26 ― ❝ Hengâme ❞

910 123 64
                                    

Keyifli okumalar ( ˘͈ ᵕ ˘͈)


Keyifli okumalar ( ˘͈ ᵕ ˘͈♡)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Vay canına, yani... Sadece, vay canına!" Ahizeden yükselen heyecanlı ses Sarp'ın kısık sesle kıkırdamasına neden oldu. Işıl ışıl parlayan gözleri masasındaki romanın açık sayfalarından birine takıldı ve gülüşü tebessüme evrildi. "Bu kadar aksiyon bana bile fazla, Tanrı aşkına biz olmadan neler yaşıyorsun sen orada!"

"Ben de bilmiyorum ki, her gün yeni bir şey oluyor ve hayatımın hızına yetişmekte ben bile zorlanıyorum; ama-" Telefon çalmadan önce okumakta olduğu romana olan ilgisini tamamen kaybettiğini fark edince kitabın kapağını kapattı. Sandalyesinden kalkıp penceresinin önüne gelirken devam etti sözüne. "Alaz sayesinde bir şekilde hâlâ ayaktayım, o olmasaydı kaldıramazdım tüm bu öğrendiklerimizi ve yaşananları."

Hattın diğer tarafındaki omega, Şafak, ağının içinde mırıldanarak arkadaşını onayladı. Omzu ve yanağı arasına sıkıştırdığı cihaza uzanmaya çalışan minik oğlunu kucağına aldı. "Sen yaşıyorsun bu hayatı be dostum! Neydi o öyle okulda inek inek takılmalar, alfalara kök söktürmeler falan-"

"Yah! Sanki sen benimle aynı durumda değildin?! Hatırlatırım Çağan'la ilk zamanlarınızı. Tartışıp didişmekten başka bir şey yapmıyordunuz, hele sen laflarınla eziyet ettin çocuğa resmen."

Kahkaha attı Şafak. "Benden hoşlandığını itiraf etmişti, nasıl tepem atmıştı ama var ya!" Kucağındaki alfa oğlu Mert'in yanağına yumuşak bir buse kondurdu. "Oysa şimdi dünyalar tatlısı bir çocuğumuz var; iyi ki diyorum, iyi ki..."

Yüzündeki tebessümü bozmadan iç çekti ama gri hareleri bir durgunlaştı. Elini, artık belirgin bir şekilde göbeği çıkmış karnına uzattı. "Seni o kadar iyi anlıyorum ki Şafak... Bize baksana, iki cihan bir araya gelse asla barışamayacak sürülerin varisleriyiz ama ruh eşi çıktık. Buna rağmen ondan vazgeçmeyi bir an bile düşünmedim, düşünmem de, asla!"

"Of, ben size hayranım biliyor musun? Bana Alaz'ı anlatırken o kadar bambaşka birisi oluyorsun ki duygularının büyüklüğü şaşırtıyor beni." Evlerinin kapanan kapısını duyduğunda yüzü salonun girişine döndü ve kokusundan geldiğini anladığı eşinin içeri girişini beklemeye başladı. "Hatta bazen içine yabancı bir ruh kaçtığını düşünmüyor değilim ama böylesi daha ürkütücü," Bedenine belli belirsiz bir titreme hâkim oldu. O sırada içeri giren Çağan'a kocaman gülümsedi. Kucağındaki Mert tombik kollarını heyecanla öne uzatıp alfa babasına gitmeye çalışırken onu düşmemesi için zapt etmeye çalıştı. "Sarp, Çağan geldi, konuşmak ister misin?"

Heyecanla yanıtladı Sarp. "Ver bakayım telefonu ona, aramalarımı açmadığı için kulağını çekeceğim."

Şafak Sarp'ın dediklerine kıkırdadı. "Bekle, uzatıyorum şimdi." Omzunu indirdi ve telefon yanağından düşmeden önce kavradı cihazı. Henüz ceketini yeni çıkarmış olan Çağan ise kaşlarını kaldırarak Şafak'a telefonu işaret etti ve onun kim olduğunu sormaya çalıştı ama yanıt alamadı. "Alo?"

mon âme » bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin