Merhabalaaarr!! Gecikmeli de olsa bayram şekeri niyetine adı gibi sürpriz bir bölümle geldiimm 🌸🍬
Okumaya geçmeden önce bilmenizi istediğim ufacık, minicik bir detay var. Önceki bölümlerde Lider'in yüzündeki bir yaradan bahsetmiş ve açıkçası bunu yazarken o izin tanınmaya engel olacak kadar büyük olduğunu hayal etmiştim fakat sonradan, ne kadar büyük olursa olsun bir yaranın birinin kimliğini o kadar da örtemeyeceğini farkına vardım, o yüzden de eski bölümlerdeki "yara izi" kavramını "maske" diyerek değiştirdim ancak eski okurlar bu kısmı kaçırmış olabilirler diye ayrıca belirtmek istedim; Lider denen meymenetsizin yüzünde yara izini kapatan bir maske var artık (gerçi içindeki çirkinliği kapatmaya zerre yetmiyor ama olsn)
Bölüme geçebiliriz artık, keyifli okumalar diliyor ve bayramınızı kutluyorumm 🍭
"Yalnız gelin, demiştim." Çehresini örten maskenin ardından kapkaranlık, dipsiz kuyu gibi zuhur eden iki hare, olanca nefreti ve düşmanlığıyla sınırın bir adım gerisindeki iki Baş Alfaya bakarken sırıttı. "Neyse ki buna güvenemeyecek ve sürümü getirmeyi akıl edecek kadar zekiyim de bu sayede durumu eşitlemiş oldum." Havada gelişigüzel salladığı eli, rüzgârı döverek dağıtırken ağaçların arasından birkaç kurt hırlayarak Lider'in ardına dek usulca yürüdü ve gür tüylerin arasında kendini belli eden beşeri suretler de çok geçmeden yerlerini alırken Vahşilerin her biri, akşamüstü semasının son huzmelerinden nasiplenerek yüzlerine vuran sıcak ışığın gözlerinden yansımasına izin verdi."Tek başına karşımıza dikilemeyecek kadar korkak olduğunu kabul etmiyorsun da zekiyim diyorsun, huh? O lanet olası zihninin içinde ne boklar dönüyor bilmiyorum ama her ne planlıyorsan gerçekleşmesine izin vermeyeceğim." Tolga Durhan'ın bariton sesi yankılanırcasına Lider'in kulağına usulca yanaştığında Vahşi olan güldü; bariz bir alaycılık içeren samimiyetsiz tebessümünün karanlık kıvrımları niyetini açıkça belli edercesine makûs bir havaya büründü ve gözleri kıpkırmızı iki kan çanağına dönerek alevlendi. "Göreceğiz." diye fısıldadı usulca, başını omzunun üstüne doğru hafifçe yatırıp dilini ağzının içinde şaklatırken bir kez daha yineledi. "Göreceğiz, Durhan."
Tolga'nın hemen yanı başında dikilen Demir, sürü sınırının görünmez bariyerini adeta ağır bir hava dalgası gibi omuzlarının üzerine yüklenmiş gibi hissederken bunun Lider'i durduramayacağının ve birazdan, çok değil belki de saniyeler, dakikalar içerisinde önü alınamaz bir kaosun geleceğini sezinlemişti açıkça zira kurdu hiç olmadığı kadar huzursuz, tehditkâr ve öfke doluydu; Durhan ve Kandal sürülerinin ordusu arkalarında sarsılamaz bir kudretle bu defa bariz bir hudut çizerken evladı, kardeşi, bir büyüğü gibi gördüğü sürü üyelerinden herhangi bir can kaybı çıkmaması adına Doğa Ana'ya dualarını sunuyordu içten içe.
"Sohbetin çok sarsa da..." Tolga'nın sabırsız sesi gittikçe boğuklaşarak vuku bulduğunda Lider'in gülüşü büyüdü. "Sadede gelelim, neymiş şu sürprizin, göster."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » bxb
Lupi mannari❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] 060321