Günün ilk huzmeleri ağaç evin penceresini saran gür yaprakları geçip de alfanın yüzünde hayat bulduğunda, hissettiği sıcaklık yüzünden Alaz'ın kaşları çatıldı. Gözlerini aralamak istedi ancak ağır birer altın külçe tarafından tutuluyorlarmışçasına ağırdı göz kapakları, yine de kendini zorladı. İnce, çizgisel bir aralıktan irislerini rahatsız eden sarılıktan başka bir şey göremedi. Her şey bulanıktı; nerede olduğunu, öncesini, olanları algılayamadı. Alnındaki ıslak histen hoşlanmadı, dudaklarının kuruluğundan da... Büyük bir hoşnutsuzluk ve huzursuzlukla olduğu yerde kıpırdandı.Kahretsin, acıyor..!
Alfanın gözleri bu sefer az da olsa aralandı, göğsünde nabız gibi atan acı zonklamanın ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu esnada gözleri nerede olduğunu anlamak istercesine çevreyi turladı, tahta tavanı ve tanıdık pencereleri görünce ağaç evinde olduğunu anladı. Hareket ettirdiği boynu yüzünden ağrısı daha da arttı. İstemsizce kolunu kaldırmak istedi göğsünü yoklamak adına, başaramadı. Bir dokunuş, ağırlık durdurdu elini.
Boynuna yayılan sızıya rağmen başını zorlukla yana çevirdi, dışarıdan gelen ışığı biraz olsun gözlerinden çekmiş oldu bu vesileyle de. Yoğun ışığa ve ısıya maruz kalan gözleri rahatlar gibi oldu, alnındaki terler hafif serinlik hissiyle soğuk bir ürpertiyle sebep olsa da umursamadı.
Farkında olmasa da acıdan buruşturduğu yüzü, elini saran beyaz teni seçince şaşkınlıkla doldu; gözleri merakla parladı, kaşları -o hâliyle ne kadar olabilirse- kalktı. Gözleri elini tutan parmakların devamını takip etti; elinin hemen yanındaki, kanepenin az bir kısmına dayadığı şakaklarından destek alan başı seçti. Omeganın kıpkırmızı gözleri ve burnuna takıldı gözleri, henüz neler olduğuna net bir açıklama yapamasa da en son bir hafta önce gördüğü eşinin burada olduğunu algıladı.
Onca acıya rağmen kurdunun nasıl bu denli huzurlu olduğunu anladı. Ruhundan yayılan ferah hissin sebebini, benliğini kaplayan sakinliğin nedenini... Yine de, olanları kavrayamıyor; yaşadıklarını düzgün bir sıraya koyamıyor ve neden sonuç ilişkisini kuramıyordu.
O... Ne zaman, nasıl, neden buraya gelmişti ki?
Sevinmekle kızmak arasında gidip gelirken elini Sarp'ın ellerinden kurtardı; bu, omeganın yerinde kıpırdanmasına neden oldu. Omeganın kaşları çatıldı, gözleri aralanır gibi oldu. Bir an sonra, hızla açıldı gözleri, Alaz itiraf etmek istemese dahi tüm teslimiyetini ve benliğini adadığı o gri hareler kocaman oldu, panikle doldu.
"A-Alfa! Aman Tanrım, uyandın!"
Başta heyecanla yüksek çıkan ses giderek kısıldı, gördüklerinin bir rüya olduğundan korkan ürkek omeganın duyguları cümlelerinden açıkça seçildi. Aynı anda, göğsüne yayılan panik, endişe, mutluluk ve rahatlama duygularını ve karmakarışık pek çok düşünceyi daha hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mon âme » bxb
Hombres Lobo❝ Kızıl Gece'nin düşman ettiği iki sürünün varislerinin, birbirlerinden kilometrelerce ve yıllarca uzak kalmalarına rağmen, ruh eşleri olması kaderin bir cilvesi değildi de neydi? ❞ [omegaverse & mpreg] 060321