30 ― ❝ Şehr-i Şehvet ❞

1.1K 108 40
                                    

Smut sonraki bölüme kaldı :(

Kesinlikle malum sayıya denk gelsin diye bilerek yapmadım öyle denk geldi ksjdıcjajdjsbwks

Panomda yaptığım duyuruda da dediğim gibi, iş yoğunluğum ve gün içindeki tempom o kadar fazla ki akşamları bölüm yazmayı bırakın yemek yemeye bile zor derman buluyordum, bir an önce uyumak ve dinlenmek gayretindeydim. Yine de her gün azar azar yazdım derken biraz da olsa bölüm kıvamına geldi sahneler, normale kıyasla biraz kısa olsa da bu seferlik bununla idare edin lütfen, çok üzgünüm...

Keyifli okumalar~

"En son, üniversiteyi kazandığımda sinemaya gitmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"En son, üniversiteyi kazandığımda sinemaya gitmiştim." Sarp'ın neşeli sesi eşinin yüzündeki hafif tebessümün yegane sebebiydi ancak omega olan o ânlık bunu farkında değil gibiydi; birkaç dakika önce biten film seansından çıkmışlardı ve elinde boş patlamış mısır kağıtları, su şişeleri, birkaç küçük çikolata paketi vardı ve çöpe atılmayı bekliyordu. "Amcam götürmüştü, Çağan'la beni. Arıkan Köyü'nün çevresinde ya da dağın aşağısında AVM olmadığı için en yakın komşu şehre gitmiştik arabayla."

"Dört sene sonra ilk defa, huh?" Alaz, eşinin elindekileri alıp o ânda yanından geçmekte oldukları çöp kutusuna atmaya yeltendi ancak bir kulağı ondaydı; üzerindeki parlak gözleri hissediyor, gözlenmekten ve eşinin bakışlarının hedefi olmaktan memnun olan alfa kurdunun ulumayla karışık tatlı sızlanmalarını hissediyordu içinde. "Filmi beğendin mi peki?"

"Hımm, biliyorsun," Sarp ağzının içinde mırıldanarak cümleye giril yaptığı sırada Alaz'ın sırtı ona dönüktü ancak ne zaman ki alfası siyah harelerini tekrar kendisine çevirmiş ve elini uzatarak kendi parmaklarını sabırsızca içine hapsetmişti, işte o zaman, eşinin zihnini dürterek devam ettirdi kelamlarını sıralamayı. İşin içinde sen varsan hoşuma gitmemesi imkânsız.

Ah mon âme... Ne dese boş, yetersiz, eksik, belki de yanlış olacaktı; Sarp'a ve karnında taşıdığı cana olan sevgisi o denli büyüktü ki ruh bağından bile kendini ifade edemiyor, sadece ve sadece hislerine güvenebiliyordu.

"Bir şey demene gerek yok," Öyle ya, biliyordu onun duygularını, kendine bile söyleyemediği gerçeklerini, sırlarını, kurdunu...

Alaz, yüzündeki tebessümü büyüttü ve gözlerine yansıyan safi bir mutluluk ve aşkla eşinin elinden çekiştirip onu kendisine yaklaştırdı; Sarp'ın omuzlarına kollarını dolayıp göğsüne yasladı ve saçlarının üzerine minik, nahif, tüy gibi bir öpücük kondurdu. Omegasının kollarını kendi belinde sımsıkı kenetlenmiş bir vaziyette hissettiğinde kıstırılmaktan ve kıskaca alınmaktan ne denli memnun olduğunu fark ettiğinde buna şaşırmadı zira o Sarp'tı...

AVM'nin en üst katında, filme bilet almak için önünde upuzun kuyruk olan gişelerin önünde ayakta dikildiler ve bir sürü kınayan bakışın hedefine yerleştiler ancak umurlarında değildi; Sarp'tan dalga dalga yayılan yumuşak, tatlı, ılık feromonlar şehirdeki omega ve alfaların pek tecrübe etmediği ve belki de yadırgadıkları bir gerçekliğin eseriydi zira ormanda, kendi sürülerinde auralarını gizlemeden gayet rahat biçimde dolaşabilirlerken burada bastırıcı zorunluluğu vardı, işte bu tuhaflık ve alışılagelmişin dışındaki olay garipseyen ifadelerle dolu harelerin nedeniydi.

mon âme » bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin