Bölüm-98 Yıldırım Tanrısı ve Tanrıçası

133 20 10
                                    

Beelzebub'un görür görmez öfkelendiği iki kişi elbette ki tanrılardı. Raijin erkek olanın adı, Fulgora ise kadın olanın adıydı.

(Fulgora)-Bizi gördüğüne o kadar da sevinmedin sanırım.

Fulgora kibirli bir ses tonuyla bunları söylemişti. Yüz ifadesine bakılarak söylenebilecek tek şey kendisinin Beelzebub'u küçümsüyor olduğuydu.

(Beelzebub)-Merak etme Fulgora. Sizi gördüğüme o kadar sevindim ki ikinizi birden yiyebilirim.

(Fulgora)-Iyy. Sanki o iğrenç dilinin değerli bedenime değmesine izin veririm de.

Fulgora, Beelzebub'un söylemi karşısında yüzünü buruşturarak kendi bedenini sarmıştı. Bu kadar iğrenç bir söyleme maruz kalmak bile midesini bulandırıyordu. Sadece duymak bile onu bu kadar iğrendirmişken birde istemsizce bunu hayal etmişti ve bir anlığına da olsa beynini çıkarıp atmak istemişti.

(Beelzebub)-Sorun ne? Sizin için planladığım karşılamayı beğenmedin mi yoksa?

Beelzebub'ta, Fulgora'dan geri kalmayarak kibirli bir ifade takınmıştı ve dalgasını geçmişti. Aşağılık tanrının kendisini küçük görmesine izin veremezdi ve vermeyecekti de.

(Raijin)-Bir şeyleri yanlış anlamış gibi görünüyorsun Beelzebub-san. Biz, bizi karşılamanı istemiyoruz. Bizim istediğimiz tek şey bizi uğraşmadan ölüp gitmen.

Raijin oldukça sakin bir tonda bu konuşmayı yapmıştı. Sanki söylediği şeylerin hiçbir absürt noktası yokmuş ve arkadaşıyla yaptığı günlük bir konuşmaymış gibi davranmıştı. Sakin ses tonu sinir bozucu olsa da Fulgora gibi kibirli değildi ve insanı deli etmiyordu.

(Beelzebub)-Şey, bilirsin ya söylediğin şey yapması o kadarda kolay olan bir şey değil.

(Raijin)-Aslında bakarsan Fulgora-san ve ben bunu rahatlıkla başarabiliriz. Ancak ben yine de seni hafife almıyorum. Sonuçta bir şeytansın ve neler yapabileceğini tahmin edemeyiz. Yani, normal şartlarda böyle olurdu ancak şu anda içinde bulunduğun pozisyonda bize karşı hiç şansın yok. Ne de olsa bir şeytan olarak kutsal enerjiyi ememezsin ve sende bunun farkındasın.

Raijin o kadar sakin konuşuyordu ki onu dinlerken insanın uykusu geliyordu. Diğer bir yandan ise dedikleri harfi harfine doğruydu. Beelzebub'un biriktirdiği bütün enerji canavarlardan aldığı darbeler sonucu biriken enerjiydi. Biriken bütün o enerjinin içinde ışık formlarının bir tanesinin bile enerjisi yoktu. Ayrıca Belphegor hala uyuyordu yani Beelzebub tek başınaydı. İkiye bir dövüşeceği için zaten dezavantajlıydı ancak bu da yetmezmiş gibi rakipleri, onun zayıflığı olan kutsallıkla yaşayan tanrılardı.

(Beelzebub)-Bu kadar sakince konuşman gerçekten sinir bozucu. Sizin enerjinizi ememezsem ne olmuş yani? Bu beni yenebileceğiniz anlamına gelmiyor.

Beelzebub elini alnına dayadı ve derin bir nefes aldı.

(Beelzebub)-Pekala. Size karşı kazanacağımı zaten düşünmüyorum. Ama ne var ki...

Beelzebub aniden zıpladı ve bir anda arkalarına geçti.

(Beelzebub)-...size karşı kaybedeceğimi de düşünmüyorum!

Diyen Beelzebub, Raijin'i tekmelemek için gerildi ancak aniden çakan bir şimşek direkt olarak önüne çakılarak Beelzebub'un saldırısını engelledi. Raijin bu yıldırımı çarptırırken dönüp arkasına bile bakmamıştı tabii.

(Raijin)-Çok yazık oldu Beelzebub-san. Oysaki güzel bir saldırıydı bu.

Sanki Raijin, Beelzebub'u delirtmek istercesine inatla sakinliğini koruyordu. Dudakları arasından dökülen bir kelime ayrı bir irite ediciliğe sahipti. Beelzebub'u sinirlendirmek için özenle seçilmiş gibi hissettiriyordu.

Ejderha İmparator (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin