Anna

43 3 0
                                    

"uyan!"
-Drage?
-seni özledim cemre. Yutkunarak karşımda bana bakan drageye cevirdim bakışlarımı.
-bende özledim.
-neden gittin peki?
-oğlumu kurtarmak zorundaydım. Sizi korumak zorundaydım.
-çözüm taraf değiştirmekmiydi? Bizi bizden vazgeçerek mi kurtarıyorsun?
-sizden hiç bir zaman... Sustum. Çünkü bu imkansızdı. Ben en son dragenin kulesindeyken şimdi kendi odamda dragenin karşısında alamazdım.

Rüya olamıyacak kadar gerçek, gerçek olamıyacak kadar sahteydi şu an olanlar. Belki de zihnimle oynuyordu malfoy. Ki eğer öyle olmasaydı bilincim bu derece açık olmazdı herhalde.

-sizden hiç bir zaman... Dedim ve derin bir nefes alarak devam ettim.
-... Yardım alamadım. Bana hep yardım ediceğinizi söylediniz. Ama aylar oldu zemheri kaçırılalı. Üzgünüm. Oğlum çok daha değerli.
  Tek kaşını havaya kaldıran drage yarı sırıtan bir ifadeyle,
-o halde benden vaz mı geçiyorsun? Diye sordu.

  Sahi ben drageden öyle yada böyle vazgeçiyordum galiba. Geçmek zorundaydım.

-evet. Geçmek zorundayım. Belkide seni düşündüğün kadar sevmiyorumdur bile. Dedim ve sustum.

    Seni sevmiyorumdur bile belki. Demek isterdim drage. Ama seni çok seviyorum. Herşeyden çok. Bana geç kavuşmayı bile başaramadığım ailem oldun sen. Bana bir aile bir hayat verdin sen. Siz. Hepiniz... Asla vazgeçmiycem sizden. Ve zemheriyide kurtarıp sana ait olduğu yere babasının kollarına göndericem. Ve her şeyi mahfeden bu adamı öldürücem.
  Diye düşüncelerimde devam etti sözlerim. Her ne kadar şu an dile getiremezsemde gerçek hislerimdi bunlar.

-peki. dedi karşımdaki drage. Sonra burukca gülümsedi.
-elvada o zaman. Dedim sesim titrerken.

  Ayağa kalkarak son bir kez gülümsedi ve arkasını dönüp çıktı odadan beni bir kez daha yanlız bırakarak...

   Gözlerimi açtığımda tahmin ettiğim gibi herşeyin bir rüya olduğunu anlamam uzun sürmedi. Dışarıda ki pencereden içeri ay ışığı  sızıyordu sadece.

  Derin bir nefes alarak yattığım yataktan kalktım.

O sırada odanın kapısı yavaşca açıldı.  İçeri önünde ittirdiği bir masayla anna girdi.
-cemre hanım? Dedi anla başını yine aşağı eğerek.
-anna?
-efendim bunu hakettiğinizi söyledi. Diğerek masanın üzerinde bulunan servis tabağının üzerini açtı. Tabakta ne olduğunu bilmediğim bir yemek vardı.

-birde? Dedi ve sırtına bağladığı şeyi yavaşca indirdi.
-o ne? Dedim merakla.
  Kumaş parcalarını açarak aralarından nazikce çıkardığı çocuk kesinlikle zemherimdi.

Kalp atışlarım hızlanırken önce gözümden bir damla yaş aktı. Sonra hızla öne atılarak annanın kuçağından zemheriyi çekip aldım. Yeni uyandığı belli olan zemheri uyku sersemi bir ifadeyle etrafına bakınırken ben onu çokton göğüsüme bastırmıştım. Cennet gibi kokuyordu yine. Deli gibi ağlarken bir yandanda öpüp duruyordum oğlumu.
-annem! Dedim içime dolan saf bir enerjiyle.

kayıp Ruhlar 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin