Nichirin Kılıcı'nı kınına yerleştirdin ve önündeki adama doğru ilerledin. Kış ayı karın üstünde yürümek ne kadar zor olsa da kızarmış burnuna inat derin derin nefes alıyordun. Koşmak, iblis avlamak ve aynı anda bu adamın antrenmanlarına katlanmak...
Bu bir işkenceydi.
Giyuu ile beraber büyümüştünüz. Ailesi ve özellikle ablasını çok seven bu adamın şuan bir buz kalıbı olmasındaki tek sebep bu aşağılık yaratıklar olması kanını kaynatsa da onun koyu mavi gözleri seni serin sulara atıyor ve sersemletiyordu. Fakat kan kokusu asla burnunuzun dibinden ayırlmadığı için burada yani İblis Avcıları Birliği'nde aşka yer yoktu.
Karganız omzunuzda bu kıyamette yürürken boğazında kalacak olan onigiri'yi can havliyle yutmuştun. "Dikkat et, küçük küçük ye," diyerek seni uyarmıştı. Onu onayladığında etrafa göz atıyordunuz. Gün doğmak üzereydi. Yani iblislerin inlerine çekilme vakti. Sizin için az da olsa dinlenmek için güzel bir fırsattı.
Giyuu sana bir kulübeyi gösterdiğinde oraya doğru ilerledin. Kulübenin kapısını çaldığında ise etrafa bakınmaya başladın. Çevre ağaçlar kesilmişti -tahminin kulübeyi yapmak için kullanılan ağaçlardı- ve küçükte olsa bir ağıl kendini belli ediyordu. Tahta kapıyı açan nazik kadın Giyuu'ya gülümsedi. "Oh, Tomioka-kun, hoşgeldin!"
Giyuu selam verip içeri daveti kabul ettiğinde eteğinden ayrılmamıştım bile. İlk defa geldiğin bir yerdi. İçeri sıcacıktı. Yanan şöminenin üstündeki siyah kazanın içinde pişen yemek her ne ise şimdiden karnını açıktırmıştı. Giyuu'ya doğru emekleyen bir bebekle daha da şaşırsan da nazik kadın yerdeki kızını kucağına aldı. "Üzgünüm, geleceğini bilseydik hazırlık yapardık."
"Bizim için de süpriz oldu Misashi-san," diyerek kadını rahatlattı. "Oğlum köye kadar indi, biraz yiyecek alıp gelecek. O zamana kadar siz ısının olur mu?"
Kadın sizin için yer yatakları çıkarırken Giyuu'ya yaklaştın. "Oi, bu kadın kim? Hem bizi bu halde yabancılamadı, birlikten haberi var mı?" diye sordun onu sarsarken. "Evet var, eski bir tanıdık işte," deyip seni geçiştirdi. Somurtup ellerini alevlere döndürdüğünde iliklerine kadar ısınmanın verdiği keyifle vücudunu gevşettin.
"Aç mısınız, isterseniz yahniden yiyebilirsiniz," deyip kadın kucağındaki kızı ile size katıldı. Giyuu cevap vermedi, belli ki senden bekliyordu. Midesi geniş olan sendin. "Olabilir," dedin sıkılarak. "Bu arada ben L/N Y/N, memnun oldum."
"Oh, bende!" dedi gülümsedi. Kızını yanına koydu ve az önce çalmış kapıya adımlandı. Küçük kız senin kınınla oynamaya başlayınca onu kucağına aldın, kucağında onu gıdıklamaya başladın. O gülerken sende ona eşlik ediyordun. Yanına ısınmak için gelen yaklaşık on üç yaşlarında bir erkek çocuğu titreyerek yaklaştı. Üstündeki haori'ni üstüne sarmaladın ve gülümsedin.
Küçük kız kucağında beraber oyun oynuyordunuz ve nazik kadın sizin için yahni hazırlıyordu. Giyuu ise öylece oturmuş ve sırtını duvara yaslamıştı. "Seninle bir anlaşma yapalım mı?"
Bebeğin zar zor Giyuu'ya emeklemek için aklını çeldiğinde hızlıca emekleyerek Giyuu'nun kucağına attı kendini. Onlari gülerek izlerken Giyuu, kucağına düşmüş olarak düşündüğü bebeği oturttu. Kız çocuğu ise ısrarla kendini kucağına aldırdı. Giyuu şuan dizlerinde oturmuş küçük kızın ellerini tutuyordu, yanına gelmiştin ve onları izliyordun.
"Çocuklar o kadar da kötü değiller, ısırmazlar merak etme," dedin şakaya karışık. O ise dizlerinin üstünde eğlenen kıza odaklanmıştı. "Kötü olduklarını düşünmüyorum."
~•~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
