdüğümü anlamış olacak ki üzerimizdeki yorganı daha çok sardı bana ve boyun girintimi öptü. Elim kalbinin üzerini giderken bu kadar ritimli atması beni gülümsetmişti, ikimizin de kalpleri yan yanaydı ve ikisi de mutluydu.
"Günaydın." dedim titreyen sesimle, kaşlarını çatarak bana baktı ve bir sorun olup olmadığını kontrol etti.
"Sanırım dün gece çıplak yatmana izin vermemeliydim." o da üşüyordu, teni buz gibiydi çünkü. Yavaşça doğrulup kenardaki tişörtünü geçirdim kafamdan ve ona döndüm.
"Hasta olursam benimle ilgilenmek zorundasın." sırıtıp beni kendisine çekti ve saçlarımı öptü.
"Hastalıkta ve sağlıkta demiştik değil mi?" sıkıntılı bir nefes verdim ve elimi kolyeme götürdüm istemsizce.
"İyi günde ve kötü günde de demiştik ama sen sözünü tutmamıştın. Sana güvenmiyorum Bora." dedim düz bir sesle, sıkıntılı bir nefes verip elini gevşetti. Yavaşça doğrulup ayağa kalktım ve dolaba yöneldim.
"Hatamın farkındayım Mela, aşkım gözümü kör etmişti ama şuan daha mantıklı ve sağlıklı düşünebiliyorum. Sıfırdan başlayalım her şeye, yeniden vereyim sana o sözü, yeniden evlen benimle?" alayla güldüm ve siyah elbisemi giydim, kazağımı da kafamdan geçirip Bora'ya döndüm.
"Üzgünüm, insan bir kere düşer hataya. Bile bile tekrardan ateşe atamam kendimi." kaşları anında çatılırken duruşunu dikleştirdi.
"Ne demeye çalışıyorsun." ona bakmıyordum, çizmelerimi ayağıma geçirmekle meşguldüm. Ona cevap vermeden aynaya döndüm ve saçımı düzelttim.
"Kahvaltıda mı konuşsak?" bir şey demesine izin vermeden odadan çıkıp aşağı indim, kalbim ölmek için çırpınırken zar zor indim merdivenleri. Mutfağa gidip ellerimle tezgahtan destek aldım ve titrek bir nefes doldurmaya çalıştım ciğerlerime. Ama bu daha çok acıtıp yakmıştı beni. "Ağlama Mela.. bu masal ne mutlu ne de mutsuz bitmeli." dedim fısıltıyla, kalbimdeki son güçle toparlanıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Tabi Bora buna izin vermemişti, üzerini giyip direkt aşağı gelmişti ve elimden tutup beni terasa götürmüştü. Seninle son bir kahvaltı etmeyi fazla görmeseydin bana sevgilim, bırak da son kez boğazımızdan bir lokma geçseydi.
"Bak Mela, kararın ne olursa olsun saygı duyacağım demiştim sana. Hala aynı fikirdeyim ama unutma benim de bir canım kalbim var. Eğer bir karar verdiysen oyalama beni, kararın olumsuzsa eğer bunu benimle paylaş. Acıma bana Mela, eğer beni istemiyorsan bu eziyeti çektirme kendine." sıkıntılı bir nefes verip elimi elinden çektim, bakamıyordum gözlerine. Duyacaklarının bir yalan olduğunu anlamaması gerekiyordu ama.. ben ona yalan söylememiştim ki hiç.
"Cidden senin için mi katlandığımı düşünüyorsun Bora? Bunca şey.. seninle birlikte olmak, seninle yan yana olmak.. onca yaşanandan sonra her şeyi geride bırakıp sana dönmemi mi bekledin cidden? Eğer seninle olmasaydım daha kötü şeyler yapacaktın, her şeyi mahvedecektin, bütün planımız alt üst olacaktı, seni frenlemek için zayıf noktanı kullandım gibi de düşünebilirsin. Ailemin intikamı alındığına göre bu oyuna daha fazla devam etmeme gerek yok, yollarımız burada ayrılıyor. Benim kalbimde yerin yok senin, hiçbir zaman da olmayacak düşme peşime rahat bırak artık beni. Ben senin o aptal cehennemine hapsedeceğin bir kuş değilim, özgürüm artık ve bir daha asla konmayacağım senin gönlüne." her kelimem sanki daha çok öldürüyordu onu, bir adam.. daha ne kadar ölebilirdi? Benim böyle bir şey yapabilecek birisi olmadığımı biliyordu. İnanmıyordu bana ama bu sözleri benden duyması afallatıyordu onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUCİZE 2
Romance-Bulutların arasında, bu uçurumun başında başlayan bu hikaye yaralı serçenin bulutlara karışmaya çalışıp yere çakılmasıyla son buluyordu belki de. Bana uçmayı öğretmemişti kimse, sadece yaralarımı sarması için konmuştum onun gönlüne. -Hani mutlu bi...