🖤Final🖤

67 4 0
                                    

8 yıl sonra

-peki sonra ne oldu annecim?
-sonra meleğim baban elimden tuttu ve koşarak minor ve abinin bizi beklediği eski saraya gittik.

Gözlerini irice açmış o şaşkın bakışlarla beni izleyen kızım bakışlarını benden çekmezken,

-hadi artık uyku zamanı. Dedi drage kuçağında çoktan uyuyakalmış zemheri ye sarılarak.
-ama babacım daha hikaye bitmedi. Devamında dinlemek istiyorum.
-devamı yarına prensesim. Sonuçta önümüzde musmutlu uzun yıllar var değil mi? Dedi drage zemheriyi yatağa yatırırken. Sonra yanımıza gelerek ayris'in anlına bir öpüçük bıraktı.

-yinede merak ediyorum baba. İnatcı kızım babasından aldığı kararlı ifadeyle bakarken drage yanlızca gülümsedi ve,
-ama bebeğim annen çok yoruldu. Uykusu gelmiş annenin. Dedi ve yatağın kenarına yanıma oturdu. Bir eli henüz şişmeye başlamış karnıma giderken,
-hem kardeşinde yorulmuş bak annene tekme atıyor. Diyor ki anne uyuyalım.
-sahimi baba? Diyen ayris merakla yatakta diklenirken, gülümseyerek başımı salladım.
-ama uslu çocuklar konuşarak dertlerini anlatırlar. O yaramaz mı anne?
-hayır bitanem o henüz konuşamadığı için benimle bu şekilde konuşmaya çalışıyor.
-bende bakabilirmiyim Anne? Belki kardeşim benimle de konuşur.
-tabi ki.

Dizleri üzerinde yanımıza yaklaşan ayris minik elini karnıma koydu. Karnımda oluşan bir kaç tekme sonrası neşeyle kahkaha atan ayris,
-beni sevdi galiba. Benimle konuşmaya çalıştı anne! Dedi.
-senin gibi bir kızı kim sevmez? Dedim gülümseyerek.
-ama şimdi uyku zamanı.

Ayrisin bin türlü sorusunu olabildiğince yanıtlamaya çalışarak onu yatırdıktan sonra sessizce odadan çıktık. 6 yaşında küçük bir kız olarak çok fazla soru sorduğu bir dönemdeydi.

Sessiz adımlarla koridorda ilerleyerek bağceye çıktım. Dragenin peşimden geldiğinden emindim tabi.

Yıldızlı gökyüzü göz kırparken derin bir nefes alarak temiz havayı içime çektim.

O sırada sıradan dünyada kullandığım telefonum çaldı. Arayan annemdi. Annem ve babam olanlardan sonra dünyaya yerleşmişlerdi. Bu arada kapanan gizli geçit mia ve lianın yardımıyla tekrar açıldığından artık istediğimiz zaman gidebiliyorduk oraya. Ama tabi yanlız bizim diyarımızdaydı geçit. Ve yanlızca bizzat ben ve drageden özel izin alan insanların geçmesine izin vardı. Her ne kadar özgür bir düzen getirmiş olsakta, orası büyü, sihir, ve her tür doğa üstüden yoksun tek korunaklı yer olduğundan oradaki insanların bizim varlığımızdan haberdar olmasına izin veremezdik. Çünkü bu yanlızca onları korkuturdu. Ve insanlar ne yazık ki korktukları şeylere saldırma eğilimliydiler.

Derin bir nefes alarak ve de Gülümseyerek açtım telefonu.
- Alo!
-annecim?
-kızım nasılsın bir tanem?
-iyiyim annem zemheri ve ayrisi yeni uyuttuk bende hava almaya dışarı çıktım.
-iyi yapmışsın kızım. Ama dikkat et fazla kalmada üşütme. İki canlısın sen.
-tamam annecim sen merak etme.
Babam nasıl?
-iyi o da. Selamı var.
-sende selam söyle anne.
-seni çok özledik kızım. Yakın bir zamanda çocuklarıda alın gelin ziyarete bak baban da sürekli torunlarını sayıklıyor ama.
-tamam annem en yakın zamanda geliriz.
-tamam kızım şimdi ben kapatıyım. Sende git uyu artık. Bol bol dinlenmelisin sen.
-tamam annecim iyi geceler sana.
-sana da iyi geceler kızım.

Telefonu kapattıktan sonra tam cebime koyucaktım ki elimden bir anda kaydı.

Daha doğrusu drageelimden bir anda cekti ve bir kaç tuşa bastıktan sonra yere bizden bir kaç adım uzağa koydu.

Karşıma göerek önce referans verdi sonra bir elini bana uzatarak,
-bu dansı bana lütfeder misiniz kraliçem? Dedi. Aynı anda eskiden çok dinlediğim aynı zamanda düğün şarkımızda olan indila'nın love store şarkısı çalmaya başladı.

