Merhaba!
Keyifli okumalar...
🌼
Tunahan karşımdaki koltukta oturuyordu, çayını tazelemiştim. Ben de çayımı alıp oturduğumda gülmeye başladı, "neden gülüyorsun" dedim düz bir sesle. Bana baktı, gözlerine tanıdık fakat anımsayamadığım bir ifade yerleşti.
"Beni öldürmek üzere olman geldi aklıma, şuan katilimle baş başa kalmış olma ihtimalim yüzde kaç" diye sordu, düşünüyor gibi yaptım "yüzde elli" dedim ve çayımdan bir yudum içtim. "Senin hâl ve hareketlerine göre ihtimalin artar ya da azalır" dedim, ona inanmış olabilirdim ama hala tam olarak güvenemiyordum.
"Mesleğin ne, nerede çalışıyorsun?" diye sordu, konuyu değiştirerek "güvenlik görevlisiyim" dedim ve hastahanenin ismini söyledim. "Mersin'e tatile mi gitmiştin?" Diye bir soru daha sordu. Güldüm hatta baya sesli güldüm "ben Mersin'liyim, Ankara'ya iş için geldim" dedim. "Nasıl yani?" dedi. "Basbayağı" diye dalgaya aldım onu.
"Yani sen Ankara ya ilk defa mı geldin?" dedi. Sıkılmıştım, "soru sorma sırası bende, sen neden Mersin'e gitmiştin?" diye sordum. "Babama tatil hediye edecektim, ama arabam bozulunca bütün planım suya düştü hemde Akdeniz'in sularına" dedi, beraber güldük.
"Yazık olmuş" dedim, gözlerim saate döndü Saat on olmuştu. Onun da gözleri saati buldu, "baya geç olmuş, ben kalkayım artık" dedi. Kapıya doğru yürüdü ve ayakkabısını giydi "teşekkür ederim, sen hatta siz olmasanız bu kadar hızlı halledemezdim mobilya işini" dedim. "Teşekküre gerek yok, karşılıksız yapmadım" dedi, kaşlarımı çattım.
"Sinirlenme hemen, yarın akşam benimle dışarıya çıkar mısın? Ankara'yı gezdireyim sana" dedi, "Hayır, sana hâlâ güvenmiyorum" dedim doğrudan. Morali bozuldu, "Hemen karar verme, yarın tekrar konuşuruz" dedi, ve gitti.
Ona hâlâ güvenmiyordum, ne kadar bana yardımcı olsa da sonuçta bir yabancıydı benim için. Ama insanlardan kaçarak yaşayamazdım, bu yüzden onu tanımak için şans tanıyacaktım fakat benim istediğim kadar yaklaşabilecekti bana.
Televizyon izlerken aklıma sabah yaptığım telefon konuşması geldi, beni birisi aramıştı fakat ben uyuyordum. Hemen telefonumu elime alıp son aramalar kısmına göz gezdirdim, Dila aramıştı beni. Kardeşimin numarasını arayarak telefonu kulağıma götürdüm, bir kaç kez çaldı ve sonunda aramamı kabul etti.
"Alo Dila, nasılsın birtanem?" dedim tatlı bir ses tonuyla "pek iyi değilim abla, seni özledik" dedi üzgün bir sesle. Sesli aramadan görüntülü aramaya geçtik, ailemi gördüm hepsi benim için dünyalara değerdi.
Dila'dan bana kargo aracılığıyla kıyafet göndermesini istedim, en kısa sürede göndereceğini söyledi. Saat geç olmuştu uyumam gerekiyordu, yatağıma gittim ve kendime göre düzenledim. Yatağıma uzandım ve yarın Tunahan'a vereceğim cevabı düşündüm, onunla kalabalık Bir yerde bulışmalıydım böylesi daha doğru olacaktı.
Çok geçmeden kendimi uykunun kollarına bıraktım, mutlu olmak için kendime güzel bir Kader çizecektim.
***
Sabahleyin alarmdan önce uyandım, gece çok güzel dinlemiştim. Sakin sakin işe hazırlandım, şarkı söylüyor kendi kendime eğleniyordum. Mutfağa gidip bir kahve hazırladım kendime ama karnım aç olduğu için içemedim, sahi diğer insanlar kahvaltı etmeden kahveyi nasıl içebiliyordu?
Telefonumun sesini işittim, hızlıca odama gidip baktığımda Özge abla'nın aradığını gördüm, telefonu açarak kulağıma götürdüm "günaydın abla" dedim neşeli sesimle. Kıkırdadığını işittim "günaydın Dilhun, ben otobüsteyim şuan, on beş dakikaya kadar oradan geçecek, haber vermek istedim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIL KENDİNE
General Fiction"Gün doğumunda buluşalım kaderim, yeni bir günde tertemiz hikaye yazalım kendimize... Güneşin ilk ışıkları iyileştirsin bizi, beraber kalkalım düştüğümüz yerden..." "Gözlerime bak Dilhun" dedi, yalvarır gibi... "Bak, ne görüyorsun?" Bir adım uzaklaş...