Yorgun gözlerini kapatmış, sağ eliyle şakaklarına masaj yapıyordu Baş Alfa. Yıllarını almış bedeninin getirdiği kırlaşmış saçları elinin üstünden alnına dökülüyor, parmağındaki yüzüğün bir kısmını örtüyordu. Dirseğini dayadığı masasının üstünde her tarafa saçılmıştı kağıtlar. Diğer elinde gevşekçe tuttuğu kalem masaya düşmeye yüz tutmuştu. Adamın ağzından uzun, sıkıntılı bir nefes salıverildi odaya.Kapı tıklatıldı sonra. Kanlanmış gözlerini yavaşça, hâli yokmuşçasına açtı adam arkasına yaslanırken. "Gel,"
Ahşap desenli kapı açılıp da içeriye genç bir çocuk girince Baş Alfa'nın gözleri aniden canlandı ve beklentiyle doldu.
"Haber var mı?"
Yağız, Baş Alfa'nın umutlu yüz ifadesine bakınca gözlerini odanın köşesine kaçırdı. Farkında olmadan bir eli ensesindeki saçları karıştırmak için kalkmıştı. Tedirgin ses tonuyla cevapladı. "Az önce geldi, ama... Çok sinirliydi. Kurt formundaydı ve kimseyi, yanımdan geçtiği halde beni bile, görmeden odasına kapandı."
Tolga Durhan, kocaman açtığı gözleriyle karşısındaki delikanlıya baktı. Yağız, Alaz'ın en yakın arkadaşı, dostu, kardeşiydi ve Aras Durhan'ın kaybından sonra ikisi birbirine destek, şifa olmuştu. Kendi sözünü dinletemediği çok olurdu bekli ama Yağız'ı asla boşlamazdı Alaz.
Yine de, Yağız'ı bile takmadan, yanından geçip gitmişti yani öyle mi?
"Tolga Amca... Görevle ilgili olabilir mi? Her ne duyduysa ya da gördüyse, ona sinirlenmiştir belki..?"
Tolga Durhan inanamadığını belirten bir yüz ifadesi takındı, başı belli belirsiz sağa sola sallandı ve düşünceli gözlerle Yağız'a bakmaya devam etti.
"Herhangi bir yara almış mıydı?"
Yağız başını hızla iki yana salladı. Koşup giden siyah kürklü kurdun ardından bakarken onu iyice incelemiş, üzerinde ve yerlerde herhangi bir kan lekesi olmadığına emin olmuştu.
"Eve, yanına gittin mi peki? Kapıyı açtı mı?"
"Denedim ama bana gitmemi söyledi... Kükreyerek."
Tolga Durhan'ın kaşları havaya kalktı, duruma anlam veremiyordu. Göreve gönderdiğine pişman olmak üzereydi. Birkaç günde ne olmuştu da Alaz bu hâle gelmişti..?
"Bir de ben deneyeyim o zaman," Aralık kapıya yöneldi. Yağız'ı arkasına alarak odadan çıktı ve ofisin kendisine ait katındaki asansöre yöneldi. Yağız da arkasından geliyordu Tolga Durhan'ın.
Asansör zemin katta durup da açılınca Tolga Durhan'ın telaşı daha da arttı. Kızıl Gece'den sonra yüzünde öfke ve ifadesizlik dışında pek bir şey görmeyen sürü ise kapıdan fırlayarak çıkan adama şaşkınlıkla bakıyordu. Hızlı ve büyük adımlar atıyor, önünde biri varsa yanından çarpıp gidiyordu. Yağız'ın içinde de aynı merak ve korku vardı aslında çünkü olanlar Alaz'ın kişiliğine tersti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » bxb
مستذئب❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] 060321