Nezuko, Zenitsu'dan kaçarken sen ve Tanjiro onları izliyordunuz. Güneş altında Nezuko koşarken Zenitsu arkasından ağlıyordu. "Zenitsu, dikkat et -"
Tanjiro'nun nasır bağlamış elini tutup omzuna yaslandın. Her zaman ki gibi yaralanmış ve Shinobu'nun malikanesinde tedavi görüyordu. Elini sıkıca tuttu. "Ne zaman yaralanmaktan ve benden dayak yemekten vazgeçeceksin?" Bunu büyük bir sıkıntı içinde söylemiştin. Onu çok seviyordun, hayatında gördüğün en nazik ve düşünceli erkekti. Tüm hashira'lara kafa tuttuğunu duyduğunda onunla tanışmak için can atmıştın. Gyomei'nin yanında katıldığın İblis Avcı Birliği'nde onunla tanışmıştınız.
Gülümsedi. "Sanırım henüz değil," dedi. Nezuko bu sefer Inosuke'nin yanına gitmişti, Zenitsu tırsmışa benziyordu. Onlara gülerken başını kaldırdın. Anlındaki yara izinin büyümüş olduğunu farkettin. "Tanjiro." Tüm dikkatini sana verdi, "Evet?" Tedirgince fısıldadın. "Anlındaki iz büyümüş gibi."
Bunu duyduğunda derin bir nefes verdi, "Bir önemi yok," deyip seni geçiştirdi. İçine dolan öfkeye sahip çıkarken Nezuko sizin tarafınıza doğru koşuyordu. Inosuke, Zenitsu'ya temiz bir dayak atarken Nezuko, Tanjiro'nun yanına geldi. "Merhaba!" deyip ağabeyinin yanına sokuldu. Öfken bu tatlı iblisin gülümsemesi altında sönerken Tanjiro'nun üstüne çöken kara bulutları dağıtmak için elini yüzüne koydun ve sana bakmasını sağladın. "Merak etme, Nezuko'nun eskisi gibi insan olacağı günler çok yakın." Dudaklarına bıraktığın buseye şaşırsa da gülümsedi. "Umarım."
Nezuko'nun başını okşarken Zenitsu yüzü şişmiş bir şekilde yanınıza geldi. Inosuke onun yanındaydı. İkisi de soluklanırken güldün. Tanjiro ikisini de uyarırken elini tutan eli hala sıkı sıkıydı. Başın tekrar onun omzunda yer almış yüzünü hafifçe aydınlatan güneş ve havanın sıcaklığı ile vücudun yavaşça kendini bırakıyordu. Gözlerin ağırlaşırken Zenitsu'nun ağlayan yüzüne gülümsüyordun.
* * *
Uyandığında elini hala tutan Tanjiro ile kucağındaki Nezuko ile hala ağaç altındaydınız. Güneş batmaya yüz tutmuştu, üstünüzde ise Zenitsu'nun ve Tanjiro'nun haori'leri vardı. Tanjiro'nun kokusu burnuna dolarken başını hissettin. Sana yaslanmış ve o da uyuyakalmıştı. Kalbinin atışları yavaşlarken elini tutan elini sıkıca kavradın. Gülümserken size doğru gelen Aoi gözüne çarptı. Yorgun bakışları altında birazdan olacak akşam yemeği için çok uğraş vermiş olmalıydı, sizi uyandırmak için geliyordu. Senin uyanık olduğunu görünce durdu. Sen ona gözlerini yumarak gelmesine gerek olmadığını bir şekilde anlattığında gülümsedi ve geri döndü. Elini dikkatlice Tanjiro'nun yüzüne götürdün. Üşümüş olan burnuna kıkırdadın, elini tamamlayan elmacık kemiğiyle onu hafifçe dürttün. "Tanjiro, haydi uyan."
Bir kaç denemeyle sersemce uyandı. Bu haline gülerken o gözlerini ovaladı ve gerindi. Üstündeki haori'yi tanıdığında esnedi ve elini Nezuko'nun başının üstüne koydu. "Ne zamandır uyuyorum?"
"Bilmiyorum fakat bende yeni uyandım. Aoi, yemek için bizi uyandırmaya geliyordu," diye onu bilgilerdirdin. O ise teşekkür etti ve Nezuko'yu dikkatlice üstünden aldı. Ayağa kalktığında ona eşlik ettin. Nezuko'yu kucağına aldığında aklına dolan hayallere bir son verip yanağına bir öpücük kondurdun.
~•~
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
