Sabah kalkıp hızla duşa girdim ve çıktığımda hemen üzerimi giyindim. Normalde kalkmam gereken saatten yarım saat daha geç kalkmıştım ve büyük ihtimalle geç kalacaktım.
Alarm kurmayı nasıl unutabilirdim ki?!
Çantamı da alıp hızla arabaya bindim ve sete doğru sürdüm. Vardığımda hemen karavana girdim ve üzerimi değiştirdim. Saç ve makyaj yapıldıktan sonra kameraların kurulduğu alana gittim ve çekimlere başladık.
(...)
Yine akşam saatlerinde biten çekimlerden sonra herkes karavanlarına dağılıp üzerini değiştirdi ve dağılmaya başladı.
Çekimler iki gün sonra tamamen bitecekti. Sanki daha yeni başlamışız gibi hissediyordum fakat sonuna gelmiştik. Burdaki herkesi çok sevmiş ve alışmıştım ama Noah'ın da söylediği gibi, 'her şeyin bir sonu vardır.'
Çantamı aldım ve karavandan çıktım. Herkese iyi akşamlar diyip arabama bindim. Eve geldiğimde rahatlayıp yüzümde kalan boyalardan arınmak için tekrar duşa girdim.
Çıktığımda kırmızı, siyah kareli pijamalarımı giyip üzerime siyah crop geçirdim ve saçıma fön çektim. Kendimi yatağa atıp anın verdiği huzurla telefonda gezinmeye başladım. Yaklaşık on dakika sonra Millie beni aradı.
C: Efendim?
M: Yemek yedin mi?
C: Hayır. Niye ki?
M: Heh güzel. Louis'le dışarda restaurattayız, yemek yiyeceğiz. Sende gelsene.
C: Bilmiyorum ki, aslında yorgun gibiyim hiç gelesim yok.
M: Hadi Cereliaaa. Sadece yemek yiyeceğiz. Gelirsiin.
C: Ama-
M: Aması yook. Hadi hızlı ol seni bekliyoruz.
Diyip telefonu kapattı. Ardından Millie'den konum geldi. Bizim eve çok yakın bir restauranttı bu. Biraz kendi kendime söylensemde onları bekletmek istemediğimden üzerimi değiştirdim ve yüzümdeki bazı bölgelere kapatıcı sürdüm. Ardından da kendi çıkardığımız açık renkli ruju dudağıma, rimeli ise kirpiklerime sürdüm.
Telefonumu kotumun arka cebine koydum ve kablosuz kulaklığımın tekini takıp aşağıya indim.
C: Ben yemeği dışarda yiyeceğim. Mille çok ısrar etti. Geç haber verdiğim için üzgünüm.
G: Peki, sorun yok canım. Şimdiden afiyet olsun size.
C: Teşekkürler sizede.
Babamın ve annemin yanağını öpüp evden çıktım. Oraya yürüyerek gidecektim zaten evimize oldukça yakındı.
Yaklaşık on iki dakikalık yürüyüşün ardından restaurata varmıştım. Çok lüks bir yer olmadığı için giydiğim kıyafetlerle de dikkat çekmiyordum.
Millie'yi gördüğümde yanlarına gidip oturdum.
C: Selam.
L: Selam, hoş geldin Cerelia.
M: Hoş geldin canım sevgili arkadaşım.
C: Hoş buldum Louis ve canım sevgili inatçı Millie'm.
Millie pişmiş kelle gibi sırıtıyordu. Büyük ihtimalle aldığı zaferin sırıtmasıydı bu.
L: Ee ne yiyeceksiniz?
Önümde duran menüyü açtım ve bakınmaya başladım. Aslına bakarsak bu pek bir şey değiştirmemişti. Her zaman buraya geldiğimde yediğim Bolonez Soslu Spagetti'den alacaktım.
C: Ben Bolonez Soslu Spagetti'den alacağım.
M: Yine mi ondan?
C: E yani. En sevdiğim makarna bu.
L: Benimde.
C: Aaa gerçekten mi?
L: Evet ve bende buraya her geldiğimde bundan alırım.
C: Bundan sonra beraber yemek yemeğe gidecek olursak düşünmemize bile gerek yok o zaman!
L: Tabii ki!
Louis'le ellerimizi çakıştık ve ardından beraber güldük.
M: Evet çifte kumrular siz ne yiyeceğini seçtiğinizde göre sıra bende. Rica ediyorum sessiz olun. Yemek seçmek zor bir iş.
Millie'nin menüyü incelerken bu ciddiyeti bizim tekrar gülmemize sebep olmuştu. Söylediği o kadar komiğimize gitmişti ki başta dediği çifte kumrular lafını bile takmamıştık.
C: Millie bazen çok tatlış bir şapşik oluyorsun.
M: Bunu ne olarak algılamalıyım anlamadım ama iltifat olarak kabul ediyorum canım. (😌)
C: Tabii ondan söyledim zaten.
Bu sefer pişmiş kelle gibi sırıtan bendim.
Louis'li bölümler bundan sonra artıyoorr. 13. Bölümde bunun sözünü vermiştim ve biraz geç olsada sözümün eriyim aşklar 😌 <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘓𝘰𝘶𝘪𝘴 𝘗𝘢𝘳𝘵𝘳𝘪𝘥𝘨𝘦 𝘪𝘭𝘦 𝘏𝘢𝘺𝘢𝘭 𝘌𝘵
FanfictionSelam! Hikayeye başlamadan önce şunları belirtmek istiyorum; Bu kitap tamamen hayal ürünü, oldukça değişik ve saçma bir kitap olacaktır. Mesela Başrol karakterimizin annesinin Gigi, babasının Zayn, abisinin Colby (Brock) olması ve gelecekteki sevgil...