Gülümseyerek dragenin bana uzattığı elini tuttum ve onun gibi referans verdim.
-tabi ki kralım. Sizinle dans etmek bir lütufdur.

Bir elini belime yerleştirerek beni kendine çekti. Diğer elimle ise elimi sıcacaık avuçları içine aldı. Boşta kalan elimi omzuna koyduğumda önce yavaşca ileri geri hareket etmeye başladık. Ancak saniyeler sonrasında ikimizinde yüzündeki ciddi ifade yerini kahkahalara bırakmış deli gibi ordan oraya dans etmeye başlamışdık.

Elimden tutarak beni kendi etrafımda hızla döndüren drage tam yeniden önceki halimize gelmemezi sağlarken bağçenin fıskiyeleri çalışmaya başladı. Sular bizi sırılsıklam etsede bir adım geri çekilmeyip dans etmeye devam ediyorduk. Hatta bu daha eğlenceliydi.

Dragenin elinden tutarak biraz daha fıskiyelere doğru yaklaştırdım ve kahkahalar eşliğinde etrafımda dönmeye başladım. O da bana eşlik ediyordu tabi.

-hey ne yapıyosunuz gece vakti siz? Diyen bizi şaşkınca izleyen tabi ki melodiydi. Yanında 7 yaşındaki kızı ve alex bizeşaşkınca bakarken ben daha cevap verneden sevgili yiğenim cevap verdi.
-aaaaa teyzoş ve amcam su savaşı yapıyor.
Emma'nın söyledikleri hepimizi kahkahalara boğarken,
-o halde bizde onlara katılalım. dedi nereden çıktığını anlayamadığım rose.

Hemen arkasından da adrian ve kuçağında ki 4 yaşında ki oğulları geldi.

-buyrunuz? Bu fiskşyeler hepimize yeter. dedim gülerek.

-peki bize? Bunu diyen arkamdan sinsice yaklaşan zemheriydi tabi. Yanında da uyku sersemi gözlerini ovuşturan ayris.
-siz uymadınız mı?
-bizi uyutum oyun oynarsanız uyumayız. Dedi zemheri çatık kaşlarla.
-o halde oyuna katılmaya ne dersiniz? Dedim gülümseyerek.

Anında yüzündeki sinirli ifade kaybolan zemheri ayrisin elinden çekiştirerek bize doğru koştu. Bu sırada alex vanayı açmış olmalı ki diğer fiskiyelerde çalışmaya başlamıştı.

Son baktığımda ise 4 çoçuk 6 yetişkin deliler gibi dans edip ıslanıyorduk.



Hayat ne tuhaf öyle değil mi?
Bir gün bir yerdesiniz. Öbür gün bir başka yerde.
Yarının ne getirceği kesin mi?
Kesin yargılar verebilir misiniz hayat bu kadar belirsizliklerle doluyken? Veremezsiniz...

Hem ne demişler hayat biz planlar yaparken karşımıza çıkanlardır. Çok da doğru demiş kim demişse.

Ben cemre. Yanlızca cemre. Hayatımı 18 yaşına kadar soradan ve acılarla dolu olarak tanımlayan o kızıl saçlı yetim genç kız bendim bir zamanlar. Şu an ise devasa bir sarayda yaşayan, yedi diyar arasında gidip gelen güçlü bir kraliçeyim. O zaman kimsesiz olan benim şu an etrafım bana kimseler olacaklarla dolu. Alimle dolu. En önemlisiyse ben de artık birilerine kimse olabiliyorum. Çünkü ben yani 12 yıl önceki ben şu an bir anne bir evlat, eş, arkadaş, kardeş, kraliçe, abla, ve çok daha fazlası.

Oysa 12 yıl önce bana sorsanız yüzde yüz yanlız bir kadın olarak kedilerle dolu bir evde ölürüm derdim. Ama Hayat bana en büyük süprizlerini yaptı. Bana ateş bana su bana güç bana aile verdi. En önemlisi bana ruhumu ruhuna katacağım bir aşk verdi...

O yüzden pes etmeyin sakın. Vazgeçmeyin. İnadına savaşın. Ama eğer olurda düşerseniz bir gün. Kaybederseniz umudunuzu, uğruna savaştığınız herleyi... Şu sözlerimi asla unutmayın.

"güneş batar, ay doğar.
Dışarda ki bin türlü acıya rahmen,
Bir gün biter, bir gün başlar.
O halde hayat inadına devam ediyorsa,
Güneş inadına doğuyor,
İnadına batıyorsa,
Seninde inadına savaşmak için bir nedenin vardır. Hayat sana en büyük umudun senin yaşamın olduğunu gösteriyordur çünkü... "

" unutma yarın ne oluçağını bilemessin. O yüzden anı kaçırmamalısın... "

kayıp Ruhlar 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin