Ejder ve 10 bin insandan oluşan yeni canlı formunun arasındaki savaş başlayalı birkaç dakika olmuştu ve bu birkaç dakika boyunca Ejder üzerine gelen saldırıların hiçbirini umursamadan kabul etmişti. Yani kendisini korumak için herhangi bir tepki vermemişti. Herhangi bir karşılık verme girişiminde bile bulunmamıştı. Gelen bütün darbeleri bedenine alarak Zeus'la dalga geçiyordu.
Ona saldıran insan ya da insanlar ise bitmek tükenmek bilmeyen bir azme sahipti ve Ejder'in bütün umursamazlığına rağmen saldırıya devam ediyordu. Ejder'i oradan oraya vurup ölümcül hareketler yapıyordu. Ancak rakibi bu ölümcül hareketler karşısında ses bile çıkarmadan öylece dikiliyordu.
Onlar arasındaki savaş bu şekilde ilerlerken diğerlerinin cephesinde yeni şeyler oluyordu.
Boyut kapılarından birkaç kişi daha girmişti.
Girenler ise meleklerdi. Tıpkı Kyriel ve diğerleri gibilerdi. Tek fark yeni gelenlerin Kyriel ve diğerlerinden çok daha güçlü olmalarıydı.
Gelen melekler ile sırasıyla Azrail, Mikail, Raziel ve Raguel'di.
Azrail tahmin edilebileceği gibi siyahlar içerisindeydi. Kolları ve bacaklarının görünen kısmı çürümüştü. Yüzü ise sol alttan sağ üste kadar dikilmişti. Uzun siyah saçları ve gözleriyle korkutucu bir güzelliği vardı. Yüzünde dikişler olmasa tatlı bir kız gibi görüneceği kesindi. Ama öyle değildi.
Mikail ise Azrail'in tam tersi şekilde beyazlar içerisindeydi. Giydiği beyaz elbiseyle bir rahip gibi görünüyordu. Siyah saçları ve mor gözleriyle oldukça yakışıklıydı. Sırtında ise parlak tüylerden oluşan bir çift kanat bulunuyordu.
Raziel ise huysuz bir görüntüye sahipti. Saçları siyah ve gözleri de turuncuydu. 10 parmağında da yüzükler bulunuyordu ve tüm yüzüklerde farklı farklı işlemeler mevcuttu. Elinde ise bir mızrak tutuyordu.
Raguel ise altın sarısı saçlara sahipti ve gözleri bağlıydı. Elinde ise altın bir terazi vardı.
(Mikail)-Görüyorum ki biraz gecikmişiz.
Mikail oldukça sakin bir ses tonuyla konuşmuştu. Sesi resmen sakinleştirici etkisine sahipti. Yine de diğerleri onun düşman olduğunu bildikleri için sesinin etkisine kapılmamışlardı.
(Zeus)-Biraz mı!? Biraz mı!? Siz gelene kadar karım gözlerimin önünde parçalara ayrıldı lan! Dakikalar önce gelmiş olmalıydınız!
(Raguel)-Savaşa erken dahil olmamız adaletsiz olur diye düşündüm ve yavaş hareket etmek istedim.
Zeus aklını kaçırmış gibi öfkeli konuşurken Raguel'de tıpkı Mikail gibi sakindi. Yaşananlar pekte umurundaymış gibi görünmüyordu. Savaşa erken dahil olurlarsa sayı üstünlüğünün onlarda olacağını ve bunun adaletsiz olacağını düşünmüştü. Zaten sayıca üstün olmalarına rağmen hem de.
(Zeus)-Lan bütün adaletsizlik burada zaten! O çocuğun gücü başlı başına hile zaten! Neyin adaletsizliğinden bahsediyorsun sen!? Elinde tuttuğun cansız terazi bile senden daha zeki amına koyayım!
Zeus hala öfkeliydi. Hatta Raguel'in bu sözleri onu daha da öfkelendirmişti.
(Raziel)-Böyle ağlayana kadar kendin bir şeyler yapmayı deneseydin o zaman. Ağlamak karını geri getirmeyecek. Ayrıca sen "Tanrıların Tanrısı" değil misin? Neden bizim gibi melekleri bile savaşa çağırdın ki? Bir melek olarak sizin gibi zayıf canlılara hizmet ettiğim için kendimden iğreniyorum.
Raziel'in konuşması huysuz suratıyla tam uyuşuyordu. Birde gırtlaktan çıkan kulak tırmalayıcı sesi bunlara eklenince iyice itici birisi haline gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha İmparator (+18)
AksiGeçmişte yaşadığı şeyleri tekrar tekrar yaşamamak adına sürekli güçlenmek için çalıştı ve çalışmaya devam ediyor. Sonunda güçlenmek için doğru yeri bularak olabileceği en güçlü hale gelecek ve bu yolda yoluna çıkacak olan her şeyi ve herkesi yok ed...