28 ― ❝ Baba ve Oğul ❞

1K 130 45
                                    

Tekrar merhaba! Bu sefer fazlasıyla uzun bir ara oldu, iki hafta var mıdır acaba..? Cidden geçerli sebeplerim vardı ama jdsfhjghlghsg

Neyse fazla uzatmıyorum, keyifli okumalar; umarım beğenirsiniz, biraz sakin bir bölüm <3


Neyse fazla uzatmıyorum, keyifli okumalar; umarım beğenirsiniz, biraz sakin bir bölüm <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




"Bu imkânsız." Tolga Durhan, sıkı bir yumruk hâline getirdiği parmaklarının arasında buruş buruş olan kağıttaki nota yönelik konuştuğunda, sesi sert ve kararlı çıkıyordu ama Alaz, babasını kaç senedir tanıyor olmasının verdiği bir aşinalıkla onun göründüğü kadar da rahat olmadığını biliyordu. "Bu yüzyılda delta doğmadı, bunun olması imkânsız. Blöf bu."

Yağmur olanca hızıyla ve şiddetiyle devam ediyor, damlalar yeri dövüyordu; pencerenin dışından gözüken bu karamsar hava, biraz Kızıl Gece'nin tekerrürünü anımsatıyordu zira daha on beş dakika önce Demir Kandal üzerine gelen bir oktan kıl payı kurtulmuştu, Alaz sayesinde. Sarsılarak yere düşüşünün etkisini atlattıktan sonra Alaz'a çatık kaşlarla bakmış ve genç alfaya tek kelime etmeden arkasını dönmüştü. Teşekkür etmeliydi belki de ama onca şeyden sonra bunu demeye dili varmıyordu.

Kendisine endişeyle koşan ve dolu gözlerinden yayılan yürek burkucu bir ürkeklikle yüzüne bakan oğluna, Sarp'a göz ucuyla bile bakmadan yanından geçip gittiğinde genç omega tekrar önüne geçip yolunu kesmişti. "Yapma böyle baba, biliyorum fazla ters bir başlangıç oldu ama inan bana bilmediğin çok fazla şey var. Ben senin yüzünü kara çıkaracak hiçbir şey yapmadım, yapmam da! Sadece dinle beni, bizi; lütfen!" İnce bir yakarış sesinde kendini belli ediyordu ve eşinin kalbindeki ağırlığı kendisinde de hisseden Alaz, yavrusunu ve eşini koruma güdüsüyle Demir Kandal'a biraz fazla sert çıkıştığının farkındaydı.

Oturup konuşmaları gerekiyordu.

Demir, Sarp'tan ters tarafa çevirdiği için görünmeyen yüzünü kasmış ve gözlerini sımsıkı kapatmıştı görmek, duymak, bilmek istemiyormuşçasına. Parmaklarını sıkı sıkıya kavrayan oğlundan yayılan endişeli feromonlar burunu yakıyordu; o, bu denli kendisine tutunmuşken ve çatallaşan sesinden apaçık belli bir yalvarışla konuşurken oğlunun küçüklüğü gözlerinin önüne geliyor, kendisinden bile sakındığı omeganın nasıl da başka bir alfaya eş olduğunu düşünmekten kafayı yiyecek gibi oluyordu.

Elini Sarp'tan kurtardığı anda kardeşinin sesini duymuştu uzaktan, buğulu ve sisliydi o âna dair hatıraları. "Burada bir not var," demişti Uğur; okun saplandığı ağacın dibinde endişeli bir ifadeyle abisine bakıyor ve onun iyi olduğuna inanmak istercesine bütün vücudunu baştan aşağı tarıyordu bir yandan da.

O andan sonra herkes notun başına üşüşmüştü; Demir ise hiçbir şeyi takmayarak evine girmişti ve tam kapının kapanacağı anda ayağını içeri sokmuştu Tolga. Demir'in hislerini; hem bir sürü alfası olarak hem de bir evlat babası olarak kendisinden daha iyi anlayabilecek birisi yoktu, onun yalnız kalmak istediğini de farkındaydı ama daha ciddi bir mesele vardı başlarında.

mon âme » bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin