Mikey × F!reader

1.2K 58 54
                                    

Content : Fluff

~•~

'Tanrım! Umarım yetişebilirim!'

Okula koşarken bir yandan da rüzgara lanetler savuruyordun. Bugün ilk derse geç kalmaman gerekliydi. Fakat...

Geç kalmıştın.

Koşarken otobüsün durağa geldiğini gördün. "Hey, bekle!"

O seni beklemeden gitmişti ve nefes nefese arkasından bakmaktan başka bir şey gelmemişti elinden. "Bayan Haschida beni bu sefer öldürecek..."

Telefonundan sıradaki otobüsün zamanlamasına baktın ve en aşağı on bel dakika olarak göstermesi iyi bir haber değildi. Oturduğun durak bankının arkasına yaslanırken nefesin düzelmişti. Fakat bir bela savara sahip olmamanla şansın yüzüne asla gülmeyeceğini ıslık çalarak sana yaklaşan bir serseri grubuyla tekrar teyit etmiş oldun. "N'aber fıstık?"

Derin nefes aldın. 'Sakin ol..'

Yanına yaklaştı önlerindeki. Liderleri gibi bir şeye benzettin. Siyah üniformaları ve üstünde altına çalan sarıyla bir şeyler yazıyordu. "Nasılsın?"

"Fazla yakınsın," birden uzaklaştın. Göz bebeklerinin içinde küçülen küllü saçları rüzgarda savrulurken eteğini tuttun. "Hava fazla rüzgarlı, sence de öyle değil mi?"

Savrulan saçlarından bir tutam alıp parmaklarında çevirmeye başlamıştı. Arkanda olması seni rahatsız etmiş ve korkutmuştu. Arkadaşları çevrene yaklaştıkça daha da gerilmiştin. Uzaklaşmak için çekildiğinde seni duraktaki camdan panele sıkıştırmışlardı. "Gözlerin ne kadar çekici -"

Yutkundun. "Lütfen, beni rahatsız ediyorsunsuz," iyilikle çözmeye çalışıyordun sadece. Oradan uzaklaşmak istesen de sana daha fazla uaklaşmıştı. "Rahatsız mı? Üzgünüm tatlım, bu kadar güzel olman benim sorunum değil -"

Kaşlarını çattın. "Eğer buna devam edecekseniz polisi arayacağım." Telefonunu elinde sıkıca tutarken söyledin. O ise kıkırdadı. "Duydunuz mu çocuklar? Polisi arayacakmış -"

Bacak arasına vurduğun dizle sızlanarak geriye sendeledi. Oradan uzaklaşacakken arkadaşları kolundan yakalamışlardı. "N'aptığını sanıyorsun sen?!"

"Beni rahat bırakmanızı söylemiştim!" Korkuyla bağırıyordun artık. Çevreden birinin sesini duyup yardım etmesi için bağırıyordun. İliklerini üşütecek kadar korkuyu ilk defa bu serseri grubu hissettirmişti. Kolunu sıkıca tutmuş çocuk gitmeni engellerken diğeri tek eliyle yüzünü yakaladı. "Şimdi ne yapacak -"

Yüzünü yakalamış olan çocuk sırtına yediği tekmeyle soluna düşmüş ve başını panele çarmıştı. "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Kolunu tutan çocuk yutkunurken acısının arasından yerden kalktı. "D-dra -"

"Ken-chin, neler oluyor burada?"

Ondan daha kısa ve sarışın çocuk elindeki dorayaki'yi yutup uzun, sarışının yanına geldi. Kolunu tutan çocuk kolunu bırakıp eğildiğinde üstlerindeki üniformanın aynı olduğunu farkettin. "ToMan.."

"Siz aptallar ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!" Uzun, sarışın onlara bağırarak sana döndü. "Siz iyi misiniz?"

Başını tedirginlikle salladın. Kolunun kızarmış yerini tutarken yere düştüğünü bile yeni farkettiğin sırt çantanı aldın. "ToMan üyesi olup kızlara mı asılıyorsunuz, sizi piçler?"

Uzun bir dayak ve azarlama seansının ardından kısa saçlı çocuk esneyerek karşı panele yaslandı. Uzun olan yanına geldi. "Onlar adına tekrardan özür dilerim," ensesini tutarak söyledi. "Ben Draken - Mikey!"

"Ha - evet Ken-chin?" Esneyerek konuşuyordu. "Bana insan içinde öyle seslenme!" fazla seslilerdi ve bu garibine gitmişti. "Okula mı gidiyorsun?"

Sana sorduğu soruyla Draken'e döndün. "Hayır. Yani, gidecektim fakat geç kaldım. Zaten ders çoktan başlamıştır."

Mikey birden dibinde bitince irkildin. "Adın ne," gülümseyerek sormuştu. Senden biraz kısaydı. "Y-Y/N," ondan hafifçe uzaklaştın. "Mikey, kızı korkutma."

"Pekala Y/N-chin, bundan sonra benim arkadaşımsın!" Sana gülümsedi. "Okulu madem asacaksın, benimle beraber dolaşmak ister misin?"

Şaşırmıştın çünkü az önce giden çocuklardan belli ki daha tekinsiz tiplerdi. Önlerinde eğilmişler ve defalarca özür dilemişlerdi -en azından Draken'den dilemişlerdi- ve toz olmuşlardı. Fakat dost canlısı görünmeleri ve seni onlardan kurtarmaları içini ısıtmıştı. "Oi, Mikey. Belli ki kız gelmek -"

"Aslında... Olabilir," neden kabul ettiğini bile anlayamamıştın. Ama o gülümsedi. "Pekala! Ken-chin, y/n-chin, hadi gidelim!"

Bir çocuk edasıyla yürürken seni uzun zaman sonra gülümsetmişti. Üstelik çantanı da taşıyordu. Motorsikletlerden birine bindiğinde ilk başta bu yaşta bunu sürebileceğine inanamasan da saçlarının arasından geçen rüzgarın hissiyatının mideni karıncalandırması hoşuna gitmişti.

~•~

Bye-bye!!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bye-bye!!

İstekler açıktır ;>

Anime Characters ScenariosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin