Yatakta iki tane yastık vardı.
Biri biraz önceki hengamenin sonucu olarak yere düşmek üzereydi ama oradaydı sonuçta. Üç gündür Sezen, Metin'in yatağındaydı.
Sabah kalkıp işe gidiyorlar, iş çıkışı hiç oyalanmadan eve geçip sevişiyorlar, sipariş verdikleri yemekleri yiyorlar, sevişiyorlar, içiyorlar ve bolca sevişiyorlardı. Sezen bu halini kayıp lise zamanlarına benzetiyordu, farkı ise gayet ayık ve gayet mutlu olmasıydı.
Şimdi de Metin'in çıplak göğsündeki ince tüylerle oynuyordu. Adam gözlerini kapatmış dinleniyor ama uyumuyordu. Biraz önce canını okumuştu Sezen.
"Ne düşünüyorsun?" diye sordu kadın. Metin yavaşça gülümserken yüzü aydınlandı.
"Belli değil mi, seni düşünüyorum," dedi adam. Yatağın üzerinde tek kalan yastığa uzanıp başının altına attı.
"Ben de seni düşünüyorum," dedi Sezen. "Tam buradasın, biraz önce içimdeydin, şimdi de kollarımın arasındasın ama yine de seni düşünüyorum." Dirseğinin üzerinde doğrulup Metin'i karın boşluğu üzerinden yavaşça ısırdı.
"İyi bir şey değil galiba bu bizim için," dedi Metin. Yastığın üzerinde kayıp sırtını başlığa verdi. Sezen'i de yanına doğru çekti bunu yaparken.
"Hem de hiç değil," oldu Sezen'in cevabı. "Birbirimize bu kadar düşmemiz... Hiç, hiç iyi değil." Kadın ellerini Metin'in gür saçlarına daldırdı. Her bir teli ince ince hissederken zamanın çok az da olsa yavaşladığını düşünüyordu. Adamın derisinden sızmış ter lekelerine dokunurken biraz önce tamamen birbirlerine bulananlar sanki kendileri değilmiş gibi mutlu oluyordu. Ellerini nereye koyacağını hiç dert etmeden Metin'e dokunuyordu. Parmak uçları adamın tenini özlüyordu sanki. Sadece elleri ile kalsa iyiydi. Bakışları bir mıknatıs gibi çekiyorlardı birbirlerini. Odanın sarı ışığı altında kararan gözlere bakıyordu Sezen. Uzanıp adamı göz kapaklarının üzerinden öptü.
"Pizzadan yedin, değil mi?" Yatağın yanına atılmış üzeri kapalı pizza kutusunu gösterdi.
"Yedim merak etme," dedi Metin. Sezen'in dudaklarının keyfini çıkarıyordu adam. Onu durdurmuyor aksine dahası mümkünmüş gibi kadına yanaşıyordu. Aralarındaki her santim kara deliğe düşebilirdi. "Seni yemeği tercih ederim," diye tamamladı sözlerini.
Sezen kıkırdarken yatağı hafifçe salladı. Adamın sol bileğine uzanıp kolu kucağına doğru çekti. Taze yara izini okşadı baş parmağı ile sonra başını kaldırıp hâlâ tamir edilmemiş olan yarı devrik yatak odası kapısına baktı. Kötü düşünceleri kovalamak için eğilip dudaklarını yaranın üzerine bastırdı. "Çok güzelsin," dedi Metin'e.
Adam derin bir nefes vererek güldü. "O da ne demek?" Gerçekten anlamamıştı.
Bakışları buluştu yine. Mükemmel görünüyordu Metin. Kusursuzdu. Dağınık kahverengi saçları, üç günlük sakalı, kırışıklıkları ve mor göz altları ile hayatında daha önce görmüş olduğu hiçbir şeye benzemiyordu. Ona bakmak heyecan vericiydi. Güneş bile çok çirkindi adamın yanında, Pasifik halt yesindi, Davut'un gözlerini sildirmeliydi vücudundan, Venüs'müş İştar'mis hepsi siktir olup gidebilirdi. Halbuki Metin öyle miydi? Ne kadar da güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Apartman Dairesi
Romance+18 Bazen bir seni seviyorumla, bazen bir çocukla, bazen bir ölümle değişir insanın hayatı. Bazense davetsiz bir misafirin gökten inip hayatınızı alt üst etmesiyle değişir her şey. Metin her şeyden kaçarak kendi halinde yaşarken Sezen ile tanışır. H...