Merhaba! Değerli okurlarım, oy vermeyi ve yorum yapmayı
unutmayın lütfen :)Keyifli okumalar...
🌼
Sabah olmak üzereydi ve ben uyuyamamıştım. Sevda için üzülüyordum, bir baba evladına nasıl kıyar aklım almıyordu. Telefonumu elime alıp saate baktım, saat beş buçuktu. Yavaşça yatağımdan çıkıp banyoya ilerledim, duşa girdim ve uzun süre duşta kaldım.
Bir saat kadar sonra duştan çıktım, hızlıca koyu mavi kot pantolonumu ve siyah puantiyeli beyaz kolsuz gömleğimi giyindim. Nemli saçlarımı açık bıraktım, hızlıca odamdan çıkarak mutfağa yöneldim. Bu gün Sevda'nın da izin günüydü, dün gece çok üzgündü belki ona kahvaltı hazırlarsam mutlu olurdu.
Çaydanlığı ocağın üzerine bıraktım ve içerisine yeteri kadar su doldurdum, altını yaktıktan sonra buzdolabında yöneldim. Buzdolabından kahvaltılıkları çıkartıp masanın üzerine koydum, acaba kahvaltıda ne yemeyi severdi?
Aklıma Zeynep'le yaptığımız kahvaltılar geldi, sık sık pankek yapardık çünkü Zeynep en çok onu sever, yerken de çocuk gibi sevinirdi. Sevda'ya da pankek yapmak istedim, belki Sevda da sevinirdi?
Hızlıca gerekli malzemeleri buzdolabından çıkarıp, pankek hamurunu hazırlamaya başladım. Güzelce karışan hamuru bir kenara bırakıp tavayı ocağa koydum, hamuru kepçe yardımıyla tavaya belli büyüklüklerde paylaştırdım. Son pankekleri de pişirirken yanımda birinin varlığını hissettim, hızlıca arkamı döndüğümde şaşkınlıkla mutfağa bakan Sevda'yı gördüm.
Acı kahve gözleri hareli kahverengi gözlerimi bulduğunda gözlerinde hüzün yoktu, şaşırmıştım. "Günaydın Sevda" dedim, sesimin neşeli çıkmasını ümit etmiştim fakat pekte neşeli çıkmamıştı.
Sevda benim aksime yüzüne kocaman bir gülümseme kondurdu, oldukça neşeli çıkan sesi beni bozguna uğrattı "Günaydın güzel ev arkadaşım" dedi, sonra gözleri kısıldı birşeylerin yolunda gitmediği belliydi "yanıyor Dilhun! Tava yanıyor!" telaşlı çıkan sesi beni korkuttu, hızla arkamı döndüğümde gözlerim kocaman açıldı.
Tavanın içindeki pankekler yanıyordu! Hızlıca tavayı lavaboya koydum ve soğuk suyu açtım. Sevda kahkahalar atıyordu, elini omzumda hissettiğimde başımı ona çevirdim "en azından onlar sağlam" dedim ve pişen pankekleri koyduğum tabağı gösterdim, ben de güldüm onunla beraber.
Sanki dün geceyi hiç yaşamamış gibi davranıyordu, daha önce de aynısını yapmıştı. Sevda da acısını içinde yaşıyordu anladığım kadarıyla, herşeye rağmen gülümsüyordu. Beraber kahvaltı masasına geçtik, Sevda sandalyesine otururken ben de çayları doldurdum. Sonunda ben de sandalyeme oturdum ve kahvaltı etmeye başladık, ilk konuşan Sevda oldu "Dilhun, bu gün için bir planın var mı?"
Sorusu beni şaşırttı, ben dün gece hakkında soru sormasını beklerken Sevda bu gün ne yapacağımı sormuştu. Başımı iki yana salladım "hayır bir planım yok, bi ara Oğuz abinin yanına uğrayacağım sadece" dedim. Acı kahve gözleri koyulaştı, yüzünde muzip bir ifade yer aldı "Madem planın yok beraber zaman geçirelim, ne dersin?" dedi doğrudan.
Sorusunu tekrar ettim, "Beraber zaman geçirmek mi?" Başını heyecanla aşağı yukarı sallayarak beni onayladı. Belki de Sevda böyle toparlıyordu kendisini, hiçbir şey yaşamamış gibi davranarak. "Peki madem" dedim ve teklifini kabul ettim.
Aklıma Tunahan geldi, acaba o nasıl hissediyordu? Telefonumu elime aldım ve Tunahan'ın numarasını buldum, hızlıca bir mesaj yazdım.
Siz:
Günaydın Tunahan, nasılsın?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIL KENDİNE
General Fiction"Gün doğumunda buluşalım kaderim, yeni bir günde tertemiz hikaye yazalım kendimize... Güneşin ilk ışıkları iyileştirsin bizi, beraber kalkalım düştüğümüz yerden..." "Gözlerime bak Dilhun" dedi, yalvarır gibi... "Bak, ne görüyorsun?" Bir adım uzaklaş...