Selaaammm nasılsınız?? Ben çok heyecanlıyım çünkü geçmişe ufak bir yolculuk yaptığımız bu bölümde, kimmiş bu Lider bozuntusu onu öğreniyoruz 😉 Siz okumaya geçmeden önce, hikayenin, günümüz zaman dilimi olarak 2020 yılında geçiyor olduğunu da ufak bir hatırlatma niteliğinde yeniden belirtmiş olayım.
Keyifli okumalarrr 💛
Mayıs 1982, 38 yıl önce"...Önüm arkam sağım solum sobe saklanmayan ebe." Meşe ağacının pütürlü gövdesine minik ellerini, boya izlerine bulanmış parmaklarının üzerine de alnını yaslamış vaziyette tekerlemenin sonunu getiren on yaşındaki körpe kız çocuğu, ceylan gözlerini kocaman açarak ardına döndü ve yaprakların arasından sızan huzmelerin gözünü yakmasını umursamaksızın çevresine dikkat kesildi zira ebelemesi gereken üç haylaz arkadaşının pek de kolay yerlere saklanmadıklarını tahmin edebiliyor, elini hızlı tutması gerektiğini biliyordu.
Tepede iki yandan atkulağı şeklinde bağladığı saçlarının savrulmasına neden olacak şekilde ağacın yanından hızla ayrıldığında, cıvıl cıvıl renklerle bezeli elbisesinin eteklerine bulaşmış çamur lekelerini farkında olmaksızın ayakkabılarını toprağa saplayarak koşturmaya başladı.
Al yanaklarına gölge düşürmüş kirpiklerine uzaktan hayranlıkla bakmakta olan Kerem'in gözlerini üzerinde hissediyor olsa da henüz gelişmemiş kurt içgüdüleri nedeniyle onun ne tarafta olduğunu kestiremeyen ve keza, üzerinden dakikalar geçmiş olmasına rağmen arkadaşlarından henüz bir tanesini bile bulamayışının huysuzluğuna bürünmesine az kaldığını sezinleyen Defne; tıpkı bir orman gibi yemyeşil olan gözlerini pür dikkat hemen ötesindeki çalılığın ardına diktiği vakit belli belirsiz bir kıpırtı gördü yapraklarda.
"Buldum seni!" Heyecanla çığırırken ellerini çırparak çalılığın arkasına atladı ve dudaklarını büzerek kendisine bakmakta olan Tolga'yı gördüğünde bir kez daha kahkaha attıktan sonra meşe ağacının yanına koşturup elini dokundurdu, "Ebe!" diye bağırdı.
Tolga Durhan, bu kadar çabuk yakalanmanın verdiği çocuksu öfkeyi çatmış olduğu kaşlarıyla çehresine yansıtırken ağzının içinde mırıldanarak homurdandı ve dizlerine yapışmış yaprak parçalarını silkeleyerek oturduğu yerden kalktı, omuzlarına dek gelen çalılığın ardından çıktıktan sonra "Kerem'in dediği yere saklanmalıydım, al işte..." diyerek ekleme yaptı serzenişlerine.
"Aramızda en iyi saklambaç oynayan kişinin o olduğunu ne zaman kabulleneceksin..?" diye karşılık verirken sesine az biraz bilmişlik katan Defne, saçlarını elinin tersiyle havaya savurduktan sonra Tolga'yı bulduğu çalılığın tersi yönde, kendisinin bulunduğu yere yaklaşık on metre uzaklıktaki bir ağaç kovuğuna takılan gözlerini kısarak yaklaştı o bölgeye. "Ah, sanıyorum ki Demir'i de buldum..." Belli etmemeye çalışarak yalnızca kendisinin duyabileceği kadar kısık sesle fısıldayan Defne, ağacın uzağından yönelip arkasını dolandıktan sonra aniden kovuğun önüne sıçradı ve şaşkınlıkla kendisine bakakalan bir diğer arkadaşını ebelemiş oluşunun sevinciyle olduğu yerde iki kere zıpladı; Demir'e kovuktan çıkıp koşacak fırsatı vermeden meşe ağacının yanına fırlayıp bir kez daha "Ebe!" diye bağırdı. "Ebe, ebe, ebe..!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » bxb
Werewolf❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] 060321