Bölüm çeviri, eklediğim bazı kısımlar oldu, kısa da olsa umarım hoşunuza gider :*
~•~
Tenine düşen yağmuru kıskanıyorum.
Sağanak yağmurda göze çarpıyordu, yağmurun kendisini tamamen ıslatmasına izin verirken gözleri kapalıydı. Onu kaybetmenin yasını tutarken yağmur gözlerinden akan yaşı maskeledi. Tek yapabildiği orada durup ona bakmaktı, her zaman ki gibi ona sarılıp teselli edemiyordu. Kendisinin yasısını tutarken ona sarılmamak acıydı, öylece onu izledi. Yağmurun ıslattığı kıyafetlerden gözlerini ayırmadı. Kadın çok üzgündü, onun yokluğunun kadını böyle yaralayacağını görmek onu kahrediyordu.
Ellerimden daha yakın...
Burnunu çekip hıçkıra hıçkıra ağlarken dizlerinin üstüne çöküp yüzünü ellerinin arasında almasını izledi. Hayatının aşkının, kadınının parçalara ayrılışını izlemeye devam etti. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Yağmur kadını sarmalarken ona bunu artık yapamayacağını hatırlattı.
Yağmuru kıskanıyorum.
Kıyafetlerini buruşturan rüzgardan da kıskanıyorum.
Mezar taşına yaslanan başını okşamak istedi, kadının böylesine kendini paralayışını görmek dudaklarını ısırmasına neden oldu. Böyle olmamalıydı, şuan onun yanında olmalıydı. Bunu yapamayacağını bildiği için ayaklandı. Kadın o yağmurda öylece mezarlıkta dururken Juuzo oradan maskelenen gözyaşlarıyla ayrıldı.
~•~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
