+18
Bazen bir seni seviyorumla, bazen bir çocukla, bazen bir ölümle değişir insanın hayatı. Bazense davetsiz bir misafirin gökten inip hayatınızı alt üst etmesiyle değişir her şey.
Metin her şeyden kaçarak kendi halinde yaşarken Sezen ile tanışır. H...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu Metin.
Sezen koridorda yürürken kucağındaki çamaşır yığınından kafasını uzatıp Metin'e baktı. "Ütü," dedi. Çenesiyle kanepenin arkasına açtığı ütü masasını gösterdi.
"Bunları kuru temizlemeye gönder bir dahaki hafta. Uğraşmana gerek yok."
"Dalga mı geçiyorsun? Ütü, büyük bir terapidir benim için. Kafamı rahatlatıyor."
"Terapiye ihtiyacın olduğunu biliyordum." Ağzının kenarıyla gülme sırası Metin'e geçmişti.
"Hepimizin yok mu?" diye söylendi Sezen.
"Evet ama sende bir şeylerin yanlış olduğunu anlamak için çok derinlere gitmeye gerek yok. Tanıdık doktor arkadaşım var, istersen randevu ayarlayabilirim." Fazla mi ileri gitmişti?
"Gittiklerinden biri mi? Büyük ihtimalle açılmaktan ziyade susmayı tercih ettiğin. Yabancıların yargılayan bakışlarından ölümüne korktuğun." Duraksayıp bakışlarını kaçırdı. "Ne senin, ne de benim terapiye ihtiyacımız var, Metin. Bizim aradığımız şey başka."
Hiçbir şey diyemedi bir an. Sezen'in mood değiştirip aniden bu kadar açık ve soğuk konuşması istemediği düşüncelerin beynine doğru hücum etmesine yok açtı. Onlardan kurtulmak için sessizleşmesi gerekti.
"Vurdum ve gol oldu değil mi?" Neyse ki Sezen gevşek gülüşlerinden birini atmaya başlamıştı.
"Ben çıkıyorum," dedi Metin. Kafasındaki savaş sürerken tek istediği şey oradan kurtulmak olmuştu. Kendisine kahve yapmak için mutfağa doğru yollandı. Adanın üzerindeki ekmek sepetinin içinde fırından yeni çıkmış poğaçalar vardı.
Sezen elindeki buruşuk gömlekleri koltuğun üzerine yığdı. "Nereye?" diye sordu merakla.
"Kızımı alacağım," diye kısacık bir açıklama yaptı.
"Tamamdır, bekle on dakikaya hazırım."
"Senin gelmene gerek yok. Ütüyü de bırak şimdi git tatil yap, arkadaşlarınla buluş ya da salona git. Ne bileyim, takıl işte." Patatesli poğaçasından bir ısırık aldı.
"Seninle geleceğim." Omuzları dik, uzun kolları ince belinin üzerindeydi.
"Okyanus'a önce senden bahsetmem gerek, pat diye önüne çıkman hoş olmayabilir."
"Bunu yapanın ben olduğumdan emin misin?" Bir elini kot pantolonun cebine soktu Metin. Hava gün geçtikçe soğuyordu ve evde de anlamadığı bir soğuk vardı. Pencere mi açıktı?
"Sevgilin değil, şoförün hatta yardımcın olarak seninle geleceğim. Hem konuştuk bunu."