Merhaba!
Keyifli okumalar...
🌼
Haziran ayının yirmisinde hava daha bi sıcak olmuştu Mersin'de. Hızlı adımlarla bahçe kapısından içeri girdim, kiraz ağaçlarının yaprakları çok güzel gölge oluyordu. Elimi kaldırıp bir tane kiraz koparttım dalından. Elimdeki kirazı ağzıma atacağım sırada annemin söylendiğini işittim. "Kızım yıkayıp da yesene, karnın ağrıyacak sonra" dedi.
Omzumu silkip bahçedeki Çeşmeye ilerledim. Kirazı yıkamış gibi üzerine biraz su tuttum sonra da ağzıma attıp çekirdeğini çıkarttım, iki elimi birleştirip hâlâ açık olan musluktan avuçlarıma su doldurdum ve içtim.
Merdivenlere oturduğumda boynuma düşen eşarbı çektim ve anneme uzattım, kızımın mezarından geliyorduk. Şimdi yaşasa dört aylık olacak kızımı on yedi Nisan'da kaybetmiştim. Yirmi üçüncü yaşımda çok şey yaşamıştım. Anne olmuştum, boşanmıştım ve anneme kavuşmuştum. En acısı da Bebeğimi kaybetmiştim.
Üç Mayısta yirmi dördüncü yaşıma basmıştım.
Düşüncelerimden beni çekip alan telefonum olmuştu, Dila bize soğuk su getirirken annem eve girmişti. Israrla çalan telefonda tanımadığım bir numara görünüyordu. Telefonu açarak kulağıma götürdüm. "efendim" dedim, karşıdan düz bir erkek sesi geldi " Merhaba Dilhun Arslan ile mi görüşüyorum?"diye sordu. "Buyrun benim" dedim.
Nisan ayında başvuru yaptığım hastahaneden arıyorlardı, üç gün içerisinde iş görüşmesine davet etmişlerdi.
Telefonu kapattıktan sonra iş için başvuru sebebimi düşündüm, çok geç değil miydi? Annem elindeki minderlerin birini bana vererek yanıma oturdu, "kötü birşey mi var kızım?" diye sordu. "Yok anne endişelenme, iş görüşmesine davet ediyorlar" dedim.
Annem işe başlamamı istiyordu, başka birşeyle meşgul olursam bana iyi geleceğini düşünüyordu. "peki gidecek misin iş görüşmesine Dilhun" dedi. "Gitmemi ister misin?" diye yanıtladım.
Annem anlamadı, ama Dila anlamıştı. "Anne ablamı Ankara'da başvuru yaptığı hastahaneden aradılar" dedi.
Annemin gözleri tam karşıya, yola bakıyordu. Hareli kahverengi gözlerini kıstı, gözünde kaybetme korkusu vardı. İzmir'e gittiğim dönem gelmişti aklına. "sen bilirsin yavrum. Gitmek istiyorsan git, ama bizi sakın ardında bırakma. Bu sefer dayanamam Dilhun" dedi. Annemin gözlerinde kederi gördüm, aynı kederi Dila'nın yemyeşil gözlerinde de görüyordum."Bilmiyorum anne, akşam Yusuf'la da konuşmak istiyorum" dedim. Bu sefer aileme üzüntü yaşatmayacaktkım.
Annem bahçedeki masayı düzenlerken biz de Dila ile beraber akşam yemeğini hazırladık. Günümüz hep bahçede geçiyordu, yemeklerimizi de bahçede yiyorduk.
Yusuf oturduğumuz semtteki bir kafe'de garsonluk yaparak, kendi harçlığını çıkartıyordu. Yusuf işten geldiğinde Dila hızlıca sofrayı hazırladı. Akşam yemeğimizi yerken annem kardeşime Ankara'daki işten bahsetti.
"Sen ne düşünüyorsun abla, gidecek misin?" dedi, o da kararı bana bırakmışa benziyordu. "Bilmiyorum Yusuf, bu sefer sizin düşüncelerinizi dinlemek istiyorum" dedim.
Kardeşim derin bir nefes aldı ve ela gözlerini hareli kahverengi gözlerime çevirdi. Gözlerinde merhameti, ve sevgiyi gördüm. Yanağımı avucunun içine aldı ve baş parmağıyla ovuşturdu."Karar senin abla, ama şunu unutma ben hatta biz senin her zaman arkandayız" dedi. Gözlerimden firar eden bir damla yaş kardeşimin parmağına tutundu. Sadece tebessüm edebildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIL KENDİNE
قصص عامة"Gün doğumunda buluşalım kaderim, yeni bir günde tertemiz hikaye yazalım kendimize... Güneşin ilk ışıkları iyileştirsin bizi, beraber kalkalım düştüğümüz yerden..." "Gözlerime bak Dilhun" dedi, yalvarır gibi... "Bak, ne görüyorsun?" Bir adım uzaklaş...