9. Bölüm "tesadüfün ötesi"

105 62 80
                                    

Merhaba!




Keyifli okumalar...




                                  🌼




İşten yine sabah gelmiş ve üzerimi bile değiştiremeden uyumuştum.
Odaya yayılan telefon melodisi ile telefonumu elime alıp kulağıma götürdüm, "Alo" dedim ama sesim hâlâ uyuduğum için bir robottan farksız çıkıyordu.

"Eyvah! uyandırdım mı seni" dedi karşıdaki ses. "Hayır hâlâ uyuyorum" dedim. Gözlerimi açamıyordum "abla ben seni sonra arayayım" dedi, ama hâlâ kim olduğunu bilmiyordum. Telefonu bırakmadan tekrar uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda çoktan öğlen  olmuştu, neyse ki bu gün izin günümdü. Önce duşa girdim, sonra üzerime iş görüşmesine giderken giyinirim dediğim fakat Ankara'ya gelir gelmez iş görüşmesine gittiğim için giyinemediğim, düz kırmızı elbisemi giyindim.

Elbisem kalın askılı ve dizlerimin hemen üstünde biten eteği ile üzerimde çok şık duruyordu. Saçlarım hâlâ ıslaktı, tarayıp kendi kendine kuruması için bıraktım.

Makyaj çantamı alırken gözüm kıyafetlerime takıldı, hepsi kirlenmişti ve benim giyinecek kıyafetim kalmamıştı. Bu gün ev işini mutlaka halletmem gerekiyordu.

Yüzüme gündelik makyajımı yaptıktan sonra eşyalarımı da yanıma alarak kaldığım pansiyon'dan çıkış yaptım. Taksi çağırdım ve özge ablanın bana gönderdiği adresi söyledim.

Kısa sürede adrese vardığımızda, yüksek katlı bir binanın önündeydik. Burası işlek Bir yerdi. Taksinin ücretini ödeyerek binaya yöneldim, Özge abla ev sahibinin numarasını da göndermişti. Numarayı kaydedip aradığımda karşıdan tok bir erkek sesi geldi "Merhaba, Tufan beyle mi görüşüyorum" dedim.

Cevap gecikmedi "buyrun benim" dedi tok sesiyle. "Ben kiralık ev için aramıştım, sizin içinde uygunsa görüşebilir miyiz Tufan bey?" dedim.

"Dilhun hanım siz misiniz?" dedi, şaşırmıştım "evet benim, ama siz nasıl" dedim ve sustum. "Özge bahsetti, ben de sizi bekliyordum" dedi.

Özge abla harika bir insandı, "ben binanın önündeyim" dedim. "Geliyorum hemen, biraz bekleyin" dedi ve kapattı Tufan bey. Bir süre bekledim ama gelen giden olmadı, tekrar aradım.

Telefon dört kez çaldı ve oldukça tanıdık başka bir ses "efendim" dedi. Telefonu hemen yüzümden çektim ve ekrana baktım. Gördüğüm isimle gözlerim kocaman açıldı kendime kızdım, tekrar konuşmaya başladı ve "kimsiniz?" dedi.

Yutkundum ve telefonu kulağıma götürdüm "Merhaba Tunahan, kusura bakma yanlışlıkla aradım" dedim. Bir süre ses gelmedi, tanımaya çalışıyor olmalıydı "Dilhun, sen misin?" dedi, karsız çıkan sesi ile. "Evet, tekrar kusura bakma. İyi günler" dedim ve telefonu yüzüne kapattım.

"Ne yapıyorsun Dilhun, gözün kör mü senin?" dedim, kendi kendime konuşuyordum. Kısa bir süre daha bekledim, sonunda Tufan bey gelmişti.

Tufan bey orta boylu, bizden oldukça büyük ve kilolu biriydi. Açık mavi gözleri kısık bakıyordu ve gözlük kullanıyordu.

Beraber binaya girdik, asansöre yönelip 3. Katın düğmesine bastı. 3. Kata geldiğimizde asansörden inerek sağ taraftaki kapıya yöneldi. Çelik kapının hemen yan tarafında bir de demir kapı vardı, Tufan bey çelik kapıyı açtı ve içeri girdik. Ev 3+1'di,  eşyalı bir evdi fakat sadece salon eşyaları, bir tane yatak ve beyaz eşyalar vardı.

Ev sahibi Tufan bey Özge abla ile kuzen olduklarını söyledi. Özge abla sabah erkenden arayıp Tufan bey ile görüşmüştü. Gerçekten çok iyi bir insandı Özge abla.

SARIL KENDİNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin